ÜST AKIL / Köşe Yazısı - Hacı OCAK

3.05.2025 21:01:49
Hacı OCAK

Hacı OCAK

 Murat Akan’ın kaleme aldığı “Üst Akıl Derin İktidarın Küresel Efendileri” kitabında yakın geçmişi bilme, yorumlama açısından önemli tespitler ve bilgiler barındırmaktadır. Bu yazımızda kitapta önemli gördüğümüz bazı pasajları sizinle paylaşmak istiyorum. Kanaatimce eser, satır satır okunması, değerlendirilmesi gereken bir eserdir.

Bugünün Türkiye'sinde yaşanan iktidar mücadelesini anlamanın yolu, tarihin derinliklerine inebilmekten geçiyor. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Tanzimat sonrasını ve özellikle Sultan Abdülhamid dönemini tahlil etmeden, günümüz siyasi meselelerini anlamlandırmak mümkün değildir. Zira cumhuriyet dönemine geçiş öncesi ve sonrasındaki ‘seçkin azınlığın’ iktidar gücünü elde etmek adına uyguladığı yöntemlerle, Sultan Abdülhamid döneminde uygulanan ‘derin iktidar’ mücadelesinin yöntemleri arasında hiçbir fark yoktur. Dün İmparatorluğu ihtişamlı günlerine döndürmek için çırpınan Sultan Abdulaziz ve Sultan Abdülhamid iktidarlarına karşı yapılan küresel operasyonlar günümüz Türkiye'sinde Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı da aynen uygulanmıştır.

 

“Üst Akıl” kavramı her ne kadar ‘soyut’ bir söylem olarak algılansa da, aslında iki asırlık tarihsel süreç incelendiğinde bu kelimenin altının sanılandan çok daha dolu olduğuna hayretle şahit oluyoruz. Dün, Tanzimat sonrası ‘hasta adamın’ iyileşip ihtişamlı günlerine geri dönmesinden korkan Batılı güçler ile Osmanlı'nın parçalanmasını “vaat edilmiş topraklar da devlet kurmanın teminatı” olarak görenlerin oluşturduğu ittifak, bugün de Türkiye'nin güçlenerek İslam dünyasına yeniden önderlik etmesini önlemek için büyük bir çaba sarf etmektedir.

 

Küresel sermaye gücünü elinde bulunduran baronlar, dünya çapında kurmuş oldukları sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları ve medya ağı sayesinde çıkarlarına dokunan, orijinal kültür kodlarına dönmek isteyen ve milli imkânları harekete geçiren tüm ülke yöneticilerini hedef olarak görmektedirler. Birçok ülkenin milli bütçesinden daha fazla imkâna sahip olan bu küresel sermaye baronları, ellerindeki finansal gücü ve medya ağını kullanarak toplumun fikir ve düşüncelerini, yaşam tarzlarını ve en önemlisi de meşru iktidarlarını çeşitli operasyonlar yoluyla değiştirebilmektedirler. Dolayısıyla Üst Akıl, küresel ve devletler üstü bir toplum mühendisliğinin adıdır.

 

Piramidin tepesinde yer alan sermaye baronları, ellerindeki tüm imkânları kullanarak devlet yöneticilerini, ülke bürokrasisini, aydınları rahatlıkla etkileyerek kendi yörüngelerine çekebilmektedirler. 

 

Üst Aklın en büyük özelliği sürekliliğidir. Zaman değişir, kişiler değişir, yöntemler değişir; ancak benimsedikleri ideolojilerini, yaşam tarzlarını ve istedikleri yönetim şeklini başka ülkelere dayatmak için giriştikleri toplum mühendisliği asla değişmez. Mesela 1876 yılında Sultan Abdülaziz'e yapılan darbe ile 1960 yılında Adnan Menderes'e yapılan darbenin mantığı ve gerekçeleri aynıdır. Yine Sultan Abdülhamit iktidarını devirmek için ordu içerisinde örgütlenen İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından gerçekleştirilen İkinci meşrutiyet ile 28 Şubat sürecinde kullanılan argümanların hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülhamid, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan ile iktidar mücadelesine girişen güç, aynı küresel güçtür. Zira Tanzimat süreci ile yerleştirilen ‘azınlık ideolojisi’ egemenliğine karşı çıkan her milli unsur, Üst Aklın doğal düşmanıdır.

