Ruhun Maslahatları ya da Ruh Sağlığının Korunması / Köşe Yazısı - Ömer MAÇİN

6.02.2019 22:54:55
Ömer MAÇİN

Ömer MAÇİN

Ruhun Maslahatları ya da Ruh Sağlığının Korunması

İlim ve irfan medeniyetimizin köklü birikimlerini keşfettikçe kendimize olan özgüvenimiz de artmaktadır. Bu anlamda sosyal ve fen ilimlerinde ilmi derinliği yakalamış büyüklerimizin birçok eserine bugün sınırlı da olsa ulaşabilmekteyiz. Bu büyüklerimizden biri de 849 yılında doğup 934’te vefat eden Ebu Zeyd Ahmed el Belhi’dir. 60’a yakın eseri olan büyüğümüz fizik, astronomi, matematik, tıp, tarih, coğrafya, edebiyat, fıkıh ve kelam ilimleriyle uğraşmıştır. Eserlerinden sadece iki tanesi elimize ulaşmıştır. Bunlarda birisi de Masalihu’l ebdan ve’l Enfus (Beden ve Ruh Sağlığı Koruma Yolları ve Tavsiyeler adıyla Türkçe’ye çevrildi) dur.

İnsan, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır. İnsanın varlığını devam ettirebilmesi için beden ve ruh sağlığını koruması gerekir. Varlığının bekası bu iki yönü korumasındadır. Ruh ve beden meydana gelen musibetler ve maruz kaldıkları acılarda ortaktırlar.[1]  Ölüm elbette kaçınılmazdır ancak Ebu Zeyd’in (r.a) belirttiği gibi: “Eğer insan kendisini dışarıdan gelen bu afetlerden korur, bedenin gıdasını, içeceğini ve hayatın doğal ihtiyaçlarını en güzel şekilde düzenlerse ve lambadaki fitilin benzeri olan vücudu aşırı ihtiyarlıktan son bulmazsa, hayatının yarıda kesilmesi için bir neden yoktur ve akli olarak da mümkün değildir. Tıpkı lambanın ışığının, onun sönmesini gerektirecek açıkladığımız sebepler olmadıkça sönmediği gibi.”[2] Bu açıdan kadim kültürel birikim tarihimizde ilmün nefs olarak adlandırılan psikolojiye dair şu ana kadar rastladığımız ilk derli toplu bilgi demetini Ebu Zeyd Ahmed el Belhi bizlere sunmaktadır.

Ruhumuzun da bedenimiz gibi sağlıklı olabileceğini ve hastalanabileceğini belirten el Belhi, ruhumuzun sağlığını koruyabilmek için bedenimizi koruduğumuz gibi ruhumuzun sağlığını korumamız gerektiği üzerinde durur.  Bu amaçla nasıl ki bedenin sağlığı için beslenmesi gerekli ise ruhumuzun da gıdalarının olduğunu; nasıl ki bedenimiz hasta olmasın diye onu soğuktan-sıcaktan ve tehlikelerden koruyorsak ruhumuzu da ruhsal hastalıklardan korumak gerektiğini vurgular.

Ruhun rahatsızlıklarının,   beden rahatsızlıklardan daha çok insanın başına geldiği için herkesi ilgilendirdiğini ifade eder el Belhi. Ruh sağlığının korunması için öncelikle ruh sağlığının tanımlanması gerekir. Belhi’ye göre insan ruhunun sağlıklı hali onun güçlerinin sakin olması; öfke, endişe, tasa, korku ve bizim yeri gelince zikredeceğimiz diğer ruhsal rahatsızlıklardan birisinin alevlenmemesi ve üzerinde baskın olmamasıdır. Ruh sağlığının korunması ruhun güçlerinin sükûnu ile olduğundan ruhsal sağlığının korumak isteyen kimse ruhi güçlerinin sükûn halini sürdürmeye ve bunların birisinin alevlenip denge halinin bozulmamasına çalışmalıdır. [3]

