ORYANTALİZM VE SİYONİZM’İN KISKACINDATÜRKİYEDE TEK PARTİ DÖNEMİNDE DİNDE REFORM ÇALIŞMALARI / Köşe Yazısı - Ebubekir Aytekin

Ebubekir Aytekin
Giriş
Oryantalizm, Batı'nın Doğu'ya yönelik tarihsel bir bakış açısının ürünü olarak Batı'nın siyasi ve ekonomik hedeflerine hizmet eden bir ideolojik araç olarak ortaya çıkmıştır. Bu kavram, Batılıların Doğu toplumlarını kendi ideolojilerine uydurma ve kendi potalarında eritme amacı gütmektedir. Siyonizm ise, Yahudilerin dünya hâkimiyetlerini güçlendirme, Büyük Dünya devleti ve “Arz-ı Mevud (Vadedilen topraklar)” dedikleri Nil’den Fırat’a kadar olan İslam coğrafyasında bir “Büyük Yahudi Devleti” ideolojisidir.
Oryantalizm ve Siyonizm’in kıskacındaki Türkiye’de de bu amaçların etkisi ve yönetim kadrosundaki Sebateist Dönme’lerin baskısıyla tek parti döneminde dinde reform çalışmaları yapılmıştır.
Atatürk Zamanında Dinde Reform Çalışmaları
Atatürk, 30 Kasım 1929’da Vosssiche Zeitung muhabirine verdiği demeçte şu ifadeleri kullanmıştır: “Ahiren Kur’an’ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim. Halk tekerrür etmekte bulunan bir şey mevcut olduğunu ve din ricalinin derdi ancak kendi karınlarını doyurup, başka bir işleri olmadığını bilsinler.”
Ziya Gökalp'ın hasretini çektiği dinde reform için 1928 yılında İslam dininde reform ve modernleşme meselesini incelemek ve Millî Eğitim Bakanlığına tekliflerde bulunmak üzere İlahiyat Fakültesinin öncülüğünde tarihçi, ilahiyatçı, psikoloji ve mantık profesörlerinden oluşan bir komisyon kurulur. Komisyon çalışmaları sonucunda bir ıslahat layihası hazırlanır. Bu layihada şu teklifler öngörülmüştür:
Oturacak sıraları, gardıropları olan temiz, düzenli camilere ihtiyaç vardır. Halk buralara temiz ayakkabıları ile girecek.
Bütün dua ve hutbeler Arapça değil, ulusal dilde olmalıdır. Camilerin iyi yetişmiş müzisyen ve müzik aletlerine ihtiyacı vardır. Modern ve kutsal enstrümantal müzik ihtiyacı acildir.
Basılı hutbe dizileri yerine, felsefe eğitimli vaizlerin yetkisinde dini rehberliğe geçilmelidir.
Islahat lâyihasına göre, "Din, içtimaî (sosyal) bir müessesedir, diğer içtimaî müesseseler gibi hayatın zaruretlerine katlanmak, tekâmülün (gelişmenin) seyrini kovalamak mecburiyetindedir" denilerek, "Dinde Reform" öneriliyordu. Buna göre, camilere ayakkabılarla girilecek, içine sıralar konacak, piyano eşliğinde Türkçe ibadet edilecekti.
Şöyle deniyordu: "Mabetlere musiki âletlerinin kabulü dahi lâzım gelir. Mabetlere ilâhî mahiyetinde asrî ve enstrümantal musikiye ihtiyaç vardır"...
Aynı çalışmada Cuma hutbelerinin imamlar tarafından değil, filozoflar tarafından okunması öngörülüyor, filozofların "frak" giymesi de şart koşuluyordu.
1934 yılında A. İbrahim imzasıyla yayınlanan “Milli Din Duygusu ve Öz Türk Dini” adındaki 90 sayfalık kitapta milli bir din inşa etmekten bahsedilmekte ve İslam gayrı milli bir din olarak tanıtılarak reformlar yoluyla dinin millileştirilmesi savunulmaktadır.
