BİR ADAB-I MUAŞERET KONUSU OLARAK SILA-İ RAHİM

8.12.2018 22:04:50
BİR ADAB-I MUAŞERET KONUSU OLARAK SILA-İ RAHİM

BİR ADAB-I MUAŞERET KONUSU OLARAK SILA-İ RAHİM

İlim Yayma Cemiyeti Kâhta Şubesinde aylık gerçekleştirilen Adab-ı Muaşeret Programının ikincisi gerçekleştirildi. Hanımlar komisyonunun organize ettiği Aralık ayı Adab-ı Muaşeret programına konuşmacı olarak İlçe Vaizesi Berra Çevik katıldı. Bayanlara yönelik yapılan bu program yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Şube Merkezi’nde gerçekleştirilen programın bu ayki konusu ”Akrabalarla İlişkide Adab(Sıla-i Rahim)” başlığı altında gerçekleştirildi. Konuşmacı Berra Çevik, ”İnsan yaratılışı gereği toplum halinde yaşamaya mecburdur, tek başına yaşaması mümkün değildir. Dinimizin de bölünme yerine birliğe beraberliğe davet eden emirlerini de bu doğrultuda anlayabiliriz. Sıla-i Rahim; kişinin baba, anne, dede, nine, kardeşler, amcalar, hala ve teyzeler, dayılar, yeğenler sonra da yakınlık derecesine göre nesep bağı olan akrabalarına karşı imkân nispetinde maddi-manevi anlamda faydalı olmak, hizmet etmek, ilgi ve alaka göstermek, yerine göre iletişim araçlarıyla da olsa onlarla irtibatı devamlı hale getirmektir” cümleleriyle başladı.

Vaize Çevik, ”Rahim kelimesi Allah’ın Rahman isminden alınmıştır. Bu konuda bir kudsi hadiste ”Ben Allah’ım. Ben Rahmanım, rahmi(akrabalığı) ben yarattım, kendi isimlerimden bir ismi ona verdim. Artık kim akrabalarıyla ilgi kurup akrabalığın hakkını yerine getirirse ona lütuflarda bulunurum, kim de akraba ile ilişkisini keserse bende ondan Rahmetimi keserim”. Sıla-i Rahim görevini ihmal edenler, ilahi rahmetten yeterince nasiplerini alamazlar. Dikkat edenler ise o Rahmetten daha çok pay alırlar. Akrabalarla olan sıla’dan bahsetmeden önce Allah ile olan sılamızdan bahsedelim. Zaten yakınlarla olan sıla Rab ile olan sılanın varlığı durumunda daha da bir önem kazanır. İnsan öncelikle kendisine her türlü nimeti veren yaratıcısıyla sılasını kesmeyecek. Çünkü Rabbi ile olan muhabbet ve mihnet bağı kopmuşsa sığınacak bir yeri, tutunacak bir dalı kalmamıştır. Böyle bir insanın diğer insanlarla olan oluşturduğu bağ özünde bir kıymet ifade etmez. Çünkü kurduğu aile ve toplum ancak zaruretlerin, dünyevi menfaatlerin meydana getirdiği bir topluluk hüviyetinde olabilir. Çağımızda fertlerin ve toplumun yaşadığı büyük bunalım ve sosyal problemlerin asıl sebebi Yüce Yaratıcı ile Sıla’nın kopması değil midir? Onunla olan Sıla liman ve onun gereğini yerine getirme sılaların en güçlüsü ve insanı huzura ulaştıran sıladır.” şeklinde konuşmasını sürdürdü.

Vaize Çevik konuşmasına akrabalarla olan sılayı vurgulamak üzere şöyle devam etti: ”Sıla-i Rahimin birkaç derecesi vardır. En aşağı derecesi akrabalarımıza karşı tatlı dilli, güler yüzlü olmak, karşılaştığımızda selamlamayı, hal hatır sormayı ihmal etmemektir; daima kendileri hakkında iyi şeyler düşünmek ve hayır dilemektir. İkinci derecede ziyaretlerine gitmek ve çeşitli konularda yardımlarına koşmaktır. Bunlar daha çok bedeni hizmetlerdir. Üçüncü derece ve en önemli derece akrabalara mali yardım ve destek sağlamaktır. Peygamberimiz (s.a.v) “Allah’a ve ahiret gününe iman eden akrabasını koruyup gözetsin” diyor. Diğer bir hadisinde “Rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse akrabasını görüp gözetsin” buyurıyor.

Zekât ve fitrelerimizi akrabadan yoksul olanlara vermemiz, bu ibadetlerin daha çok kabulüne vesile olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v) “Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır. Birisi sadaka sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır.” Hatta şöyle buyuruyor: ”Sadakanın en kıymetlisi, içinde düşmanlık hisleri taşıyan, fakat bunu açığa çıkarmayan akrabaya verilen sadakadır.” Çünkü açıktır ki bu sadaka onun içindeki düşmanlık hislerinin ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Yine Peygamberimiz bir hadisinde :” Sevabı en erken verilecek olan iyilikler; anne-babaya iyilik ve akrabalık bağlarını gözetmektir. Buna karşılık ilk cezası verilecek olan kötülükler de; başta anne-baba olmak üzere başkalarına karşı haksız davranmak ve akrabalık bağlarını çiğnemektir”. Bir adam Peygamberimiz (s.a.v)’e sordu: ”Ey Allah’ın elçisi benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar bana kötülük eder. Ben onlara yumuşak davranırım, onlar bana kaba davranır.” Peygamberimiz (s.a.v) ”Eğer dediğin gibiysen, onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen böyle davrandığın sürece, Allah Teala sana yardımcı olur ve seni onlardan korur.” Yine Peygamberimiz ( s.a.v) :”Akrabadan gelen iyiliğe misliyle karşılık veren kimse tam manasıyla akrabasına sıla etmiş değildir. Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir”. İnanmış olan kimse bu ayet ve hadisler karşısında akrabaları ile ilgisini kesmez. Onların rahatsız edici ve kabul edilemez davranışları karşısında bile onlara iyilik etmek durumunda olmalıdır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) Hz. Ali’ye “Dünya ve ahiret ahlaklarının en güzelini sana bildireyim mi? Seninle alakasını kesenle ilgilenmen, sana vermeyene vermen ve sana zulmedeni affetmendir” demiştir diyerek konuşmasına son verdi.

Program Cemiyetin ikramı ile sona erdi.



Bu haber toplam 2686 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.