Ruh sağlığı iki yönle korunabilir. Birincisi: ruhun dış arazlardan korunmasıyla, yani insanın işittiğinde ve gördüğünde öfke, gam, aşırı üzüntü, korku veya bunlara benzer ruhi güçlerini harekete geçirip ruhu endişelendiren ve tasalandıran şeylerden uzak durularak olur. İkincisi ise öfke, gam, aşırı üzüntü, korku gibi sonuçları doğuracak şeyler hakkında düşünmek olan iç arazlardan korunarak olur. İnsan bunları düşündüğünde kalbi onlarla meşgul olur ve zihni dağılır. [4]

Belhi’ye göre insanın iç arazlardan kendini koruması da iki şekilde olur: birincisi insan, ruhunun selamette olduğu ve ruhi güçlerinin sakin olduğu zamanda kalbine şunu anlatmalıdır ki, dünya hallerinin tabiatı ve dünyadaki temel esas, hiç kimse dünyadaki istekleri ve arzularına herhangi bir sıkıntı ve zorluğa maruz kalmadan temenni ettiği ve arzuladığı şekilde ulaşamaz. Bu bilgisinden dolayı insanlarla olan ilişkilerinde her şeyi detaylarıyla incelememeli, sevdiği ve istediği şekilde gerçekleşmeyen olaylardan göz yumulması mümkün olanları görmezlikten gelmelidir. Ruhunu her işittiği ve gördüğü küçük şeylere ve sevmediği basit şeylere kızmaya ve memnuniyetsizliğe alıştırmamalıdır. Çünkü ruh bu küçük problemlere tahammül etmeye ve sakin bir şekilde karşılamaya alışırsa, aniden ortaya çıkan daha büyük ve daha önemli sıkıntılara tahammül etmek onun âdeti olur.

İkinci yol ise; ruhunun yapısını ve başına gelen acı verici şeylere tahammül derecesini bilmelidir. Her insanın kalbinin zayıflık ve güçlülük, gönlünün genişlik ve darlık miktarı vardır. Bazı ruhlar vardır ki büyük olaylar ve şartlara dayanıklı olup başına bir şey gelince ona etki edip gücünü zayıflatmaz. Önemli birçok işlere gönlü geniş/tahammüllü olup hepsine zaman ayırıp ilgilenebilir ve bunların etki ve acılarını azaltacak çareler bulabilir. Kimi ruhlar ise başına aniden bir felaket geldiğinde direnç gösteremez/ teslim olur, bu problemler onu dehşete uğratır, şaşırtır. Hatta onu, arkasından bedeninde zararlı bir hastalık oluşacak hale getirir.

İnsan, tabiatını, onun dayanma gücünün sınırlarını ve başına gelen işleri tek başına halledebilme gücünü bilirse, ister sultan istersen yönetilen sınıfından olsun hayattaki istekleri ve hedeflerinde düzenlemeleri ona göre yapar. [5]

Beden sağlığını kaybettiğimizde nasıl ki bedene gıda ve ilaçlarla yapılan tedavi ile sağlığımıza kavuşuyorsak kaybolan ruh sağlığının da tekrar elde edilebilmesi de ruhani ilaçlar ve düşünsel gıdalarla olur.  Bu açıdan ruhun tedavisi ya kişinin kendi ruhundan harekete geçirdiği bir düşünce ile içerden ya da başkası tarafından yapılan ve ruhun güçlerinden alevlenmiş olanların sakinleştirilmesi ve sağlığı/dengesi bozulmuş olanların düzeltilmesinde etkili olacak öğütlerle dışarıdan olur.

Belhi’ye göre ruhi problemlerde insanın dışarıdan aldığı öğütler iki yönden faydalı ve daha etkindir.

1-      İnsan dışarıdan yapılan telkinleri kendi ruhundan gelenlerden daha çabuk kabul eder. Çünkü kendi görüşü çoğu zaman arzularına mağluptur ve fikirleri, arzularıyla iç içe geçmiştir.

2-      İnsan ruhi rahatsızlıklardan bir rahatsızlığın alevlendiği vakitte onun sıkıntısıyla meşguldür. Bu yüzden dışarıdan yardımcı olacak birisine muhtaçtır.  İnsanın bu durumdaki hali, hastalandığında kendini tedavi edemeyip başka bir doktora ihtiyaç duyan doktorun hali gibidir.

