ESKİ KAHTALI ÖMER EFENDİ

25.12.2022 18:44:34
ESKİ KAHTALI ÖMER EFENDİ

 

 

ESKİ KAHTALI ÖMER EFENDİ


Adı Ömer Yücetaş, lakabı Ömer Efendi’dir. Askeriyede astsubay  olarak görev yapan babası Osman, Malatya Tepehan’dan Eski Kahta’ya göç etmiş. Ömer Efendi 1900’lü yılların başında Eski Kahta’da dünyaya gelmiş ve ailenin tek evladıdır. Eski Kahta diye adlandırılan yer, o dönemde ilçe merkezi konumundaydı. Ömer Efendi, burada rüştiye mektebinde okumuş, Osmanlıcayı çok iyi düzeyde okuyup yazardı. Arkadaşlarından biri Eski Kahta’ya bağlı Çörtenek’ten Osman Bakırcı ve diğeri ise bugünkü Sincik ilçesine bağlı Kaşkün köyünden Halil Peker’dir. Her iki arkadaşı da bölgesinde tanınan ve bölgenin ileri gelen, yetkin iki şahsiyetti. Ömer Efendi, hassaten devlette görev almaya mesafeli dururdu.  Kendisine devlet kademelerinde görev alması yönünde tekliflerde bulunulmuş ise de görev almayı kabul etmemiştir. 

Kahta ilçesi bugünkü yeri olan Kölük köyüne, Mecliste milletvekili olan Hacı Bedir Ağa’nın girişimleri sonucu 1933 yılında taşınmıştır. 

Bir ara Eski Kahta Camii imamsız kalır. Bölgede iyi tanınan ve insanların büyük saygı duyup sözlerine itibar ettiği Akçelili Hacı Efendi’nin teşvikleri sonucunda Ömer Efendi,  imamlık görevini fahri olarak kabul eder. 12 yıl süreyle devam ettirdiği fahri imamlık görevine daha sonra resmi olarak atanır. 

Rüştiye okulundan sonra Bitlis’te askerliğe başlar ve yedi yıl boyunca askerlik görevini ifa eder. Askerlik yaptığı dönemde Ağrı ayaklanmaları başlar. Kendisi de isyanın dindirilmesi için görevlendirilen askerler arasındadır. Bu ayaklanma ile ilgili anılarını kısaca bir deftere yazmıştı. Gelen misafirlerine bu anıları da okurdu. 

Askerlik sonrasında babasından kalma tarlalarda bağ, bahçe ve ekin işleriyle ile uğraştı. Hassaten bağ ve bahçeye karşı büyük bir ilgi ve sevgisi vardı. Üç dört tane bahçe yetiştirmiş ve bilhassa bir bahçesi nam salmıştı. Biraz kambur olduğu bilinen Ömer Efendi’nin bu kamburluğunun ağaçlar altında eğile eğile oluştuğu söylenirdi. 

Ömer Efendi; köyden 1 saat yürüme mesafesinde, Çarbaşı’nda, bir bahçe yetiştirmişti. Burada bir de dam, yani ev yapmıştı.  On yıla yakın süre burada ikamet etti. Fahri imamlığıo sırasında Çarbaşı bahçesindeki bu evde ikamet ediyordu. Ramazan ayında teravih ve cuma namazı kılmak için bir saatlik mesafedeki uzaklıktan köye gidip gelirdi. Muska vb. şeyler yapmayı sevmezdi.

Bir ara bir şeyhe bağlanmak ister. Kendi kendine acaba Hacı Efendi’ye mi yoksa Kahta’ya bağlı Bevdol köyünde ikamet eden Şeyh Ömer’e mi bağlanayım diye tereddüt eder. Daha sonra Şeyh Ömer’e karar verir. Şeyh Ömer’in yanına gittiğinde bakar ki Hacı Efendi de oradadır. Hacı efendi, Ömer Efendiye hem bana hem de Ömer’e bağlı kal, demiş. Ömer Efendi de ömrü boyunca yöremizin bu iki şeyhine bağlı kalmıştır. 

Kahta ilçesinde bildiğim ve tanıdığım kadarıyla efendi lakabı alan iki kişi vardır: Biri Akçelili Hacı Efendi diğeri de Ömer Efendi’dir. Efendilik, tam da şahsına uygun bir lakaptı.  Çünkü büyüklerine karşı saygı ve küçüklerine de sevgisi duyardı. Söz ve davranışlarıyla insanları asla incitmeyen, son dönem bir Osmanlı beyefendisi sayılırdı. 

Eski Kahta köyünde arkeolojik çalışmalarda bulunan, İskender tarihi profesörü Alman Fredrich Karl Dörner, Ömer Efendiye saygı gösterir, hediyelerle iltifatta bulunurdu. Doktor Dörner bir gün Ömer Efendi’ye, bu yörede İslam’ı çok iyi bilen birisiyle oturup konuşmak istiyorum, der. Ömer Efendi de Doktor Dörner’i katır sırtında Kahta’ya bağlı Kergürag köyünü imamı Hacı Mustafa’nın yanına götürmüş. Hacı Mustafa çok güzel sesiyle Kur’an okumuş. Doktor Dörner, okuduğu surelerin anlamını da söylemesini istemiş. Hacı Mustafa, anlamını bilmediğini söyleyince de Dr. Dörner hayrette kalmış. İmamın okuduğu Kur’an’ın anlamını bilmemesine şaşırmış. 

Urfalı Şeyh Sinan, bir gün Ömer Efendiye misafir gelmiş. Ömer Efendi’ye başını uzatarak “Elini başıma koy ve dua et!” demiş. Ömer Efendi de “Olur mu şeyhim, sen bana dua et!” demiş. Bunun üzerine Şeyh Sinan, “Benim bir hastalığım var ve ben bir türlü bu hastalıktan kurtulamıyorum.” Demiş. Ömer Efendi hastalığının ne olduğunu sorunca Şeyh Sinan şöyle cevaplamış: “Ben bir türlü evimde oturamıyorum, hep geziyorum. Bana dua et de biraz da evimde rahat oturayım.” 

Ömer Efendi, bağ, bostan, bahçe işleriyle uğraşmasına rağmen insanların yanında bunlardan hiç bahsetmezdi. Ülkemizden, İslam âleminde olup bitenlerden konuşulmasını severdi. Ya tarihi olaylardan ve dini konulardan konuşur ya da bir defterinden okurdu.  Şiir de okurdu. Kısaca ifade etmek gerekirse malayani şeyleri konuşmayı hiç sevmezdi. 

Devletin parası konusunda da çok hassastı ve kaçınırdı. Bazen hakkı olanı dahi almak istemezdi. Çocuklarına vefatından sonra maaşını almamalarını tavsiye ediyor, bankanın gölgesinde dahi oturmayı uygun görmüyordu. 

Kahta ve civarında insanlar, okuyamadıkları Osmanlıca yazı ve metinleri ya Ömer Efendiye getirirlermiş ya da resmi makamlar çağırtarak okuturlarmış. Bu konuda Kahta’da tanınan bir merci sayılırdı. 

Malatya, Türkan Dağı tarafından gelmiş, ermiş bir kadın türbe ziyareti hakkında bilgi toplamıştı. Yeni kalenin 3 - 4 katlı olduğu ihtiyarlardan dinlediğini ve köylünün kendi evlerinin yapımında kale taşlarını kullandığını söylerdi. Okul döneminde okuduğu veya aldığı kitaplardan hiçbiri maalesef günümüze ulaşmamıştır. 

Ömer Efendi’nin yaşadığı zamanlarda, kendi kendime Ömer Efendi bir gün vefat ederse onsuz köyün bana ne kadar ağır geleceği hissinin tasavvurunu yaşardım. Ömer Efendi 90 yaşında Adıyaman’da arabanın içinde vefat etti.  Eski Kahta köyünde metfundur.  Bu güzel insana Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah!


Bu haber toplam 732 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.