Yazar İslamiyet’i bilimdışı göstermekte, dini sembollerin yerini milli sembollerin almasını teklif etmektedir. Kıblenin değiştirilmesi milli bir din vücuda getirmenin olmazsa olmaz" şartıdır. “Biz Arap harsından tamamıyla sıyrılmak ve milli benliğimize hâkim olmak için mutlaka güneye boyun eğen mihrabı değiştirmeliyiz. İçtimai hayattan kalkması hiçbir zaman temenni olunmayan din baki kaldıkça, mutlaka mihrabımızı Sakarya'ya tevcih etmeliyiz..."
Kıblenin Sakarya'ya çevrilmesini teklif eden yazar Türklüğe tapmaktadır. Dinin semavîlikten kurtarılması gerektiğini söyler ve Allah'ı, peygamberleri, melek, şeytan, cennet ve cehennemi inkâr eder. Camilere sıra konulmasını teklif eder. Cuma namazı yerine Türk Ocaklarında tören yapılmasını ister.
O dönemde genç bir tıp talebesi olan Asaf Ataseven, camilere sıra konulmasını talep eden ve itiraz edilince de "Ben kavi bir hafızım!" diyen Mükrimin Halil'e,
“Hafızı olduğunuzu söylediğiniz Kur’an, sizin gibileri kitap yüklü eşekler olarak vasıflandırmaktadır.” diye cevap verir.
1926 yılı Ramazan ayında İstanbul’daki Göztepe Camii’nde Cemaleddin Efendi tarafından Türkçe namaz kıldırma girişimi yapılmış, fakat halkın yoğun tepkisi üzerine proje ertelenmiştir.
1928 yılında da İsmail Hakkı Baltacıoğlu, “Dinde Reform” projesi ile “Dini Islah Beyannamesi” hazırlamıştı. Bütün ibadetlerin Türkçe yapılması ve ibadetlerin çağdaşlaştırılmasını istemişti.
1932 yılı Ramazan ayı “Dinde Reform” konusunda bir milat sayılabilir. “Rejime uyumlu yeni bir din” projesinin uygulamaya konulduğu bir dönemdir bu yıl. Türkçe ezan ve Türkçe ibadet Ramazan ayına da denk getirilerek uygulamaya konmak istenmiştir.
“Dinde Reform” çerçevesinde başlatılan Türkçe ezan uygulaması, 30 Ocak 1932 tarihinde Hafız Rıfat tarafından Fatih Camiinde okutularak başlatılmış, Türkçe dışında bir dille okunması yasaklanmış, 6 Mart 1933 tarihinde Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi tarafından müftülüklere gönderilen tebliğiyle Türkçe olarak okunması mecburi hale getirilmiştir.
1932 Ramazan ayıyla birlikte, Türkçe namaz artık bir dayatma haline getirilmeye başlanmış, camilerin tıpkı kiliselerde olduğu gibi ayakkabılarla girilip sıralara oturularak müzik eşliğinde ibadet edilebileceği mekânlara dönüştürülmesi gündeme getirilmişti.
CHP’nin Büyük Kurultayında Sunulan Dinde Reform Kanununa Esas Teşkil Edecek Görüşler
1948 yılı CHP Kurultayında görüşülmüş, aşağıdaki teklifler kurultaya sunulmuş ve genel olarak benimsenmiştir:
1)Türkiye’de bütün iskân yerlerinde halkı ibadete çağırmak için okunan ezanlar Türkçe olacaktır.
2) Cami ve mescitlerde yapılacak toplu ibadetlerde okunacak Kur’an, dua, hutbe, millî dil ile öz Türkçe olacaktır.
Şimdilik Türkçe Kur’an’dan seçilecek ayetler, ahlâk, vatana hizmet, çalışma, ilim aşkı, yardımlaşma, temizlik, Tanrı nimetlerinden; tarım, sanayi, ticaret, turizm yolu ile faydalanma, kanunlara saygı olacaktır.
