PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖĞRETİM METODU
Peygamber Efendimizin öğretim metoduna geçmeden evvel kanaatimizce onun sahip olduğu kabiliyet ve meziyetlerini anlatmak daha isabetli olur. Efendimiz, ahlakı, yaşamı ve sosyal hayatıyla tüm insanlığa örneklik teşkil etmiş kâmil bir insandır. Efendimiz (s.a.s) Allah’ın izniyle kalp gözü açık, ileriyi görebilen, hidayet, feraset ve dirayet sahibi bir liderdir. Allah Hz. Muhammed’e (s.a.s) büyük bir hikmet, insanı hayrete düşüren pek çok kıymetli ilimler vermiştir. Oysaki o ümmi bir toplumun “ümmi” bir ferdi idi. Ne bir kitap okumuş, ne bir ders almış, ne bir alim ve muallimle birlikte olmuştu. Buna rağmen söylediğini çok güzel ifade eder, oturaklı konuşur, zihinleri allak bullak eden, insanı hayrete düşüren büyük meziyetlere sahipti. Allah (c.c) Ahzab suresi 21’inci ayetinde “Ey müminler andolsun ki sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı sıkça zikredenler için Resulullah güzel örnektir.” diyerek hayatımızın her alanında onu örnek almamız gerektiğini emretmektedir.
İslami eğitim metodunda eğitimcinin şahsiyeti, kabiliyeti, davranışları, sözleri ve ahlaki yaşamı büyük önem arz eder. Eğitici-öğretici arasında özne-özne iletişimi son derece zinde ve canlıdır. Bu sayede öğreticide bulunan bu güzel meziyetlerin eğiticiye aktarılması hedeflenir. Bu anlayışla birlikte İslami eğitim sistemi her zaman teoriyle, uygulama safhalarını birlikte yürütmüş, farklı birçok metodu birlikte uygulamıştır. Buna en güzel örnekler, Hz. Muhammed (s.a.s) uyguladığı metotlara bakıldığında açıkça görülecektir. Hz.Muhammed (s.a.s) ashabıyla olan konuşmalarına değişik renkler katar. Bazen soru soran, bazen cevap veren, bazen soru sorana sorusu kadar cevap veren, bazen verdiği cevaba başka şeyleri de ilave eden, bazen öğretmek istediği mesele için darb-ı mesel anlatan, bazen yazdırarak öğreten, bazen toprağa çizgi çizerek öğreten, bazen şekil çizerek öğreten, bazen cevabı kapalı veren, bazen cevabı işaretle öğreten bir insandı.
Güzel bir yaşantısı ve büyük bir ahlaki meziyetlere sahip olan Hz. Muhammed (s.a.s) bir şeyi emrettiğinde ilk önce kendisi yapar, ardından insanlar bunu örnek alarak efendimizden gördükleri gibi yaparlardı. Efendimizin sahip olduğu bu meziyetler yukarıda birinci paragrafta Ahzab süresinin 21’inci ayette belirtilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bilgiyi öğretirken daha iyi anlaşılması, hafızalarda yer edinmesi için önem sırasına bulundurarak parça parça, bölüm bölüm, öğretirdi. İlmi öğretirken ifrat ve tefrite kaçmadan itidalli yani orta yolu tutardı. İnsanları bıktırmadan, usandırmadan uygun zaman ve mekânı çok titiz bir şekilde ayarlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz düsturuyla hareket ederek İslam’ın öğrenilmenin kolay bir din olduğunu insanlığa ilan ediyordu.
Hz. Peygamber farklılıkları, durumun şartlarını, insan psikolojisini göz önünde bulundurarak farklı öğretim metotları uygulardı. Örneğin Abdullah b. Amr (r.a) anlatıyor. “Biz Resulallah’ın yanındaydık.” Bir genç gelerek “Ya Resulallah Oruçlu iken eşimi öpebilir miyim?” diye sordu. Hz. Muhammed (s.a.s) “hayır” diye cevap verdi. Sonra bir ihtiyar geldi ve “Oruçluyken eşimi öpebilir miyim?” diye sordu. Peygamber Efendimiz “Evet öpebilirsin.” diye cevap verdi. Biz birbirimize bakıştık. Bunun üzerine Resulallah (s.a.s): “birbirinize neden bakıştığınızı anladım. Şüphesiz ihtiyar kendisine sahip olur.” buyurdu.
Hz. Muhammed (s.a.s) öğretimdeki en büyük metotlarından birisi de dinleyenlerin dikkatlerini toplamak, cevabın ne olacağıyla ilgili fikir alışverişinde bulunmak için soru sormaktı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Müslüman’ın kim olduğunu biliyor musunuz?” dedi. Ashabı “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dediler. Hz. Muhammed (s.a.s): “ Müslüman diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” buyurdular. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ardından “Müminin kim olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Ashabı “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dediler. Hz. Muhammed (s.a.s): “Müminlerin canları ve malları konusunda kendisinden emin olunduğu kimsedir.” diye cevap verdi.
Hz. Muhammed (s.a.s) müminlerin zekâsını açmak ve sahip olduğu bilgiyi ortaya çıkarmak için sorular sorardı. “Örneğin ağaç içinde yeşil bir ağaç vardır. Bunun bereketi Müslüman’ın bereketi gibidir. Yaprağı dökülmez ve düşmez. Rabbimin izniyle her mevsim meyve verir. Şimdi bana söyleyin bu ağaç nedir?” diye sorardı. (Cevap hurma ağacıdır.)
Hz. Muhammed teşbih ve benzetmelerde bulunarak da öğretirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilmin misali bir araziye yağan bol yağmura benzer. Bu arazinin bir kısmı güzel ve uygundur. Suyu kabul eder. Çayır ve bol ot yetiştirir. Bir kısmı da çoraktır. Suyu üstünde tutar. Allah ondan insanların su ihtiyacını temini sağlar. Onlarda bundan içer, hayvanlarını sular ve ekinlerini ekerler. Yağmurun yağdığı diğer bir kısım da düz ve kaypaktır. Ne suyu üstünde tutar, ne de çayır bitirir. Yani ne kendisine fayda verir, ne de başkasına faydası olur.” şeklinde izahatta bulunmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) eğitim öğretimde uygulamış olduğu bizim bilemediğimiz yöntem ve tekniklere farklı birçok örnekler verilerek çoğaltılabilir. Önemli olan efendimizin kullandığı bu yöntem ve teknikleri eğitim yaşantımızda uygulayarak meyvesini almaktır. Selam ve dua ile……
Mehmet Ali ÇETİN