“OMUZLARIMDA DÜNYA” KİTABI ÜZERİNE / Köşe Yazısı - Haldun ÖRNEK

11.06.2021 16:05:32
Haldun ÖRNEK

Haldun ÖRNEK

 

  

 

“OMUZLARIMDA DÜNYA” KİTABI ÜZERİNE

“Nurullah’ın belgesi işte bu yüzden

gelmedi belki de kardeş.

 Bu parayı onlara verelim diye.”

Sizi bilmem fakat ben okuduğum kitapta yazım/basım hataları istemem. İnsanlık halidir, elbette birkaç tane çıkabilir. Yalnız bir yerden sonrası canımı sıkar, huzurumu kaçırır. Dahası; kitaba olan güvenimi sarsar. Hele yayınevi de pek bilindik değilse o kitaba olan iştahım iyiden iyiye azalır. Lakin bu kitapta tam olarak öyle olmadı. Maalesef bol miktardaki yazım/basım hatası bendenizi epey huzursuz etti etmesine de; yayınevinin Türkiye’nin sayılı yayınevlerinden olması ilk defa karşılaştığım bir durumdu. Kitap basımının teknik sürecini merak etmedim desem yalan olur.

Her neyse efendim… Yazımıza konu olan (şah)eserin adı “Omuzlarımda Dünya” ve yazarı Prof. Dr. Nurullah Genç’tir. Timaş Yayınları tarafından 2021’in Şubat ayında basılmıştır ve 336 sayfadır.

Peki künye bölümünü geçersek bizi neler bekliyor bu eserde?

Unutunuz efendim yazının girizgâhında usule ilişkin yaptığım eleştiriyi. Zira ‘‘esas’’ın mükemmelliği ‘’usul’’un eksikliklerini örtüyor.

“Mükemmel” deyince aklıma geldi: Ütopya(ütopik eser) yahut distopya okumayı sever misiniz? Şahsen ben distopyaları tercih ederim. Hatta iyi bir ütopya yazmanın iyi bir distopya yazmaktan katbekat zor olduğuna da gönülden inanırım. Düşünsenize; her şeyin yolunda gittiği, aksiliklerin olmadığı, içinde inişli çıkışlı olayların bulunmadığı bir senaryonun / öykünün okuyucuyu sürüklemesi zor olsa gerek.

Elbette çok iyi ütopya örnekleri vardır. Mesela size en bilinmeyen bir tanesini söyleyeyim: Omuzlarımda Dünya.

Yazımıza konu olan bu eser muazzam bir ütopya örneğidir desem… Efendim işin aslı Nurullah Genç hatıralarını bir editöre anlatmış ve editör de harika bir şekilde kağıda dökmüştür. Yalnız bu nasıl bir hayat öyküsüdür!? İçinde eser miktarda dahi kötü insan bulunmayan böyle bir hayat mümkün müdür? Diyelim ki Nurullah Genç karşılaştığı kötüleri yazmak istemedi; peki iyi insanlar nasıl bu kadar iyi olabilir?

Nurullah Hoca’nın 1950’lerin sonlarına doğru dünyaya gözlerini açtığı köy olan Pinaduz; köy odasında(sosyal yaşam alanı) Fuzuli, Nef’i gibi büyük şairlerin şiirlerinin okunduğu, teatral gösterilerin yapıldığı, masalların anlatıldığı, naatların söylendiği bir Erzurum / Horosan köyüdür. 1960’larda bir mahrumiyet bölgesinde ilim meclislerinin kurulduğu bir köy ya yaşanmış masaldır yahut bir ütopya.

Sadece mekanlar veya toplum değil, tek tek mercek tutalım kişilere. Çok ayrıntı verip eseri okuyacak olanlara rahatsızlık vermek istemem fakat Bekir Ağa’yı anmadan geçemem. Daha yirmi iki yaşındaki bir delikanlıyken esir düştüğü Sibirya’dan köyüne geri dönüp yok olan köyünü tek başına emek emek inşa etmesi (lafım meclisten dışarı)günümüz gençliğiyle kıyaslanınca son derece masalsı bir durum değil midir?