İnsanın başına bir ruhsal rahatsızlık geldiğinde dışarıdan aldığı psikolojik destek kendisi için daha faydalı ve kazançlı olsa da bu rahatsızlıklardan birisi alevlendiğinde onu yok etmek için kendi düşünceleriyle yaptığı telkinlerle iç destek sağlamaktan da geri durmamalıdır.

Kendimizdeki olumlu düşünceler şuna benzer; sağlıklı bir insan bedensel hastalığa yakalanmadan önce ilaçlar evde toplayıp hastalanıp doktor bulamayınca bu ilaçları kullanan gibidir. Bir bakıma ruhun ilk ve acil yardım deposunda saklanan ruhsal ilaçlardır bu olumlu düşünceler.

Yukarıdaki cümlelere bakıldığında 9. yy ’da ruh sağlığı ile ilgili bu bakış açısının olması, bizleri bir Müslüman olarak daha da sevindirmektedir. Zira ruh sağlığını koruduğunu iddia eden bugünkü modern yaklaşımlar bir türlü ruhları hastalıklardan koruyamamaktadır. Zira insanın fıtratına uzak olan bir yaklaşım ile insanın iyilik halinin sağlanması mümkün değildir. Modern psikolojinin toprağı Avrupa, uzun yıllar ruhun varlığını kabul etmeyip insana alet kullanan ya da konuşan bir hayvan muamelesi sergiledi.  Deneme yanılma yoluyla insan psikolojisini anlamaya çalışan modern psikoloji savrulmalarla günümüzde insanı parçacı bakış açısıyla tanımlamaya devam etmektedir. Ancak yine de Malik Bedri’nin yaklaşımıyla söyleyecek olursak Bilişsel Kuram, gerçeğe yakın ve ümit vaad eden bir bakış açısına sahiptir.

El Belhi’nin yaklaşımlarına göre insan beden ve ruhtan oluşan bir bütündür, nasıl ki beden sağlığını kaybedip hasta oluyorsa ruhumuz da aynı şekilde sağlığını kaybedebilir ve hasta olabilir. Her iki boyutumuzun da tedavisi mümkündür.

Ruhun tedavisinden önce koruyucu ruh sağlığını elde etmek daha akıllıca olacaktır. Bu bakımdan ruhumuzu hırpalayacak, onu yoğun baskı altına alacak yaşantılardan uzak durmak; bilişsel açıdan pozitif düşünceleri biriktirmek, ruhumuzu terbiye ederek dayanıklı olmaya alıştırmak gerekir. Ruhlar da bedenler gibi çeşit çeşittir. Kimi ruhlar güçlü bünyelere sahip iken kimi ruhlar da zayıftır. İşte bu noktada ruhsal gücümüzü küçük adımlarla arttırmamız gerektiği gibi ruhsal güçlerimizi tanıyarak o doğrultuda yaşantılara girişmemiz gerekir. Yani gücümüz ölçüsünde hedef ve isteklerimizi oluşturmamız ruh sağlığımız açısından önemlidir.

Ruh sağlığı kaybedildiğinde ise dışarıdan psikolojik bir destek alınması gerektiğini hatta bunun daha faydalı olduğunu bilmemiz gerekir. Ancak ne olursa olsun içsel olumlu düşüncelerimizle dışarıdan aldığımız psikoloji yardıma destek vermeliyiz.

Bu düşünceleri bizlere miras bırakan Ebu Zeyd Ahmed El Belhi’ye Allah rahmet etsin, bıraktığı ilmi kendisi için sadaka-i cariye kılsın.

Not: Bu yazı Rehberlik Atölyesi’nde yapılan sunumun metnidir.



[1] Ahmet El Belhi Ebu Zeyd, Beden ve Ruh Sağlığı Koruma Yolları ve Tavsiyeler, İstanbul, Endülüs Kitap, 2018, s.147

[2] A.g.e. s. 187

[3] A.g.e. s. 149

[4] A.g.e. s. 150

[5] A.g.e. s. 151

Bu yazı toplam 1771 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.