ETKİSİ DEĞİŞEN VE DÖNÜŞEN SİNEMA / Köşe Yazısı - Hasan Sadi YÜRGÜÇ

22.06.2024 12:04:49
Hasan Sadi YÜRGÜÇ

Hasan Sadi YÜRGÜÇ

 Bu yazı Eğitimle Diriliş dergisinin Kasım 2023 tarihli 20. sayısından alınmıştır.

21. yüzyıl sadece sanayi ve teknoloji alanında değil kültür ve sanat alanında da büyük değişikliklere sebep olmuştur. Bazı sosyolojik ve sanatsal süreçler için postmodern dönem olarak nitelendirilen bu yüzyılda sinema da büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Kitleleri ideolojilere alıştırma ve gerektiğinde kabullendirme aracı olarak aktif  kullanılan sinema bu dönemde daha fazla önem kazanmıştır.  

 

2019 yılından itibaren yaklaşık iki yıl boyunca tüm dünyayı kasıp kavuran salgın hastalık, bir endüstri olarak sinemada köklü bir değişime sebep olmuş, büyük salonlara talebi azaltmıştır. Dijitalleşen sinema kültürü farklı internet platformlarının ikincil lokomotifi olmuştur. Devamlılık ve pazarlama açısından dizilerin gerisinde kalan sinema, bu platformlarda da ayakta kalabilmek için gençlik dizileri ile benzer içeriklere sahip eserler üretme yolunu seçmiştir.

 

Komedi ve müstehcenliğin gençler arasında yoğun talep göreceğine dair inanç, dijital platformlarda yayınlanan içeriklerin temasını da şekillendirmiştir.  Nitekim ülkemizde ve dünyanın bir çok ülkesinde ortak olarak yayınlanan dizi ve filmlere baktığımızda gençlik temalı içeriklerde ağırlıklı olarak şiddet, müstehcenlik ve suç teşkil eden davranışların özendirildiğini görmekteyiz.  

 

İsmini burada anmadığımız ancak herkes tarafından malum olan platformlarda ve sinemalarda gösterime giren Türk yapımı içeriklerdeki gençlik tipolojileri ise maalesef toplumumuzu yansıtmaktadır. Evvel dönem yapılan sinema ve dizi eleştirilerinde medyanın toplumun ahlaki yapısını bozduğunu ve bunun da olumsuz örnekleri gençlere yansıtmasının 

etkisinin büyük olduğu sık sık belirtilirdi. Hatta bir döneme damga vuran ve maarif sistemimizde her dönem ve çağın olumsuzluk örnekliğinde zirve yapan Hababam Sınıfı filmleri serisi bile maalesef masum kalmaktadır. 

 

Sosyal medyanın etkisi ile ebeveynlerinin aksine gençlerimiz ve çocuklarımız dizi ve sinemalarda gördükleri “havalı” karakterleri rol model almak yerine orada kendilerine benzeyen karakterleri örnek almayı tercih etmektedirler. Bu dönüşümde etkili olan temel sebep sosyal medyaya ait diğer enstrümanların dizi ve sinemaya ait kurgusallığı beslemesi olabilir. Gençler kendilerine örnek olarak bir kurgu karakteri değil sosyal medyada  sözüm ona daha “gerçek” bir karakteri rol model almayı tercih etmektedir. Yani  yıllardır toplumun milli, 

manevi ve ahlaki değişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olan dizi ve sinemaların son on yıldır ne tür bir etkisi olduğunu yeniden düşünmek gerekebilir. Çünkü kısa sürede popüler olan ve sadece suç içerikli birkaç dizinin gençler arasında yaygınlaşması yalnız dizilerin gücü değil gerçekte o tarz bir yaşamın aslında yaygınlaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Postmodern gençlik, benzemek istediği karaktere değil, benzeyebilme ihtimali olan karaktere sempati duymakta ve daha kolay özenebilmektedir. 

 

Bu bağlamda 21. yüzyıl dizi ve sinemalarında ön plana çıkan ve çok izlenen yapımlardaki genç karakterlere ait kişilik özelliklerinde maddi olarak zengin ve sorumsuz bireylerin yanında kısa yoldan ve suç teşkil eden davranışlar sergileyerek zengin olmaya çalışan gençleri görmekteyiz. Ayrıca sadece fiziksel güzelliği ile ön plana çıkan, müstehcenlik içeren kıyafet ve ahlaki olmayan davranışları sergilemekte beis görmeyen genç kız figürü dayatılmaktadır. Maalesef bu figür sinema tarihinde en çok kullanılan ve en çok istismar edilen karakter olmuştur.  21. yüzyıl dizi ve sinemalarında ise dindar karakter hala önceki dönem zihniyet ve düşüncelerin gölgesinde kalmaya devam etmektedir. Kayda değer ve düzgün çalışılmış bir dindar genç 

karakter maalesef henüz sahnelenmemiştir. Var olan karakterler ya tarihi karakterlerdir ya da sinematografisi çok düşük yapımlarda boy göstermişlerdir. 

 

Postmodern çağda sinema ve dizi sektöründe genç senarist ve yönetmen sayısı artmış olsa da tüm dünyada hâlâ bu sektör köklü geçmişe sahip şirketler tarafından yönlendirilmektedir. Bu nedenle tüm toplumu ilgilendirilen ve insanlığın faydasına olacak konularda farkındalık oluşturulabilecek içerikler henüz piyasada söz sahibi olamamışlardır. Bağımsız sinemalarda buna dair kıvılcımlar fark edilmektedir. Örneğin; genç işsizliği, sosyal güvenlik, gençler arasında yaşanan sosyal dışlanma gibi konular hakkında içerikler üretilmeye başlanmıştır. Soysal fayda içeren senaryoların sergilenmesi, endüstri olarak kabul edilen ve ciddi manada masraf edilen bu sanat dalında fırsat bulamayabilmektedir. Ya kamu desteği almak zorunda veya direkt kamu tarafından finanse edilen içerikler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Maalesef 

kamu tarafından finanse edilen içeriklerde ise sanat kaygısından uzak, sadece mesaj içerikli eserler sergilenmektedir. Bu da hem etkiyi hem de kalıcılığı azaltmaktadır.  


Gençleri ve toplumu etkileyebilecek sanat kollarından biri olan dizi ve sinema sosyal medyanın enstrümanlarına karşı büyük bir yenilgi ile karşı karşıyadır. Sosyal medyada gündem olmayan veya orada doğru bir şekilde pazarlanmayan dizi ve sinema eserleri izleyici bulamamaktadır. Gençlerin üzerinde etkisi gittikçe azalan sinema, yerini sanat içermeyen, estetik içermeyen ve sığ sosyal medya içeriklerine bırakmak zorunda kalmaktadır. Dizi ve sinema eserlerinin gençler üzerindeki sosyal etkileri yeniden araştırılması gereken önemli bir konudur.

Bu yazı toplam 412 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.