3) Ezanda (Tanrı elçisidir Muhammed) sözü (Tanrı bildiricisidir Muhammed) diye söylenecek, hutbelerde ve halka yapılacak dinî telkin ve vaazlarda bu cihet göz önünde bulundurulacaktır.
4) Halkın kendi kendine veya ibadetlerde de okuması ve camilerde imamın namazlarda okuması için (Enam) şeklinde bir Kur’an özeti Kemalist bilginler tarafından şu esaslar dâhilinde düzenlenecektir. Ancak şu mealdeki ayetler konulmayacaktır:
Akıl ve mantığa aykırı düşen ayetler.
İlme ve fenne uymayan ayetler.
Çoğu İsrailiyata ait olan mitolojik hikâyeler, kıssalar... Yusuf kıssası, Ad, Lut, Semut kıssaları gibi...
Arapları ve Arap kabileleri ile peygamber arasında geçen olaylar ve dedikoduları aksettiren ayetler konulmayacaktır.
Aynı fikri, çeşitli surelerde tekrar eden ayetler bire indirilecektir.
Medeni kanunumuzla kaldırılmış bulunan Muamelât ayetleri konulmayacaktır.
İnsan haklarıyla bağdaşmayan fikirler ve Türk Ceza Kanunu’na aykırı ceza hükümleri de bu yeni Kur’an özetine konmayacaktır.
Bütün bunların yerine:
Halkın bilmesi gereken ve şeriat, yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nun çok mühim maddeleri, bu Yeni Kur’an’da yer alacaktır.
Meali Kur’an’da olmayan ve fakat savaş, vatan, millet, ahlâk ve medeniyet için herkesçe bilinmesi gereken Atatürk’ün demeçlerinden pasajlar, vecizeler bu yeni Kur’an’a ilâve edilecektir.
Kur’an’a Konulmak İstenen Yeni Sureler!
5) Bu yeni düzenlenecek Kur’an özetinde başlıca şu konular ile ilgili ayetler ve yeni konulacak sureler yer alacaktır:
Temizlik Suresi,
Vatan Sevgisi suresi,
Vatanı savunma suresi,
İstiklâl ülküsü suresi;
Askerlik ve kahramanlık,
Ahlâk ve insanlık,
Terbiye ve muaşeret,
Çalışma-öğrenme ve ilim aşkı,
Her şeyde iş birliği ve yardımlaşma,
Ziraat, sanayi, ticaret,
İnsan haklan,
Yasalara saygı,
Vergi, zekât ve sosyal mükellefiyetlerini tam ve zamanında ödeme,
Söz-senet ve taahhütlerine sadakat,
Başka din, mezhep ve milletten olanlara sevgi ve saygı,
Tabiatta arama-inceleme, keşif ve icat, bir eser yaratma azmi,
İyilik ve hayırseverlik,
Kötülere kötülüklerle mücadele,
Anne, baba, hısım, akraba ve öğretmenlere, sanatkârlara saygı,
Sağlık,
Kadın ve aile hayatı,
Çocuklara şefkat ve iyi yetişmelerine gayret gibi sureler, ayetler ve dualar...
Başkasının, şeref, namus, ırz, mal ve canına saygı gibi sosyal içerikli sure ve ayetler.
6) Bu yeni Kur’an özetinde ahiret fikri, adalet; cennet fikri, bu dünyada huzur ve saadet; cehennem fikri ise vicdan azabı ve ruhî huzursuzluk olarak tavsif edilecektir.
7) Öldükten sonra tekrar dirilme, soru, hesap, mizan, sırat köprüsü gibi dinî gelenekler bir insanın sağlığında olduğu vatana, millete ve insanlığa hizmetinin veya kötülüğünün toplum vicdanından yargılanarak iyi veya kötü hüküm giyeceği ve bunun ebediyen yaşayacak nefret veya takdir anlamına göre tefsir edilecektir.
8) Bu yeni kutsal kitap dil kurulunca öz Türkçe olarak rötuş edildikten sonra milyonlarca bastırılarak halka ve din adamlarına bütün öğretmenlere meccanen (ücretsiz) dağıtılacaktır. İbadet vs. de daima okunacak parçalar bu özet Kur’an’dan seçilecektir. Dinî, İlmî etüt yapacaklar için bu esas Kur’an serbesttir.
Netice
Dinde Reform çalışmaları 1950 yılına kadar kısmen uygulanmışsa da halk tarafından hiçbir şekilde benimsenmemiş, 1950’den itibaren ezan yine 18 yıl önceki gibi “Allah-u Ekber, Allah-u Ekber” şeklinde okunmuş, Kur’an kursları ve Kur’an okuma serbest bırakılmıştır. Camilere sıra koyma, uydurma sureler, orkestra eşliğinde namaz kılma gibi akla ziyan hususlar uygulanamamıştır. Ancak dinle, imanla alakası olmayanların dine müdahale etme ve dinde reform idealleri ölmemiş olup hâlâ devem etmektedir.
Haddizatında dinde reformcuların din düşmanlığı dışında bir amaçları yoktur. Şu farkla ki düşmanlık sadece İslam dininedir. Diğer dinlerle bir problemleri hiç olmamıştır.
1 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri (1918 – 1937), Cilt:3 TTK Basımevi, 5. Baskı Ankara, 1997, s.124.
2 Bernard Lewis; Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 409-411
Bütün bu çalışmaların yapıldığı yıllarda İlahiyat Fakültesi ve İmam-Hatip Okullarının öğrenci sayılarında düşüşler olmuş, ilgi gittikçe azalmıştır (azaltılmıştır dense daha doğrudur). İlahiyat fakültesinin öğrenci sayısı 284'den 20'ye düşmüş, imam hatip okullarıyla birlikte 1932'de kapatılmıştır.
3 Yavuz Bahadıroğlu. İktibas Dergisi, 12 Haziran 2012 tarihli yazısı,
4 Şükrü Hüseyinoğlu İslam ve Hayat Dergisi 15.1.2010
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- ORYANTALİZM VE SİYONİZM’İN KISKACINDATÜRKİYEDE TEK PARTİ DÖNEMİNDE DİNDE REFORM ÇALIŞMALARI 3 Nisan 2025 Perşembe 00:10
- YAHUDİ IRKÇILIĞI VE İSRAİL TERÖR DEVLETİ17 Ekim 2024 Perşembe 19:19
- KUR'AN-I KERİM'DE "SALAT"IN MUHTELİF ANLAMLARI 14 Haziran 2024 Cuma 17:30
- CUMHURİYET ÖNCESİ SOSYAL YARDIM KURULUŞLARI VE SOSYAL YARDIMLAŞMA6 Ekim 2023 Cuma 23:28
- Mehmet ORMANSAKLI ULEMAYI KEŞFEDEBİLMEK: MARAŞ'TAN MARAKEŞ'E FİKRİ TUNA
- Akif AKMAN"HİÇ ŞÜPHESİZ BATIL SÜREKLİ YOK OLUCUDUR"
- Melek BELLİBAŞYAHUDİLERİN ÇOCUK YETİŞTİRME TARZLARI İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME
- Osman DAĞSİYONİZMİN KUDÜS'E BAKIŞI
- Hasan Sadi YÜRGÜÇBEYAZ PERDEDE DOĞU
- Ayşe YETKİNPEYGAMBER EFENDİMİZ DÖNEMİNDE YAHUDİLERİN İFSAD VE ALGI YÖNETİMİ ÇALIŞMALARI
- Hasan UYAREZHER TALEBESİ CÜBBESİNİ GİYEN İLK GAYRİMÜSLİM: GOLDZİHER -
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
- Ali KARAKAŞFUAT SEZGİN VE HADİS KİTABETİNE DAİR İDDİALARI
- Kemal SAYARKemal Sayar İyiliğin kanatları
- Musa ARMAĞAN MEVDUDİ'NİN İSLAMIN GELECEĞİ VE ÖĞRENCİLER KİTABI ÖZETİ
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |