YAHUDİLERİN ÇOCUK YETİŞTİRME TARZLARI İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME / Köşe Yazısı - Melek BELLİBAŞ

Melek BELLİBAŞ
Bugün bütün dünyanın konuştuğu teknolojiye sahip olan İsrailoğulları nasıl bu kadar başarılı oldu?
Yahudilerin çocuk yetiştirme tarzları ve daha küçükken çocuklarına kazandırmış oldukları nefret duygusuna baktığımız zaman hedeflerine ulaşma gayretlerinin henüz çocukken başladığını görüyoruz.
Kur’an-ı Kerim Yahudi ahlakından sıkça bahsetmiş, Müslümanları da bu ahlaktan sakındırmıştır. Geçmişteki sabıka dosyaları hayli kabarık olan Yahudilerin, yaptıklarından dolayı birkaç kez cezalandırıldıkları buna rağmen ahlaklarından vazgeçmedikleri bilinmektedir. Sapkınlıklarının temelinde kutsal kitaplarını tahrif etmeleri ve içinde geçen ayetleri kendi nefislerine uygun hale getirmeleri yatmaktadır. Yahudiler kendilerinden olmayan, kendi dinlerinden olmayan tüm insanlığı kurban, kan ve tehdit olarak görürler. Tüm Yahudilerde oluşan bu düşüncenin temelinde kendilerine küçük yaşta din eğitimi adı altında verilen öğütlerdir yatar. Bu öğütler, putperest hahamların Tevrat üzerinde yaptıkları değişiklikler neticesinde ortaya çıkmış “ din” anlayışıdır.
Din adamlarının kendi çıkar ve menfaatleri, heva ve hevesleri doğrultusunda değiştirilmiş, tahrif edilmiş Tevrat ayetleri insanlara kan sunan bir inanıştır. Küçük yaştan itibaren uzun süreli zorunlu Tevrat eğitimine tabi tutulan çocuklar, öğrendikleri bu sapkın Tevrat ayetleri ile düşünce ve yaşam dünyalarını şekillendiriyorlar. Kan akıtmayı ve kendilerinden olmayanların yaşam haklarının olmadığını kabul ediyorlar.
Çocuklarının zihinlerini bu sapkın düşüncelerle doldurmaları, bu yönde eğitmeleri daha bebekken başlıyor. Aslında doğumdan itibaren aile içerisinde bazı dini ritüeller başlıyor. Ancak asıl eğitimleri anaokulu çağlarında oluyor. 6 yaşından itibaren zorunlu Tevrat eğitimine alınıyorlar. Bu yaşından itibaren zorunlu Tevrat eğitimine tabi tutulan ve sapkın düşüncelerle büyüyen bir çocuğun bakış açısı nasıl olur? Elbette ki bu çocuklar büyüdüklerinde ruhsuz birer canavara dönüşüyorlar. Son zamanlarda sosyal medya platformlarında yer alan bazı görüntülerde daha anaokulu çağlarına yeni gelmiş çocuklar için Siyonistlerin özel savaş platoları kurduğunu, oralarda çocukların ellerine el bombaları, lav silahları, makineli tüfekleri verdiğini görüyoruz. Her köşe başına çocuk parkı gibi kurulan özel harp eğitim alanlarında askerlerin eşliğinde savaş eğitimi alan çocuklara, savaşı ve silahı sevdirmek için yaptıklarını, sıradan bir oyun gibi sunuyor.
Yahudilerin bugünkü yapılanmalarında, İsrail terör devletinin eğitim sistemlerinin gerçek yüzünü anlatan yazılı ve görsel kaynaklar son derece kısıtlıdır. Dünya genelinde medya ellerinde olduğu için aleyhlerinde olacak bilgilere ulaşmak çok mümkün olmuyor. Bunda dışa kapalı bir toplum olmalarının, hakikatte Yahudi olmayanlarla (goyim) kavgalı olmalarının da payı vardır. Okullarında verdikleri eğitimin içeriği ile ilgili ipuçları veren bazı örnekler bu aralar sosyal medya platformlarında dolaşıyor. Bu örneklere baktığımızda gerçekten kan donduran ifadeler olduğunu görebiliyoruz.
Tel Aviv'de bir ders esnasında öğretmenin “bugün sizinle barışı konuşacağız “diye söze başlaması ancak daha sonra hiç de barış yanlısı olmadığının anlaşıldığı bir görüntü mevcut. Dünyayı İsrail'den ve Yahudilerden ibaret sayan bir anlayışla nefret, ölüm, düşmanlık kokan sözleri ile çocuklara yön veriyor öğretmen. Hatta çocuklardan biri “barış ama kiminle? Konuşacak bir muhatap yok .” dediği zaman öğretmen onu tebrik ediyor. Farklı bir videoda da bir çocuk konuşma sırasında “Araplar “ dediğinde öğretmen ;”Biz onlara ne diyorduk? diye çıkışıyor. Çocuk da özür dileyerek; ”coğrafi tehdit diyecektim .” diyor. Elbette ki bunlar medyaya yansıyanlar, bizim gördüklerimiz. Gerçekten nesillerini Müslümanlara karşı eğitmede, yönlendirmede çok farklı yöntemler ve söylemler geliştirmişlerdir.