Nurullah’ın babası, Bekir Ağa’nın oğlu Seyfullah’a ne demeli? Üniversite okumak bir yana belki tam olarak mektep yüzü görmemiş bir insandan babalık namına öğrendiklerim tüm tahsilimi buruşturup bir kenara atar. Şefkat timsali, örnek şahsiyet bir zat, bir baba…

Şu anekdotu anlatmadan geçersem haksızlık yapmış olurum. Nurullah parasız yatılı sınavına girer. Kazanacağından emin olmasına rağmen parasız yatılı sınavı sonuç belgesi eve ulaşmaz. Babası Seyfullah ise oğlunu okutmakta kararlı olduğu için ahırdaki on koyunu satar ve oğlu Nurullah’ı paralı yatılıya yazdırır. Nurullah koyunların satılmasına sebep olduğu için çok üzülmektedir. Bir gün Nurullah’ın hocası Nurullah’a neden paralı yatılıda kaldığını sorar. Zira Nurullah’ın ismi parasız yatılıyı kazananlar listesinde vardır. Nurullah bu haberi duyunca hemen parasız yatılıya geçmek için babasına haber gönderir. Babası Nurullah’ı parasız yatılıya yazdırmaya geldiğinde verdiği para iade edilir. Fakat Seyfullah parayı ihtiyacı olan çocukların taksitlerinin ödenmesi için veznedara emanet eder ve şöyle der: “Nurullah’ın belgesi işte bu yüzden gelmedi belki de kardeş.Bu parayı onlara verelim diye.” Bu anekdotun öncesi ve sonrasını da okuyunca çok etkileyici bulacağınızı zannediyorum. Fakat bu kadarında bile o kadar çıkaracak ders var ki; Nurullah’ın, babasının koyunlarının satılmasına sebep olduğu için üzülmesi, babası Seyfullah’ın hayırseverliği, kadere ve kısmete olan inancı… Özellikle kadere olan teslimiyet sadece Seyfullah’ın değil, oğlu Nurullah’ın da sıkı sıkıya bağlı olduğu bir yaşam tarzıdır. Hatta tüm kitap ve dolayısıyla Nurullah Genç’in yaşam öyküsü kadere teslimiyet ve yardımseverlik konularından ibarettir. Nurullah Hoca’dan bu anıyı mutlaka dinlemenizi yahut okumanızı tavsiye ederim.

Böyle bir iki kişiyi örnek verince masalsı kahramanların bu kadar olduğunu zannetmeyin. Ceza yazan polisten tutun da havaalanı memuruna kadar kitaptaki tüm karakterler efsanevi derecede iyi insanlardır.

Kitabın bir başka dikkat çekici yanı ise anlatılan olayların sürükleyiciliğidir. Aksiyon dolu bu kadar çok hatırayı biriktirmiş olmak güzel bir ömür yaşamış olmak anlamına gelir. Sadece aksiyon yok elbette; zaman zaman göz yaşartan, bazen kendi kendinize kahkalar atacağınız eşsiz anılar…

Nurullah’ın duaya inancı, Allah’a güveni, kadere teslimiyeti ve sonucunda işlerinin hep yolunda gitmesi ise masalların olmazsa olmaz ögesi “metafiziği” tamamlayıp dört başı mamur bir masal meydana getirilmesini sağlamıştır. Emek, sabır, dua ve fantastik bir hayat…

Yazımın sondan önceki satırlarında bir itirafa yer vermek istiyorum. İtiraf ediyorum: Bu yazıyı yazarken hakikaten zorlandım. Lakin problem yazacak bir şey bulamamak değil; aksine bu kitaba dair anlatmak istediğim, bilmenizi istediğim o kadar çok şey vardı ki. Eseri çok fazla açık ederek heyecanınızı öldürmemek için çenemi tutmakta epey zorlandım. Arz edeyim.

Bilirsiniz yazımızın son paragrafı genelde en kısa olanıdır ve “Bu eseri kimler okumalı?” sorusuna verilen naçizane bir cevaptır. Gençler bu kitabı mutlaka okumalıdır mesela. Öğretmenler örneğin… İnsana dair tüm kitaplar öğretmenlere hitap eder zaten. Masal, ütopya gibi fantastik edebiyat sevenleri de sahneye alalım! Herhangi bir dalda okuma yaparken bunalanlara da iyi bir dinlendirici olacaktır. Ve iyi insan olmak kaygısında olan herkes… 

Bu yazı toplam 1653 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.