ÖLÜM İKİ HECE ANKARA ÜÇ / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

19.05.2015 13:44:57
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 

 

Ölüm İki Hece Ankara Üç


 

Suyun yokuşta akışını sağlamaya çalışmak neye delalettir? Çoğu kez hayatın akışında sahip olunan hareketlilik kimi noktalarının gözden kaçmasına, ayrıntılarının ıskalanmasına neden olabilmektedir.
Ölümün gerçekliği buna benzer. Gerçekliği apaçık olmasına, günübirlik şahitlik edilmesine rağmen pratikte ne kadar içselleştirebiliyor, konuşmalarımızda, davranışlarımızda bunu ne kadar aksettirebiliyoruz?
Ölümle bu kadar iç içe olmamıza, ölüme tüm azalarımızla şahitlik etmemize rağmen mevzuya bu kadar yabancı kalmamız hayra alamet değil.
Yaşam kriterlerimiz, hayallerimiz, planlarımız neye tekabül ediyor? Hayatı, içinde bulunduğumuz andan ötesine, belki de görünmeyen bir yanına, gözlerimizin görmekten imtina ettiği bir yanına taşıyan bir hayata değil de anın cazibesine, albenisine takılıp kalan bir yaşamı ideal bir yaşam olarak görmek mümkün müdür?
Sırça köşklerimiz, topladığımız madenler, elde etmek için uzun bir süre mücadele ettiğimiz mevkilerimiz, hayatımızın ipotek altında tuttuğumuz her yanı, gözlerden ırak zihnimizde inşa ettiğimiz mabetler, ‘fiyakasına tutunduğumuz zigguratlarımız’ın ne kadar farkındayız?
İnşa niyeti önemli olmakla birlikte ortaya çıkan mabed, Mabud sayısını arttırma dışında bir fonksiyon görmüyor, bir anlam taşımıyorsa; berrak bir terennüm, naif bir sloganı güçlendirmiyorsa, Birr’e yaklaştırmıyorsa, inşa ettiğimiz mabed apaçıklığına rağmen ölümü var saymayan bir yaklaşımdır.
Eğer dünyayı geçici bir menzil olmanın dışında sırtımızda taşıyor, yükümüzü, sırtımızda taşıdığımız dünya ile sınırlı tutuyorsak yada varlığımız ile sırtımızda taşıdığımız dünya arasında direk (ya da tek) bir ünsiyet bağından bahsediyorsak, ideal dediğimiz şeyi sırtımızda taşıdığımız dünyalıkla sınırlı tutuyorsak, günübirlik bir sorunun sınırlarını aşan bir bağdan, problemli bir zihniyet bağından bahsetmek mümkündür.
İçinde yaşadığımız kâinatın bağımlılık yapan, elindeki artmasına rağmen, daha fazlasını isteyen, tutkularının esiri yapan bir boyutu var ki Peygamber (as)’ın konuyla ilgili ifadeleri insanın yapısını öğrenmede önemli bir mihenk taşıdır: "İnsanın iki vadi dolusu altını olsa, üçüncüsünü ister. İnsanın gözünü ancak bir avuç toprak doldurur."  Hadisin de ifade ettiği gibi dünyalık olanın insanda tatmin meydana getirmesi mümkün değildir. Hastalığı arttıran, kronikleştiren bir durum.
Bunun bir anlamı da şu: Sırtında taşıdığın dünya(lık) hamallığın ötesinde senin yüke, daha fazla yüke olan isteğini, ihtiyacını arttırır. Mevcut ihtiyaç halini ortadan kaldıran yükün kendisi değil yüke biçilen fonksiyon, yüke bakış açısıdır.
Sözü tam da burada bir yazarımıza verelim:“ Kur'an, hayata ve ölüme Yahudice bakışı ele alırken "bin yıl yaşamak için can atar" ifadesini kullanır. Bir Müslüman için öte dünya hayatı nasıl belirleyici bir öğe ise, Yahudice (düşünen, hareket eden) bir akıl için de bu dünya hayatı öylesine belirleyici bir öğedir.
Bazıları "bin yıl yaşamayı kim istemez ki" diyecekse, o İslam'ı ve gerçek Müslüman'ı tanımıyor demektir. Aliya İzzetbegoviç kendisiyle yapılan son söyleşilerden birinde "Ahireti özledim, artık Rabbime yürümek istiyorum" diyordu. Onu ancak bir Müslüman anlar. Yahudileşmiş bir gözle hayata bakan bunu nasıl anlasın? “
Akla, aklın kullanılmasına önem veren dinimizin en çok üzerinde tefekkür edilmesini istediği hususlardan biridir, ölüm. Ölümü tefekkür, ölüme yerli yerinde bir konum biçilmesi, dengeli yaklaşımdır aynı zamanda. Dengenin olduğu bir hayat ancak dünya ve ahiret saadetine vesile olur.
Son söz, baki Allah…
 


 

 

Bu yazı toplam 2698 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.