ÇALIŞMA AZMİ / Köşe Yazısı - Mehmet Ali ÇETİN
Mehmet Ali ÇETİN
mehmetalicetin2010@gmail.com
ÇALIŞMA AZMİ
Konuyu kavramlarla belli bir sıralamaya koyarak dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalışalım. Çalışmak; emek harcamak, mesai harcamak anlamlarında sıkça kullanılır. Allah güneşi, ayı, denizleri ve denizlerde yüzen gemileri, denizlerin derinliklerinde bulunan ürünleri, nehirleri insanlar için yaratmış ayrıca onun emrine ve hizmetine sunmuştur. Allah geceyi örtü ve dinlenmek, gündüzü de yayılıp çalışmak için yaratmıştır. Allah "İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." diyerek çalışmayı emretmektedir. Çalışmak sadece bu dünya hayatı için değil, ahiret hayatı için de gerekli ve önceliklidir. İnsanın iki boyutlu tarafı vardır. Bunlar; maddi ve manevi; beden, ruh; iç, dış âlem gibi kavramlardır. Bu kavramlar bulunduğumuz medeniyet içinde birbiriyle yekvücut, sımsıkı, omuz omuza, et ile tırnak gibi ayrılmaz parçalarıdır. Bunları birbirinden ayırmak insicamı, ahengi bozar, yıkıma, hüsrana sebep olur ve ne yazık ki insan bir anda kendini ateş çukurunun içinde bulur. Bu da Allah göstermesin mücadelenin hüsranla, başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olur. Böyle bir sonuç insanın her iki dünyasının kaybedilmesine yol açar. Çalışma insanın bu iki boyutunu beslemeli ve bu iki alana hitap etmelidir.
İnsan çalışma konusunda üç önemli tercihe sahiptir. Birincisi; bu dünya için çalışıp Allah’tan istemek; ikincisi ise ahiret için çalışıp Allah’tan istemektir. Üçüncü ise dengeli, itidalli ve vasat bir yolla çalışarak her iki âlemi de Allah’tan istemektir. Kanaatimizce en makul yol budur çünkü Allah "Sana verdiğinden (onun yolundan harcayarak) ahret yurdunu gözet. Ama dünyada da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sende (insanlara) iyilik et." (Kasas 77) "Her kim dünya nimetini isterse ondan veririz. Kim de ahret sevabını isterse ona da bundan veririz." (Ali İmran 145) "Her kim, çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada verir, sonra da onu, kınanmış ve mahrum bırakılmış olarak gireceği cehenneme sokarız. Kim de ahreti diler ve bir mümin olarak kendine yaraşır bir çaba ile o gün çalışırsa işte bunların çalışmaları makbuldür. Hepsine; dünyayı isteyenlere de ahreti isteyenlere de rabbinin ihsanından ayırt etmeksizin veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir. Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır. Ebette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür." (İsra, 18-21) Ayetlerden de anlaşılacağı üzere Allah dünyalığı isteyene dünyalığı, ahreti isteyene de ahireti vereceğini vaad etmektedir. Ancak bunun kendi iradesi ve takdiri doğrultusunda gerçekleşeceğini bildirmektedir. Bu bakımdan bizler hem dünyaya hem de ebedi mutluluk diyarı ve hayatı olan ahirete talip olmalıyız.
Yukarıda insanın iki boyutlu çalışma azmini kısaca ele aldık. Şimdi ise bu çalışma azmini çalışma aşkı ve heyecanın harekete geçirecek faktörlerden bahsetmekte fayda vardır. Aslında bu konuda giriş kısmında biraz değinmiştik. Öncelikle çalışmak sevaptır ve Allah nezdinde en önemli ibadetler arasında sayılmaktadır. Allah Kuran-ı Kerim’in birçok ayetinde insanları çalışmaya sevk etmekte ve kulunu cennetle müjdeleyerek çalışmaya teşvik etmektedir. Yine yüce Rabb'imiz “O yeri sizin istifadenize hor ve müsahhar kılandır. O halde onun omuzlarından, etrafından yürüyün Allah’ın rızkından yiyiniz.” ( Mülk 155) buyrulmakta yine gezme ve dolaşmada bol kazanç, geniş geçim elde edebileceği de işaret olunmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.) “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir kazanç yemez. Kazançların hayırlısı, emek karşılığı olandır. Allah’ın peygamberi Davut emeğinin karşılığını yerdi. Elinin emeği ile geçinirdi.”; “Sakın başkalarının sırtına yük olmayın” ; “Allah sanat ve çalışmalarında mahir olanı sever.” diyerek çalışmayı teşvik etmekte ve tembelliği de yermektedir.
