MEHMET AKİF’İ NASIL TANIMALIYIZ?
Cevdet BALLI
MEHMET AKİF’İ NASIL TANIMALIYIZ?
Kendini dünyanın yegane sahibi ve mirasçısı kabul eden bazı küresel zihniyetler ve yerli uşakları, bakmayan, görmeyen, sorgulamayan ve düşünmeyen kör, sağır ve düşüncesiz bir toplum inşa etme çabası içindedirler. Bu çabalarından dün vazgeçmedikleri gibi bugün de ve yarın da vazgeçmeyeceklerdir.
Neye inanmamızı istiyorlarsa sadece onu gösterirler ve bize dünya sadece ondan ibaretmiş mesajını verirler. Bunun sonucunda sadece onların ürettiklerini tüketen bir toplum oluşturma gayeleri vardır. Bunu yaparken kullandıkları en önemli enstrümanlar medya, sosyal platformlar, sinema, tarih kitapları, tiyatro vb.
Yıllarca İslam bilginlerini yok sayıp Batı menşeili bilim insanlarını her şeyi yoktan var eden insanlar gibi bize gösterdiler. Daha yeni yeni Batı ortaçağı yaşarken Müslüman bilginlerinin uzay araştırmaları yaptıklarını, tıbbın, kimyanın, matematiğin, fiziğin vb. diğer ilimlerin temellerini oluşturduklarını öğreniyoruz.
Bu erozyona uğrayan veya uğratılan değerlerden biri de ne yazık ki Mehmet Akif Ersoy’dur. Mehmet Akif’i yıllarca bize basit bir şair olarak tanıttılar. Elbette ki Akif büyük bir şairdir. Lakin onu sadece bir şair-yazar olarak ele almak, sadece İstiklal Marşı ile sınırlı tutmak ona yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Oysa onun hayatı şiirlerinden daha muhteşem bir şiirdir. Ne yazık ki onun diğer dünyasını bize göstermediler yıllarca.
Peki hangi Akif?
Yani Akif’i nasıl tanımalıydık?
Her şeyden önce ilhamını Kur’an-ı Kerim’den alan bir mücadeleci, bir şair, bir alim ve bir dava adamı olarak bilmeliyiz.
Kurtuluş Savaşında muhafazakâr Anadolu insanını vatan uğruna savaşmaya ikna eden büyük bir mücadele insanıdır Akif.
Akif bir duruşun, İslami şahsiyetin adıdır. Bu duruşuyla İslam ümmetinin rol modelidir.
Akif, kolay eskimeyen bir sesin ve sözün sahibiydi. İnanan ve inandığı gibi yaşayan bir dava adamıydı.
Toplumun var veya yok olma savaşını şairlikten önde tutmuş ve batmakta olan bir toplumu kurtarmanın imani sesi ve çığlığı olmuştur.
Boş zaman kavramını hayatından çıkaran daima diri ve daima hareketli bir yaşantının adamıdır Akif.
Yazmayı davası uğrunda mücadelede bir araç olarak görmüş ve hep öyle yazadurmuştur. Akif yaşamın acısını çektiği için yazmaz. Aksine, yaşadıklarını ve yaşamak istediklerini yazar. Bu nedenledir ki kelimeleri canlı, cümleleri hareketlidir.
Hayır, hayal ile yoktur benim alış verişim…
İnanın her ne demiş isem görüp de söylemişim
Budur cihanda en beğendiğim meslek
Sözün odun olsun, hakikat olsun tek
İsmiyle gönüllerde taht kurmuş ama yeterince anlaşılmamış ya da yanlış anlaşılmış bir insandır Akif. Derdi olan davası olan ve bu dava uğruna hayatını harcayan büyük bir insan olmanın yanında bir derviş, şair, yazar, vekil, sanatkar, alim, mütefekkir ve büyük bir aydındı.
O, öldüğünde maddi değeri olmayan birkaç parça eşyadan geriye hiç bir şey biriktirmemişti bu dünya için. Onun tüm hazırlığı Ahiret içindi.
O Akif ki; ne yaptı ise davası ve vatanı için yapmıştır. Sürgün yemiş, hasret çekmiş, fakirlik yaşamıştır. Ne yazık ki uğruna mücadele verdiği bu vatanın evlatları ne ona ne de onun ailesine sahip çıkmamışlardır.
Akif’i anlamak için şiirlerini okumak aslında yeterliydi. Çünkü derdini de davasını da şiirlerinde anlatırdı. Kişiliğini ve nasıl biri olduğunu da şiirlerinde bulmak daha kolaydı.
Zulmü Alkışlayamam
Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
M.Akif ERSOY
Birlik
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
M.Akif ERSOY
Kaynak: Akifçe Okumak, Yazmak, Yaşamak/Y.TOSUN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- GERİ DÖN (DEPREMLE BERABER OLUŞAN EĞİTİMCİ GÖÇÜ ÜZERİNE)7 Kasım 2023 Salı 23:46
- EĞİTİM DE “hımmm” OLMAK4 Aralık 2022 Pazar 21:32
- SORULAR İLE BOĞUŞAN NESİL4 Temmuz 2022 Pazartesi 22:38
- SOSYAL MEDYA YASASININ GETİRDİKLERİ18 Aralık 2021 Cumartesi 22:54
- KİRLENMİŞ BİR ZİHNE KUR’AN NEYLESİN?22 Eylül 2021 Çarşamba 20:30
- MEHMET AKİF’İ NASIL TANIMALIYIZ?23 Ekim 2020 Cuma 20:28
- AİLENİN TEMELİNE KONULAN DİNAMİT9 Temmuz 2020 Perşembe 16:20
- Yeni Eğitim Sistemi En Yenisi mi?20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- Kur’ani Atmosferde Toplum Kur’ani Atmosferde Toplum Kur’ani Atmosferde Toplum20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- İslami Yaşam Koçları Neden Saha Dışındadır?20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- Bilal KARAKURTSEZAİ KARAKOÇ VE DİRİLİŞ NESLİ
- Ziya TEPELİYAKAT VE GÖREV SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİ
- Hülya AKCEBEGAZZE:KIYAMETİN PROVASI
- Bilal AKGÜLELEKLERDEN ELENECEKSİN
- Cevdet BALLIGERİ DÖN (DEPREMLE BERABER OLUŞAN EĞİTİMCİ GÖÇÜ ÜZERİNE)
- Ahmet BELLİBAŞ KARANLIK BİR GÜNDÜZE UYANIRKEN
- Ebubekir AytekinCUMHURİYET ÖNCESİ SOSYAL YARDIM KURULUŞLARI VE SOSYAL YARDIMLAŞMA
- Yakup ÇETİNKAYASEYYİD CEMÂLEDDİN AFGANÎ
- Akif AKMAN JÖN TÜRKLERDEN BUGÜNE ALGI YÖNETİMİ DERSLERİ
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Sabri KELEPÇEKAHTA ÇAYINA
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |