Yeryüzünde hayatın devam etmesi için çalışmak olmazsa olmazdır. Küçük büyük herkes bir şekilde çalışır. Sanayi devrimi ile birlikte insanın yanında insan için makineler de çalışmaya başladı. Günümüzde artık birçok işi insan yerine makineler yapıyor. Makineler çalışırken çoğu zaman insanın kulak zarını yırtacak derecede gürültü yaparlar. Bunun için bir fabrika işçisi kulak tıkacı kullanmak zorunda kalır. Doğanın böyle bir gürültüsü var mıdır? Sonradan söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Yok.
Bütün bitkiler ve bazı bakteriler güneşi gördükleri gibi fotosentez yaparlar. Bu olayda kendileri ile birlikte tüm canlılar için besin üretirler. Binlerce tür ve milyarlarca canlı için durmadan çalışan bu bitkiler ürettikleri besinin çok azını kendileri kullanırlar. Yani hep başkası için çalışırlar. Yediğimiz elmalar, portakal, limon, şeftali tatları farklı olsa da kaynakları birdir. O da karbondioksit ve sudur. Üstelik besin üretmenin yanında canlılar için vazgeçilmez olan oksijeni üretirler. Bununla da yetinmeyip -günümüz dünyası için tehlikeli boyuta ulaşmış olan- dünyanın ısınmasına sebep olan karbondioksiti kullanıp havadaki miktarını azaltırlar. Çalışma mesaisi belirsizdir. Işık olduğu sürece bitkiler çalışırlar. Hiçbir ücret de istemeden. Ve en önemlisi de “sessizce” çalışırlar
Fotosentez, yeryüzündeki canlıların ihtiyacı olan besini ve enerjiyi sağlar. Fotosentetik canlılar yıllık olarak 230 milyar tondan daha fazla karbonhidrat üretirler. Bu yıllık üretim doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 500.000 fotosentetik türün metabolik etkinliklerinden kaynaklanır. Yaklaşık yarım milyon kadar çeşidi olan bu fotosentetik türler doğrudan ya da dolaylı olarak yeryüzünde mevcut diğer canlı türlerini tümünü beslemektedir.
Bitki yaprakları fotosentez olayı ile güneş enerjisini kullanılabilir kimyasal enerjiye dönüştürürler. Biz bu kimyasal enerjiyi nerede kullanmıyoruz ki? İnsanlar, hayvanlar hareket etmek için bitkilerin ürettiği enerjiyi kullanırlar. Isınmak, elektrik üretmek için de kullanıyoruz.
“O, gökten su indirendir. Biz, her türlü bitkiyi o suyla yetiştiririz. O bitkiden bir filiz, filizden de üst üste dizili dâneler, başaklar çıkarırız. Hurma ağacının tomurcuklarından yere doğru sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri çıkarırız. Bunların hepsinin hem birbirine çok benzeyen yönleri, hem de birbirinden çok farklı özellikleri vardır. Her birinin meyvesine bir ilk ortaya çıktığı, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Gözünüzün önünde cereyan eden bu işlerde, iman eden bir toplum için elbette nice dersler ve ibretler vardır.”( En’am-99) Bitkilerin bu şekilde çalışması ve meyve vermesi, şüphesiz Allah (cc) tarafından kendisine verilmiş roldür. “Yıldızlar da ağaçlar da Allah’a secde ederler.”( Rahman-6) Ağaçlar secdesini eksiksiz yaparken insanoğlu çoğu zaman nankörlüğü tercih eder maalesef.
Bakteriler de çok önemli görevler üstlenir ve sessizce çalışırlar. Yaptıklarını sosyal medyada gösterme (!) gereği de duymazlar. Hamuru mayalamada, insan bağırsaklarındaki sindirimde, vitamin emilimi noktasında yardımcı olurlar. Bu canlıların da çalışma şekli çok sessizdir, gösterişsizdir, süreklidir. İnsanoğlunun kirlettiği dünyanın temizliğinde de görev alırlar. Atık suların temizliğinde de bakteriler kullanılıyor. Diğer taraftan da insanların hastalığına çare, merhem üretebiliyorlar. Şeker hastalığında kullanılan insülin hormonu bunlardan biridir.
Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bakteriler, bitki organelleri ürettikleri ürünleri, dünyanın en gelişmiş fabrikaları şimdilik üretemiyor. Her biri kendi başına birer gelişmiş fabrikadır.
İnsanoğlu için var olan dünya, insanoğlu tarafından kullanılamaz hale getirilmeye çalışılıyor maalesef. Özellikle kaynakların pervasız kullanılması, kirletilmesi konularında... Dünya hayatının sürdürebilirliği için bu sessiz çalışan kahramanlara ihtiyacımız vardır. Canlıların besin ihtiyacı için fotosentez yeryüzündeki hayatı destekler ve devam ettirir.
Sessiz çalışan bu kahramanlardan ders alabilir miyiz, onları örnek alabilir miyiz? Bilmiyorum. Ama çok ihtiyacımız olduğu kesin. Araçların, gereksiz çalan müziğin, fabrikaların gürültüsü gibi insan üzerinde tahribat yaptığı bilinmektedir. Dileğim bu kahramanları kendimize örnek alıp dünyayı daha yaşanabilir kılmaktır. Bitkileri, bakterileri insanın emrine veren Allah’a hamd olsun.
.jpeg)