 

Üst Akıl, çıkarlarını korumak adına desteklediği azınlık egemenliğine dayalı ve vesayetçi sistemi sürdürmek için, askeri darbeleri ve ihtilalleri hep bir araç olarak görmüştür. İttihat ve Terakki Cemiyeti dönemi ile başlayan ‘darbe ile iktidar olma geleneği’ ve azınlık ideolojisini çoğunluğa dayatma yöntemi, hiçbir değişikliğe uğramadan günümüz Türkiye'sine miras olarak kalmıştır. Tanzimat süreciyle başlayan seçkin zümrenin bürokratik zorbalığı, I. ve II. Meşrutiyet darbeleriyle sonuçlanırken; Cumhuriyet sonrası kurulan ve ‘vesayet’ rejiminin de temel taşlarını oluşturmuştur. 1876 darbesi sonrasında gelen I.Meşrutiyeti anlamadan 1960, 1971, 1980 darbelerini; 1908 ve 1909 darbeleriyle gelen II. Meşrutiyeti anlamadan da 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerini anlamak mümkün değildir.

 

Üst Aklın Değişmeyen Oyunu; Böl, Parçala, Yut

 

Üst Akıl, Tanzimat süreciyle sadece Osmanlı İmparatorluğu'nun geleneksel rejimini değiştirmekle kalmamış Batı tarzı yaşamın yaygınlaştırılmasını ve ulusalcılık akımlarının güçlendirilmesini de sağlamıştır. Özellikle Islahat Fermanı'nın ilanından sonra Avrupalı oryantalistlerin Osmanlı düşünce hayatına soktukları en tehlikeli kavram hiç şüphesiz etik ayrışmaya dayalı ‘ulusalcılık’ fikirleri olmuştur. Zira aynı dini paylaşan milletleri (Millet-i Hâkime) halifeye gönülden bağlılığı ve emirleri doğrultusunda birlikte hareket etmeleri ‘hasta adam’ Osmanlı'nın parçalanmasını engelliyordu.

 

Bu nedenle Asya'daki 150 milyon Müslüman’ı sömürgesi altında tutan İngilizler, Hilafet makamından oldukça rahatsızdı. Aynı rahatsızlık, Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak isteyen Siyonizm temsilcilerinde de mevcuttu. Zira Filistin'de bir Yahudi Devleti'nin kurulması ümmet bağlarının zayıflatılarak Osmanlı'nın parçalanmasından geçiyordu. Dolayısıyla Ümmet bilincini etkisiz hale getirmenin en kestirme yolu, imparatorluk içerisindeki ‘ulusalcı’ akımları güçlendirmekti. Bu misyon, Avrupa'nın önemli kentlerinde ‘şarkıyatçılık’ adı altında kurulan çeşitli dernekler eliyle getirilecekti. Mesela 1822 yılında bir Alman Yahudisi olan dilbilimci Julius Klaproth tarafından kurulan Societe Asiatigue( Asya Derneği) ‘şarkiyat’ çalışmaları adı altında “Türkçülüğün” altyapısını hazırlıyordu. Bu dernek, daha sonra da Osmanlı muhalefetine kol kanat geren ünlü Yahudi Silvestre Sacy ailesinin yönetimine geçerek faaliyetlerine devam edecekti. 

 

Meşrutiyet süreçlerinde yapılan inkılâplar geniş halk kitlelerinin talepleri değil, gücünü ordudan alan azınlık bir zümrenin tepeden inme dayatmalarıydı.

 

Tarih en erken uyarı sistemidir.

 

Bu kıymetli eserinden dolayı Murat Akan’a teşekkürü borç biliyoruz.

 

Kaynak: Üst Akıl / Derin İktidarın Küresel Efendileri / Murat AKAN

 

 .

Bu yazı toplam 159 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.