BANA MARKANI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM / Köşe Yazısı - MOLLA NURANİ

14.06.2025 12:52:39
MOLLA NURANİ

MOLLA NURANİ

 Ortamı tam hatırlamıyorum. Nasıl bir vesile ile ortamda bulunduğumu da. Eski milletvekili bir abimizle yüz yüze hatta göz göze -hatta ve hatta diş dişe diyeceğim ama o kadar da değil- geliyoruz. Aslında tam olarak göz göze demek doğru değil. Eski vekilimiz bana uzun uzun,  ince ince bir noktaya odaklanmış bir şekilde bakıyor. Aşağıdan yukarıya, sağdan sola ama bilmece değil. 

Önce anlam veremedim neye baktığını. Sonra fark ettim. Giydiğim beyaz tişörtün markasına odaklandığını, uzun uzun okumaya çalıştığını... Tişört dediğim muhtemelen eski çarşıdaki abimizin dükkânından aldığım ekonomik bir tişört. Bana göre ekonomik ve şık. Ama bir marka değil. Hani kıyamadım eski vekilime “Abi kendini yorma, bu o bildiğin tişörtlerden değil. İsminin tanıdık bir marka gibi okunmasına-görünmesine de aldanma. “  

 

Vekilim uzun uzun baktıktan sonra bir şey anlamamış ya da pes etmiş olacak ki çekip gitti.

 

Bu süreçte doğrusu korkmadım da değil. Eski de olsa vekil ya sorsa tişörtü nerden aldığımı ya da markasının ne olduğunu? Ne diyeceğim koskoca vekile? Bir de etrafında onca adam. Gerçekleri söylesem nasıl anlar? Bir de adam yanlış anlasa hatta dalga geçtiğimi falan zannetse. Al başına belayı. Hiç yoktan. Sonu nereye varır Allah bilir.

 

Allah’tan böyle bir süreç olmadı, vekil uzaklaşıp gitti de tüm telaşım sona erdi. 

 

Vekil gitti izi kaldı. İzi hâlâ olduğu yerde duruyor. Korku ile karışık bir nezaketten olsa gerek izini muhafaza ediyorum. Bir ara izi mumlayasam mı diye de aklımdan geçirmedim değil.

 

Efendim tam da burada başka bir olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Alt tabakaya hitap eden aracımla (!?) trafikte seyir halinde iken karşıdan gelen lüks bir araçla düşük fiyatlı bir başka araç az daha kaza yapıyordu. Allah’tan bir sorun olmadı. Sorun olmamasına olmadı ama lüks arabadaki bir kişinin “Sen bu aracın fiyatını biliyor musun?” demesi ile irkildim. Fevrim döndü. Tüylerim diken diken, bıyıklarım elektrik çarpmışa döndü. Yok yok elektrik değil, şimşek çarpmışa döndü.

 

Kazanın olmamasına şükretmeye adam fırsat vermedi. Bildiğim bütün argo sözleri içimden geçtiğini itiraf ediyorum. Lanet etmenin dilimin etrafında dönüp dolaştığını ifade etmek isterim. Bildiğim küfürleri nerede ise elimde dilimi arkaya iterek engellediğimi belirtmek isterim.

 

Bir furyadır almış başını gidiyor. Yolun doğru olmadığı kesin. Ruhu teskin etmeyeceği garanti… Mutlu etmeyeceği de.

 

Marka derken şu fiyatlarına dokunmadan geçmeyelim. Bizim eski çarşıda aldığımız ayakkabıya adam reklam giderleri, marka giderleri vs ekliyor. Fiyat 2-3 katına çıkıyor. İşin üçkâğıtçılığını yapanları saymıyorum burada. 3 liraya aldığı tişörtü 300 liraya satan mendeburları. Mahallemizin bilinen mendeburları... Üstelik bir de beyefendi geçinen mendeburlar. Meselem bunlar değil. Meselem işin doğal seyrinde yapılan masrafları ekleyince ortaya çıkan uçuk fiyatlara “marka” deyip boyun eğmemiz. Ya da sessiz kalmamız.

 

Bunda, sonradan görme taifenin belirgin bir etkisinin olduğu görülüyor. İnanmıyorsanız Arşimed Yasaları’na bakın. Pardon Arşimed değil, Ardeşir Yasaları… Ona inanmıyorsanız Platon’un Devlet kitabına bakın. Ona da inanmıyorsanız ilk fırsatta doktora gidin derim. Allah şifanızı versin.

 

Yediğimizden içtiğimize, giydiğimizden bindiğimize kadar nerede ise hayatın her alanında bir marka furyasıdır almış başını gidiyor. Bu furya başımızı döndürür. Ayaklarımızı yerden keser. Gözlerimizin ferini söndürür.

 

Efendim özümüze dönmemiz lazım. Dava için çıktığımız bu yolda “varlığın” bizi menzilimize götürecek bir araç, bir binek olmasının dışında zerre kadar bir kıymeti yoktur. Zerre kadar.

 

Her daim Kur’an ve sünnetin örnekliğini merkeze alan bir yaşamımız olmalı. Yoksa, yoksa dava mava kalmaz bilesiniz. Kalsa kalsa tava kalır. Belki bir de ekşi bir ayran. Yanında acı bir biber.

 

“Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.” (Bakara 261)

 

Örneğimiz Hz Ebubekir’dir malının tamamını Allah yolunda infak eden. Hz. Ömer’dir, Hz Ali’dir. Hz Osman’dır. Cihadı bir yaşam tarzı olarak görenlerdir. Yahya Sinvar’dır. 

 

Yola koyulmalı, dünyalık olan her şeyi ama her şeyi sadece ama sadece hedefe götüren bir araç olarak görerek. Vesselam


 

Bu yazı toplam 395 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.