İsrail Eğitim Bakanı, Beşeri Bilimler kitaplarında ırkçılığa büyük bir önem vermiştir. Arap ve Filistinlileri önemsemeyen bir bakış açısına sahip kitapları. Ve çoğunlukla kitaplarında Arap ve Filistinlilerden bahsederken “garipler” sıfatını kullanırlar. Amaçları çocuklarının bu düşüncelerle büyümesi ve bu düşünceleri taşıyan nesillerin yetişmesi. Ancak bu şekilde topraklarını korur ve bu topraklardan vazgeçmemeleri özendirilir diye düşünüyorlar.
Siyonistleri hırslandıran, onları harekete geçiren ve düşmanlık beslemelerine sebep olan bir başka durum da Vad’olunan Topraklar (Arz'ı Mevud) meselesidir. Aslında tarihi bir sürecin adıdır Arz'ı Mevud. Ahdi Atik’te vaad, öncelikle Hz. İbrahim’e yapılmaktadır. Bir de vaadin gerçekleşmesi birtakım şartların yerine getirilmesine bağlanmıştır. Bunların başında Allah'a itaat etmek var. Hâlbuki İsrailoğulları Allah'ın emirlerine boyun eğmemiş hatta Allah'ın elçilerini öldürüp fesat çıkarmışlardır. Böyleyken bile Arz'ı Mev’ud hayallerinden vazgeçmemişler, nesillerini yönlendirmede bunu daima kullanmışlardır. Arz-ı Mev’ud sınırlarını gösteren haritaları çocuklarına göstererek, onları siyonist ideallerine göre yetiştirmişlerdir.
Siyonizm’e hizmet eden tarihçiler, ülkenin Arap sakinlerini çölden gelen ve uygarlığı yıkmaya çalışan bedevilere benzetmişlerdir. Ayrıca kitaplarının müfredatını Filistinli ve Araplara karşı hırsız ve barbar gibi kaba kavramlarla doldurmuşlardır. Hatta kitaplarından birinde şöyle bir cümle geçer: “Öncüler (yani Yahudiler ) daim bir huzur içinde yaşayamadılar; çünkü komşular (yani Araplar ) kötülük rüzgârları savuruyorlardı. Araplar hep Yahudilerin canına ve mülküne kıymaya çalıştı.”
Siyonistler ile ilgili dikkat çekilecek bir diğer husus da beyin göçü gerçeğidir. İsrail ve ABD gibi emperyalist ülkeler kendi çıkarlarına hizmet etsinler diye diğer ülkelerin zeka seviyesi yüksek olan çocuklarını türlü vaatlerle kendi ülkelerine götürüyorlar. Bu durum belki meselenin bir başka boyutu. Ancak bu şekilde zeki çocukları devşirmekle birçok açıdan zarar verecekleri gün yüzü gibi ortadadır. Kendi çocuklarını emperyalist amaçları doğrultusunda yetiştirdikleri yetmezmiş gibi bir de Müslüman ülkelerdeki çocukları amaçları doğrultusunda yetiştiriyorlar. Kendi neslimizi muhafaza etmezsek, onlara gereken İslami eğitim altyapısını vermezsek, başkaları maddi bir takım vaatlerle onları bizden çok rahat bir şekilde koparabilir, neslimizi aleyhimize kullanabilirler. Aslında bunu yaklaşık son iki asırdır zaten yapıyorlar. Batı’nın tesirinde kaldığımız bu asırlarda maalesef neslimize onlar yön veriyor. İslam'dan ve dinden uzak duran, Batı hayranı bir nesil meydana geldi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- YAHUDİLERİN ÇOCUK YETİŞTİRME TARZLARI İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME18 Nisan 2025 Cuma 09:17
- FİLİSTİN'DE ANNE OLMAK29 Ekim 2024 Salı 10:14
- DİN EĞİTİMİNDE MÜKAAFAT VE CEZA6 Eylül 2021 Pazartesi 10:34
- Fıtrat Üzere Çocuk Eğitimi6 Ekim 2018 Cumartesi 20:35
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
- Ali KARAKAŞFUAT SEZGİN VE HADİS KİTABETİNE DAİR İDDİALARI
- Kemal SAYARKemal Sayar İyiliğin kanatları
- Musa ARMAĞAN MEVDUDİ'NİN İSLAMIN GELECEĞİ VE ÖĞRENCİLER KİTABI ÖZETİ
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |