ORYANTALİZM VE SİYONİZM KISKACINDA İSLAM COĞRAFYASI / Köşe Yazısı - Başyazı

22.03.2025 10:42:46
Başyazı

Başyazı

Filistin’deki ateş, Lübnan’a ve Suriye’ye de sıçradı. İran’a da sıçraması bu satırların yazıldığı saatlerde an meselesi… Yine bu ateşin ülkemize sıçrama durumunu Cumhurbaşkanımız Erdoğan çok net ifadelerle dile getirdi ve mealen Siyonizmin şartlar olgunlaştığında ülkemizi de kan gölüne çevirme konusunda bir an bile tereddüt etmeyeceğini ifade etti.

 

İsrail’in bu kadar pervasız, bu kadar vahşi davranması görebildiğimiz kadar ülkesinin gücünü, teknolojisini, ekonomik imkânlarını çokça aşan bir duruma tekabül ediyor. Yani terör devletinin askeri kabiliyeti ve potansiyeli böyle pervasızca bir saldırıya hiçbir şekilde imkân tanımamaktadır. Bilakis, Batı’nın günübirlik askeri desteği olmazsa İsrail’in bırakın komşu ülkelere saldırmasını, terör devletinin böyle kaotik bir ortamda ayakta kalması, varlığını devam ettirmesi bile mümkün görünmüyor.

 

Peki, bütün bu vahşice saldırılar, önüne gelen her şeyi yakıp yıkmalar, gözünü kırpmadan on binlerce çocuğu, kadını, yaşlıyı, hastayı ortadan kaldırmanın arkasında olan akıl nasıl bir akıldır? Üç yüz-dört yüzyıldır dünya iktidarını elinde bulunduran Batı, kendi yaptığı putu kısa bir sürede, medeniyet felsefesini dünyaya yutturmak için yaptığı milyar dolarlarca algı yönetiminin boşa gitmesi pahasına, neden İsrail’in arkasında durmakta, destek vermekte, adeta koltuk değneği olmakta hiçbir tereddüt göstermemektedir?

 

1800‘lü yıllarda İslam dünyasının sınırlarını şekillendirmeye başlayan Batı’nın patronu İngiltere, Siyonistlerin Filistin’de bir Yahudi devlet kurmalarına yeşil ışık yakmışlardır. Bu konuda çok farklı teoriler olmakla birlikte görebildiğimiz net sonuç, allem edip kallem ederek dünyanın birçok coğrafyasındaki Yahudilerin (başta Almanya ve Rusya olmak üzere) bugünkü Filistin topraklarına yerleştirildiğidir. 

 

1900’lerin başına geldiğimizde İslam coğrafyası nerede ise bugünkü şeklini almış, puzzlenin parçaları somut bir hal almaya başlamıştır. Yeniden kurulan coğrafyanın sınırları birçok “iç” ve “dış” sigorta ile teminat altına alınmıştır, “ana” sigortayı da Siyonist terör devleti oluşturmuştur.

 

Sigorta dediğimiz salt askeri ve diğer fiziki güçlere dayalı bir sigorta değil. Ülke yönetiminin yanında sosyal, kültürel, ekonomik sigortaların da sağlam olmasına özen gösterilmiştir.

 

İngiltere’de İslam coğrafyasının gelecekteki yöneticilerini yetiştirecek yüksek okulların açılması bu alanda atılan en önemli adımlardan biridir. Ürdün Kraliyet ailesinden veya diğer Arap ülkelerinin önemli bir kısmında kimin yönetici olacağı İngiltere’de eğitim gören kişilere bakılarak öngörülebiliyor mesela. Bu tür okulların yerel versiyonları da yok değil tabi. Yakın zamana kadar, ülkemiz dâhil, birçok İslam ülkesinde Batı’ya bağlı bu yerel (!) okulların devletin üst yönetim ricalinin seçilmesinde belirgin bir etkisinin olduğunu görüyoruz.

 

Medya alanında yine Batı kültür ve medeniyetinin zihinsel bir öncülük yaptığını net bir şekilde görmek mümkündür. Batı’dan destek aldığı aleni olan Medyascope benzeri sosyal medya mecralarının Batı’nın içimizde sözcülüğünü yapmaları, hem sigortaların gücünü hem de etkisini bilmek açısından önemlidir. Kitap yayıncılığından, sinema sektörüne, eğitim kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar Batılı zihnin bu ve benzeri birçok sektörde öncü olması sömürü çarkının gücü hakkında önemli veriler sunmaktadır. Bu veriler, emperyalist Batı’nın coğrafyamızda kurduğu hegemonyanın basit bir hegemonya olmadığı bilakis siyasi yönünün yanında sosyal, kültürel, entelektüel arka planının da çok derinlikli olduğunu gösteriyor.

 

Sömürgenin keşif kolu olan Oryantalizmin bir bilim olarak Batı’da kabul görmesi, bu alana rağbet edilmesi, yukarıda bahsini yaptığımız sömürge çarkının oluşmasına bütün bir etkide bulunmuştur. Görebildiğimiz kadar bu çark günümüzde dahi çok seri bir şekilde çalışmakta, ürün vermekte, kuruluş amacına sadık bir işlev görmektedir.

 

Kanaatimizce Batı, Oryantalist anlayışı merkeze alarak Siyonizmi de yanına alıp İslam dünyasını üzerinde kurduğu düzeni devam ettirmeye çalışmaktadır. Siyonist çetenin olmadığı bir İslam coğrafyası Batı için yönetilmesi zor ve her an raydan çıkacak bir potansiyele sahiptir. Buradaki soru işareti şu: Meselenin öznesi kim? Siyonizm mi Oryantalizm mi? Burada karşılıklı çıkarların olduğu açık. Açık olan bir diğer şey ise gücün öznesi kimse asıl yöneten odur. Bağımlı olanın kullanılmaktan kendini kurtarması mümkün değildir.

 

İslam coğrafyasının yeni bir dirilişe, öze dönüşe doğru gittiği kanaatindeyiz. Filistin’deki son hadiseler Batı’nın gerçek-kirli yüzünü bütün dünya halklarına açık etti. Artık mızrak çuvala sığmıyor. İslam coğrafyası, Filistin üzerinden yeniden diriliş sürecine giriyor. Verilen şehitlerin yanı sıra, gösterilen kahramanlıklar (Yahya Sinvar gibi) Allah’ın ayetlerini tekrar tekrar gündemimize sokmamızı adeta dayatmaktadır:

 

“(O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: 'Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 249)

 

Selam ve dua ile…

Bu yazı toplam 314 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.