DEPREM SONRASI STK ÇALIŞMALARI / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL
DEPREM SONRASI STK ÇALIŞMALARI
6 Şubat 2023’ta meydana gelen deprem, şüphesiz deprem bölgesinin tamamını çok boyutlu etkiledi. Uzun bir süre daha da etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. Bu etkilerin konuşulması, sonuçları ile ilgili sağlıklı tahliller yapılması ve ortaya çıkan sonuçlara göre gelecekle ilgili planlamalar yapılması gerekmektedir. Bu konuda yapılacak sağlıklı tahliller, depremin olumsuz etkilerini azaltırken, toplumsal rüşdü belli bir ölçü- de de olsa olumsuz etkileyebilecek konularda alınacak önleyici tedbirlerle riskler azaltacaktır.
Bu yazımızda depremin sivil toplum kuruluşları ve toplum- sal ıslah çalışması yapan organizasyonlar üzerindeki etkilerini yazmaya, riskleri ve alınabilecek önlemlerle ilgili görüşlerimizi paylaşmaya çalışacağız.
Evvelen, depremin ilk gününden itibaren sivil toplum kuruluşlarının sahada gösterdikleri performans, harcadıkları efor için müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isteriz. Mağdurlarla ilk temasın sağlanmasında, ilk organizelerde şüphesiz büyük bir destek verdiler, özveride bulundular. Çoğu bizzat kendileri deprem mağduru olmalarına rağmen.
Saniyen, depremin ilk ve en yıkıcı etkisi şüphesiz yaptığı can kayıplarıdır. Deprem, bölgemizde binlerce canın yitirilmesine ne- den olmuştur. Kayıplarımızın içinde hatırı sayılır sayıda STK müntesibinin, gönüllüsünün bulunduğunu görüyoruz. Net istatistiklere ulaşamamakla birlikte özellikle Adıyaman’da nerede ise yakınını kaybetmeyen kimsenin olmadığı ön kabulü ile hareket ettiğimizde, yaşanan kayıpların sivil toplum kuruluşlarının hizmet faaliyetleri üzerindeki etkisi ile ilgili tahmin yürütebiliriz.
Bu kayıpların yaşattığı psikolojik tahribat ise bir diğer önemli etkendir. Yakın akrabasını, aile- sinin tamamı ile kaybeden bir kişinin hayatının geri kalanında bir boşluk yaşaması, önündeki çalışmalarına odaklanamaması, görünen önemli sonuçlardan biridir. Kişinin imtihanlara karşı iradesi ne kadar güçlü olursa olsun, sırtına yüklenen yükün ağırlığı odaklanma performansını olumsuz yönde etkileyecektir.
Depremle birlikte önümüzde duran sorunlardan birisi de barınma ve faaliyet mekânlarının tahrip olması sorunudur. Hayırseverlerin bin bir emekle ayağa kaldırdığı mekânlar depremle birlikte ya tamamen yıkılmış ya ciddi bir tahribata uğramış ya da mekân kira ise ev sahibinin hışmına uğramıştır. Bu durum STK’larımızın kapısına kilit vurulmasına, ki- minin ise eşyasını farklı şehirlere nakletmesine bile neden olmuştur.
Oysaki, toplumun yaralarının sarılmasında sivil toplum kuruluşlarının kapılarının açık olması, faaliyetlerine devam etmelerinin hayati bir önemi vardır. Depremin ilk anlarından itibaren sahada faaliyet gösteren bu güzide kurumların bundan sonraki sü reçte de önemli bir rol oynayacakları kesindir. Bu topraklarda son bin senedir toplumun yaralarını sarmada bu rolü oynadıkları gibi…
Yaşanan süreçle ilgili görünen durumlardan biri de özellikle yukarıda ifade ettiğimiz mekân problemi ile birlikte farklı şehirlere göçün olmasıdır. Özellikle bölgenin yetişmiş, iyi eğitim almış, aktör şahsiyetlerinin göçü, bölge üzerinde olumsuz etkide bulu- nacaktır. Bireysel hareket alanı zayıflamış, mekân problemi yaşayan, şehirdeki yıkımı ve tahribatı gerekçe göstererek yapılan bu göçlerin toplumsal ıslah ve eğitim çalışmaları üzerinde de olumsuz etkisinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Yetkin, yetişmiş insan gücü zayıflamış bir organizasyonun, bir sivil toplum çalışmasının hareket alanı daralacak, hareket kabiliyeti zayıflayacaktır.
Sivil toplum kuruluşlarının deprem zamanına kadar, 28 Şubat süreci ile birlikte belli bir oranda azalma olsa bile, bölge üzerinde azımsanmayacak bir katkı- sının olduğu bilinen bir gerçektir. Bu etkinin yukarıda anlattığımız şartlardan dolayı azalması, şüphesiz depremin ilk etapta belki görünmeyen; ama orta ve uzun vadede etkileri daha rahat hissedilecek olumsuz sonuçları olacaktır. Endişemiz ülkesine ve değerlerine bağlılığı ile bilinen yöre halkının kendisine ruh ve dinamizm veren, köklerinin bağlılığının adeta sigortası olan pınarların kuruması ile bu özelliklerinin zamanla tahrip olması, darbe alması, yozlaşmasıdır. Cumhuriyetle birlikte inkıtaya uğrayan sivil toplumun, vakıf geleneğinin kesintiye uğramasının yarattığı olumsuz etkilerin izleri daha taze iken, tekrar benzer bir kesintinin olması bölge üzerinde telafisi çok zor sonuçlar doğuracaktır.
Nitekim depremin yarattığı olumsuz ruh halinin normalleşmesinde sivil toplum kuruluşlarımızın işlevinin önemli olduğunu, yaralarının iyileştirilmesinde kilit bir rolünün olduğunu, toplumsal bü- tünlüğün çimentosu olduğunun altını tekrar tekrar çizmekte fayda görüyoruz.
Bunun için de bölge ile ilgili zararları telafi etme çalışması yürüten devlet ve sivil erkanın bu konuda da hassas olmasını, iyileştirici çalışmalarda bunları göz önünde bulundurmasını ifade etmek istiyoruz.
STK çalışmalarını rahatlatacak faaliyet alanı imkânı sunma, mekânlarının varsa tahrip olan yönleri telafisinde hızlı olma, bölgedeki STK’lara belli bir süreliğine olsa faaliyetlerini organize etmede destekçi olma, bu konuda ifade edebileceğimiz öneriler arasında sayılabilir.
STK’larımız hamd olsun depremde iyi bir imtihan verdiler. Gecelerini gündüzlerini halkın yaralarını sarmaya verdiler. Halkı bir an olsun yalnız bırakmadılar. Yurt içinden ve yurt dışından birçok kuruluş bölgede bir süre yardım faaliyetinde bulunduktan sonra bölgeyi terk ettiğinde, yerel sivil toplum kuruluşları bunların da yüklerini omuzlamada, çalışmalarını devam ettirmede geride kalmadılar.
Belli bir oranda normalleşen bölgenin daha hızlı ayağa kalkmasında sivil toplum kuruluşlarının ayağa kaldırılmasını elzem görüyoruz.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- DEPREM SONRASI STK ÇALIŞMALARI11 Kasım 2023 Cumartesi 21:15
- BÜTÜNDEN KOPARILAN GERÇEK YA DA DEREDE BOĞULMAK11 Mart 2023 Cumartesi 21:50
- “VEFA İMANDANDIR"6 Haziran 2022 Pazartesi 23:15
- YENİDEN BİR MEDENİYET İNŞASINDA EĞİTİM TARİHİNİN VE KLASİKLERİN YERİ8 Mayıs 2021 Cumartesi 22:41
- JULES PAYOT VE OKUMA ÜZERİNE27 Aralık 2020 Pazar 07:41
- HAFIZ: BENİM BÜTÜN ŞİİRLERİM İRFANDIR18 Kasım 2020 Çarşamba 21:40
- RUH SAĞLIĞIMIZIN TEMİNATI OLARAK BELLEK31 Ağustos 2020 Pazartesi 14:57
- MEDENİYET TEKNOLOJİ İLİŞKİSİ17 Ağustos 2020 Pazartesi 22:16
- ADI VE SANI İLE HACI BERBER9 Ağustos 2020 Pazar 10:27
- CEVDET SAİD VE DEĞİŞİMİN YASALARI3 Ağustos 2020 Pazartesi 00:06
- Hülya AKCEBEBİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
- Bilal AKGÜLDEPREM SONRASI STK ÇALIŞMALARI
- Cevdet BALLIGERİ DÖN (DEPREMLE BERABER OLUŞAN EĞİTİMCİ GÖÇÜ ÜZERİNE)
- Ahmet BELLİBAŞ KARANLIK BİR GÜNDÜZE UYANIRKEN
- Ebubekir AytekinCUMHURİYET ÖNCESİ SOSYAL YARDIM KURULUŞLARI VE SOSYAL YARDIMLAŞMA
- Yusuf YAVUZYILMAZKADER SİYASET DEPREM
- BaşyazıİMTİHANLAR BİREYLERİN VE TOPLUMLARIN RÜŞD SÜREÇLERİDİR
- Yakup ÇETİNKAYA TASAVVUFİ BİR METİN OLARAK EBU ABDURRAHMAN SULEMİ'NİN UYUBÜ'N - NEFS VE MÜDAVATÜHA İSİMLİ ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
- Akif AKMAN JÖN TÜRKLERDEN BUGÜNE ALGI YÖNETİMİ DERSLERİ
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Sabri KELEPÇEKAHTA ÇAYINA
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |