BİLMEK / Köşe Yazısı - Emrah KAR

24.03.2021 17:49:16
Emrah KAR

Emrah KAR

 

BİLMEK

Allah insanı beden ve ruhtan yaratılmıştır. Kimileri ruh, kimileri nefs, kimileri ise kalp demektedir. Beden bilindiği kadar ruh bilinmemektedir ve daha karmaşıktır.

Bedenimiz insanlığın doğuşundan itibaren, tıp ilmiyle uğraşanlar tarafından incelenmektedir. Bizler de herhangi bir bedensel rahatsızlığımızda hastaneye giderek, doktorların önereceği ilaçlar ile şifa bulmayı umut ederiz.

Günümüzde bedensel rahatsızlıklar kadar ruhsal rahatsızlıklarımız konusunda da insanlar tedavi arayışındadırlar.

Ruhsal rahatsızlık yaşadığımızda ise psikoloji/psikiyatri bilimine başvururuz. Fakat psikoloji, son yüzyılda Batının hegemonyasında olduğundan ruhu çok az kabul etmiş (hatta ilk zamanlarda hiç kabul etmemiş ve yok saymış) ve ruhsal sorunların tedavisi noktasında bir çıkmazın içine girmiştir. Kalıcı çözüm önerileri yerine geçici çözümler bulmuş ve günümüzde ruhu kabullenme, araştırma yapma gereği duymuştur.

İslam dini kalbi(ruhu, nefsi) çok uzun zaman önce açıklamış ve öneminden söz etmiştir. Peygamber efendimiz (sav.): "İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir."(Buhârî, 39) hadisi ile insanın sağlığının hem bedensel hem ruhsal boyutlarını dile getirmiştir.

Kalbin sadece bir et parçası olmadığını ve onunlar Rab’bimizi tanımamız gerektiği bize açıklanmıştır. Rab’bini tanımayan insanın hayatında sorunlar ve sıkıntılar yaşayabileceği ve kalbin gerçek amacına hizmet etmediğinde sorunların başlayacağını anlamamız istenmiştir.

İmam-ı Gazali, Kimya-yı Saadet kitabında kalbin hastalıklarının olabileceğini ve bu hastalıkların çözüm yollarını ayet ve hadislerle açıklamıştır. Bizler birçok ruhsal rahatsızlığı ismen bilip bu hastalıkların nasıl oluştuğunu nasıl tedavi edilmesi gerektiğini bilmeden sıkıntılar yaşayabilmekteyiz.

Riya, hased, kibir, ucb(kendini beğenme), öfke, mal sevgisi, gurur gibi ruhsal rahatsızlıklar konusunda birçok insan, az veya çok olmak kaydıyla sorunlar yaşayabilmektedir. Bu rahatsızlıkların kelime anlamlarını bile tam bilmeyerek onlarla mücadele etmemiz zor görünüyor.

Hastalıkları bilmek ve çözüm yollarını aramak gerekir. Hastalığın teşhisini koymadan ilaca başlanmayacağı için yapılması gereken ruhsal sorunlar noktasında da bedensel hastalıklara verdiğimiz önem kadar hatta daha fazla önem vererek şifa bulmaya çalışmaktır.

Peygamber efendimiz (sav.): “Kalbinde çok az veya hardal tanesi kadar kibir bulunan cennete giremez” hadisini bilmeden kibir ile mücadele etmek; riyanın küçük şirk olduğunu, Peygamber efendimiz (sav.): “ Allah’u Teâlâ içinde bir zerre riya bulunan ameli kabul etmez” hadisini bilmeden riya ile mücadele etme; çok konuşmanın zararlarını, “İnsanoğlunun hatalarının çoğu dilindendir” hadisini bilmeden gıybet ile mücadele etmek; hasedin kalbin pisliği olduğunu, Allah’ın takdirini ve hükmünü beğenmemeyi içerdiğini bilmeden hased ile mücadele etmek; dünya sevgisi, makam sevgisi, cimrilik vb. rahatsızlıkların zararlarını bildiren ayet ve hadisleri bilmeden mücadele etmek kalıcı çözümler bulmamıza engel olabilir.

Bazı ruhsal rahatsızlıklarımızın kişiliğimiz olduğu düşünülerek değiştirilmek istenmez. Öfkeli birisi, “Ben küçüklüğümden beri çok öfkeliyim.” diyerek bununla mücadele etmez. Aslında mizaç olarak öfkeli olmasını değiştiremeyebilir fakat onu dizginleyerek kontrol etmesi gerekir. Çünkü zararlarını bildikten ve çözüm yolunu öğrendikten sonra mücadele edebileceğini de öğrenmiştir.

Dünya ve ahiret saadetimiz için kalp hastalıklarını iyice bildikten sonra, amel noktasında gerekenler yapılabilir.

Bu hastalıklarımızın ilacı; önce bilmek(ilim), sonra uygulamaya(amel) geçirmektir. Bu şekilde tedavi edilmeye çalışılır.

Tüm bu sorunların içeriğini öğrenmek gerekir ki çözüm noktasında ilerleme sağlanabilsin. Çünkü “Her şeyi zıddı, tersi kırar” çözüm formülü ile başlanacağı için hastalığı tam öğrenmek, bilmek gerekir. Mesela sıcaktan meydana gelen hastalığın ilacı soğukluktur. Kibri çok olan kimse zorla tevazu ederse şifa bulur. Bir kimse yazısının güzel olmasını istiyorsa çaresi zorla da olsa çok yazı yazmasıdır.

Çözüm yollarından bir diğeri az ilaç ile başlamaktır. Zira kökten bir değişime ruhsal olarak alışmak zor olur. Mesela diyet yapmak isteyen biri; birinci gün bir lokma, ikini gün iki lokma, üçüncü gün üç lokma az yiyerek bir ay içerisinde bir ekmekten el çekmiş olur.

Ruhsal rahatsızlığımız ile mücadele ederken ilk başta tam ihlas olmayabilir, ısrarla devam etmek gerekir. Çünkü bu yol anlatılmakla bilinmez, yaşamak gerekir. O halde herkesin gayret etmesi, en yüksek mertebeye kavuşmasa da yaklaşması lazımdır.

Çözüm noktasında yapılması gereken bir diğer yol; işleri ve ahlakı iyi olan insanlar ile arkadaşlık etmektir. “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” hadisini aklımızdan çıkarmamamız gerekir.

Sonuç olarak bilmek ve araştırmak gerekir. Hastalık varsa şifası da vardır. Bizler hastalığı tanımadan çözüm yollarını bilemeyiz. Hem dünyada hem ahirette mutlu olmak için kalbin hastalıklarını bilmek gerekir. Nefsini bilmeyen Allah’ı da bilemez ve gayesi Allah’a ibadet etmek olan kul dünyada sorunlar içerisinde bocalayıp durur.

“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!’ doğrusu ancak akıl iz’an sahipleri bunu anlar.”( Zümer-9) ayeti ile bilmenin kıymeti bir kez daha karşımıza çıkmaktadır.

Allah bizlere bilmeyi ve onunla amel etmeyi nasip etsin.(Amin)

KAYNAK: KİMYAYI SAADET- İMAM GAZALİ

Bu yazı toplam 1893 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.