Malik bin Nebi ve Fikrin Önemi / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

9.04.2019 22:55:56
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 Malik bin Nebi ve Fikrin Önemi

Yakın dönemde yaşamış olan Cezayirli bilgemiz Malik bin Nebi’nin mevcut durumumuzdan çıkış ile ilgili ortaya koyduğu önemli tezlerden biri “dinamik fikir” tezidir. Tezin anlaşılmasında bilgi ve bilginin ünsiyet kaynaklarının önemli bir işleve sahip olduğunu belirtmek isteriz.

Cahiliye kavramına ve bu kavramın ünsiyet arka planına yüklediği anlamın altını çizmekte fayda var. Ona göre Kur’an, Arabistan’da İslam’dan önce hüküm süren putçuluğu cahiliye-bilgisizlik olarak adlandırır. Bununla beraber Cahiliye, edebi teknik bakımından yoksul değildi. Arap edebiyatının en büyük isimleri o dönemde yaşamıştır. O dönem yine de cahiliye, bilgisizlik olarak kalır, çünkü kutsal ilişkileri fikirlerle değil de Kâbe’nin putlarıyladır. Bilginin ilişki kurduğu bağ fikir değil de put olduğunda sahip olunan bilginin niceliği (hatta niteliği) ne olursa olsun o bilgi “cahili” özelliktedir. Karşılıklı olarak, eğer putçuluk bilgisizlikse, bilgisizlikte putçuluktur.

Bu açıdan ilkel halkların putçu olmaları tesadüf değildir der. Bu diyalektik, en uca vardığında fikir-put ilişkisine dönüşen fikir-kişi ilişkisinin mahiyetini belirler. Öyle ki bu diyalektik fikrin kaybolduğu her seferinde devam eder ve her seferinde fikir kaybolduğunda put yeniden hüküm sürmeye başlar. Buradan hareketle de fikir put arasında ters bir orantının olduğu söylenebilir. Hak- Batıl diyalektiğinde olduğu gibi, Hak geldiğinde Batıl ortadan kalkar. Tersi hakeza…

Sahip olduğu güçlü etkiden dolayı Malik bin Nebi, ideolojik savaş üstatlarının bir putla anlaşmanın, bir fikirle anlaşmaktan daha kolay olduğunu ifade eder. Onların yerli takipçileri de aynı kanaattedir: Onlar da bilirler ki insanlarla daha kolay madrabazlık edilir. Sahip olduğu kökten dönüştürücü etkiden dolayı, ötekiler için de berikiler için de önemli olan, devrimci bir sürecin bir fikir üzerinde odaklaşmasına müsaade etmemektir.

Tarafların F. Fanon ‘un Cezayir devrimi hakkındaki kitabı ile neden rahat bir nefes aldıkları daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü Fanon kitabında devrimci şemayı basit bir “şiddet eylemi” ne indirgemektedir. Belki de hiç farkında olmadan Fanon, liderleri ve lider taslaklarını düşünme kaygısından kurtarmış, özellikle de, onları ihanet edilmiş fikirler karşısındaki suçluluk komplesinden azat etmiştir. Fakat ihanete uğrayan fikirler intikam alırlar. İslam dünyasında şu an olan tam da budur.

Basitleştirilmiş veya basite indirgenmiş şablon fikirlerin, ana merkezle-kaynakla bağı kalmayan yüzeysel ilişkilerin, kitleleri belli bir oranda peşinden sürükleme özelliği olsa da, ana fikirle bağı az olduğundan ya da temel düşünceye aidiyeti zayıf olduğundan, bu fikirlerin muhatap olduğu kitleyi manipüle etmesi içten bile değildir. Suçluluk komplesinden dolayı kişileri ve toplumları azat etmesi ise arızi görünmektedir.

Ana kaynaktan beslenen ilk dönem Müslümanlarının sahip oldukları dinamik İslam fikri, bundan onbeş asır önce Arabistan’da tutuşan korun alevlerini, bütün Müslüman halkları, birlikte gerçekleştirilen o muhteşem eylemde, yani İslam medeniyeti içinde birleştirerek ta uzak bölgelere kadar taşımış, Bağdat ve Granada’nın düşüşüne kadar o alev sönmemiştir. Hatta gittiği yoldan geri dönen İslam toplumu, medeniyetinin C noktasındaki son aşamasını geçip, El Muvahhidler sonrası evresine geldiğinde bile, bu dinamik fikir kendisine hala sömürgeci saldırıya karşı koyma, ardından da bağımsızlığını tekrar kazanma imkânı vermiştir.

El Muvahhidler sonrası ise bu dinamik İslam fikri uğranılan askeri yenilgiler, çevresine fikri dinamizm veren Bağdat, Tuleytula gibi havzaların düşman tarafından ele geçirilmesi ve tarumar edilmesi, meydana gelen ciddi kayıpların geride kalanlarda oluşturduğu ciddi travmalar ve bu travmaların bir sonucu olarak içine kapanan, elindekini muhafaza etme derdine düşen bir ulema… Sonra çöküş ve nerede ise coğrafyamızın her karışının sömürgeleştirilmesi…

Sahip olduğumuz ve yüzyıllarca dünyada etkili olan fikri dinamizm bize özgü olan ya da bir döneme mahsus olan bir şey değildir. Şartları oluştuğunda tekrar etme özelliği olan bir durumdur bu durum.  Tarihin büyük mucizeleri her zaman dinamik fikre bağlıdır. Malik bin Nebi’ye göre dün İslam dünyasında etkili olan bu fikir yakın zamanda Sovyet toplumuna son dünya savaşı boyunca Hitler’in sürüsünü Stalingrad’da durdurma imkânı veren komünist ideoloji olarak da baş gösterebilmiştir.

Ana kaynakları ile her bakımdan ünsiyet bağı olan ve ana kaynağa bir bütün olarak bağlı olan fikirler, dinamik fikir potansiyeli güçlü olan fikirlerdir. Aksi durumda ana ruhundan uzak fikirlerin ihanet etmesi, ihanet edenden intikam almaya çalışması tarihin çokça şahitlik ettiği durumlardan biridir. Tıpkı şu anda nerede ise Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda olduğu gibi…

Kaynak:  İslam Dünyasında Fikri ve Put, Malik bin Nebi, Çeviren: Cemal Aydın, Boğaziçi Yayınları, Eylül 2015, İstanbul

Bu yazı toplam 998 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.