Demek ki çalışmak için birçok sebebimiz var. Öncelikle bu güç ve şevki Allah’ın bize lütfettiği imanımızdan ve inancımızdan alıyoruz. “İman varsa imkân da vardır.” "İnanç tekkeden bile süt çıkarır. " demiş merhum Necmettin Erbakan. Buna bir de dürüst çalışmak ve helal çalışmak kavramlarını ekledik mi tadından geçilmez olur. Bu başarıda en büyük silahlarımız; azim, gayret, hedefe odaklanmak, aşkla çalışmak, yüreğini ortaya koyarak çalışmak ve sevabını Allah’tan istemek olacaktır. Bunlar bizi sonsuz başarıya götürür. Bu başarı bütün âlemin yarına olacaktır. Yeryüzünü tekrar imar, inşa ve ihya eder. Çünkü bakış açısı ve niyet, bencillikten uzak iyilik kokan bir anlayıştır. Bu anlayış bizi ateş çukurunun kenarından uzaklaştırır, bizi altından ırmaklar akan cennete götürür. O zaman başarıyı elde etmeye çalışırken karşımıza çıkabilecek olan engelleri yılmadan, bıkmadan ve usanmadan dürüstçe aşacağız. Bütün iyilik, faziletler dürüst çalışmalardan doğacağı gibi her türlü kötülük ve felaketler de tembellikten hasıl olur. İşimize, aşımıza ve sermayemize Allah’ın rahmetini ve bereketini katarak yine Allah’tan isteyeceğiz. Böyle çalışınca kendimizin, ailemizin ve bütün insanlığın kurtuluşuna katkı sunmuş olacağız.
En kıymetli sermayemiz olan vaktimizi çalışmayla, üretmekle geçirmeliyiz. Başıboş geçecek vaktimiz yoktur. Zaman bizim için, geleceğimiz için, memleketimiz için çok değerli ve önem arz etmektedir. Ailemizin ve devletimizin huzuru, refahı ve yükselmenin tek çaresi çalışmaktır. Hiç kimseye muhtaç olmadan insanca yaşamanın yolu çalışmaktan geçer. Yol yürümekle, merdiven çıkmakla biter. Maddi ve manevi olarak yükselmek de çalışmakla kazanılır. İnsan çalıştığı kadar derece kazanacaktır. Çalışmayan insan herkesin nazarında hor ve hakirdir. Çalışmayan milletler, başkalarına esir olmaya mahkûmdur.
Dinimizin öğrenilmesinde, ahlakta, ilimde, sanatta, ticarette, tarlada hayatın her merhalesinde çalışmak, üretmek gerekir. Unutmayalım ki millet olarak başımıza gelmiş her türlü felaket çalışmamaktan, üretmemekten gelmiştir. Allah’ın huzuruna eli boş kara yüzle gitmek istemiyorsak çalışmayı, üretmeyi kendimize şiar edinmeliyiz.
Bu yazı toplam 2547 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- DÜNDEN BUGÜNE BUGÜNDEN YARINA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI 229 Ekim 2024 Salı 11:02
- ÇALIŞMA AZMİ9 Ekim 2021 Cumartesi 21:30
- DÜNDEN BUGÜNE BUGÜNDEN YARINA SİVİ TOPLUM KURULUŞLARI25 Mayıs 2021 Salı 22:35
- Almanya da Eğitim Sistemi24 Ocak 2017 Salı 10:24
- ADIYAMANGÜCÜ GENÇLİK SPOR KULÜBÜ21 Eylül 2016 Çarşamba 12:56
- EBU ALİ HÜSEYİN B. İBNİ SİNA22 Nisan 2016 Cuma 23:36
- HAFIZLIK EĞİTİMİ ÜZERİNE16 Şubat 2016 Salı 15:33
- ANADOLU'DAKİ AMERİKA10 Şubat 2016 Çarşamba 09:10
- HZ. MUHAMMED'İN ÖĞRETİM METODU6 Temmuz 2015 Pazartesi 13:12
- Sabri KELEPÇEYAKARIŞ
- Bilal ACARDİLDEN VE İŞGALE
- Hülya AKCEBE"DİREN" DEDİM
- Emrah KARHamas’tan İslami Uyanış Hareketi Mensuplarına Öğütler
- Osman DAĞETRAFI BEREKETLİ KILINAN BELDE: KUDÜS
- Mehmet Ali ÇETİNDÜNDEN BUGÜNE BUGÜNDEN YARINA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI 2
- Akif AKMAN31 MART YEREL SEÇİMLERİ ÜZERİNE BİR TAHLİL
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
- Ali KARAKAŞFUAT SEZGİN VE HADİS KİTABETİNE DAİR İDDİALARI
- Kemal SAYARKemal Sayar İyiliğin kanatları
- Musa ARMAĞAN MEVDUDİ'NİN İSLAMIN GELECEĞİ VE ÖĞRENCİLER KİTABI ÖZETİ
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |