Kamilleşmenin Önündeki Bariyer: Korku / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

8.03.2017 06:36:36
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 Kamilleşmenin Önündeki Bariyer: Korku

Kadim zamanlardan beri korku psikolojisinin insanlar üzerindeki etkisi tartışılagelmiştir. Kimi bilgin, medeniyetlerin sıçrama yapmasında korku duygusunun yarattığı motivasyonun etkili olduğunu dile getirirken, kimileri ise bu duygunun temelde insanın yaratıcı kapasitesinin körelmesinin gerekçesi olduğunu ifade etmişlerdir. Savunma güdüsü ya da özün gürleşmesi, görünen o ki korku duygusunun rengini verdiği iki temel etkendir.

İslam’ın yayılma sürecinde de, en azından ilk zamanlarında, korku psikolojisinin imanın önünde bir engel olarak durduğunu görmekteyiz. Özellikle İslam’ın yaşama olan müdahalesi, bazı insanlarda toplumsal ve ekonomik statülerini kaybetme endişesi doğurmuştur. Mesajın sahip olduğu dönüştürücü ve sarsıcı etki, içeriğe olumlu baksa, kalbi bir meyli olsa bile neticede imandan uzak bir duruma düşülmesine neden olabilmiştir. Öyle ki, bırakın iman etmeyi, teorik çerçevesine yönelik olumlu yaklaşım, pratikçe devrimci bir sonuca, yapıya dönüşünce kişilerin İslam’a düşmanlık yapmasına bile neden olabilmiştir.

Peygamber Efendimiz’in özellikle ilk döneminde de benzer saiklerle hareket edilip, korku psikolojisinin esiri olmaktan kurtulamayıp imana mesafeli durulduğunu görüyoruz. ”Biz senin yoluna uyarsak yurdumuzdan atılırız”(Kasas 57) Peygamber (a.s) ile İslam’a girme hususunda yapıkları görüşmelerde bu endişe daha açık bir şekilde kendini göstermektedir. Nitekim Peygamber (as)’in davetini reddetme gerekçesi olarak ileri sürdükleri şu idi: ”Muhammed! Vallahi sen bize hiç yalan söylemedin. Fakat sana uyarsak yerimizden olacağız. Bundan dolayı iman etmiyoruz.”

Dikkat edilirse imanın önündeki engel, anlatılanlarla veya anlatanla-elçi ile ilgili bir endişeden, ikna olamamaktan kaynaklanan bir durum söz konusu değildir. Hatta görünen o ki imanın önündeki, ön yargı gibi, köklü engellerin bile bir problem oluşturmadığın görüyoruz. Evet, temel problem korku… İman etmeleri halinde yaşayabilecekleri zorluk ve sıkıntılar imanın önünde bir bariyer olarak durmaktadır.

Celalettin Vatandaş’ın vurgusu ile iman etmelerinin önündeki temel etkenlerden birisi kurulu düzenlerinin bozulması, rahatlarının elden gitmesi, put düzeninde ellerinde olan imtiyazların ortadan kalkmasıdır.

Günümüz eğitim müfredatlarının oluşturduğu atmosfere bakıldığında dünyevi korku psikolojisinin hâkim olması doğrusu insanı ürkütmüyor değil. Dünyevi rızık endişesinin had safhada olduğu bir eğitim atmosferinin yaratıcı buluşlara imza atması, fikirler üretmesi, kâmil bir toplumun fikir işçiliğini yapması çok da mümkün görünmemektedir. Eski zamanlarda yaşamış bilginlerimizin sivil bir duruşu ve münzevi-mütevazı bir yaşamı merkeze alan yaklaşımlarını bu anlamda dikkate değer görüyoruz.

Şüphesiz toplumsal ıslah çalışmalarında ve güçlü bir medeniyet perspektifi oluşturmada korkudan uzak, cesareti merkeze almış bir eğitim müfredatının- atmosferinin elzem olduğu izahtan varestedir.

Üstad Muhammed İkbal’in cesaret ve korku ile ilgili ifadeleri aslında bir eğitim müfredatının temel ilke olarak dikkate alması gereken özelliktedir. Başta imanın kâmilleşmesi olmak üzere, hayatın tüm veçhelerinde mesafe kat etmenin, başarılı olmanın temel ilkesi…

“Dalkavukluk, hilekârlık, hainlik, yalan, kin ve nefret;

 

Bütün bunlar korkunun bağrında yetişir.

Kalbinde yuvalanan tüm kötülükler,

Dikkatle bakarsan korkunun mahsulüdür”

İkbal, temelde toplumsal yozlaşma ve kirlenmenin müsebbibi olan etkenlerden biri olarak, hatta başında, korkuyu göstermektedir. Bunun yanında korku psikolojisini toplumsal birliğin de önünde bir engel olarak göstermektedir.

İkbal’in bu satırlarına şöyle bir şerh düşmek mümkündür: Toplumsal birliği bozma, fıtratın gür bir şekilde neşvü nema bulmasının önündeki faktörlerin engellenmesini, fitne fesad odaklarında bir korku ve panik yaratacak tedbirleri bir eksik olarak değil, tersine gerekli önlemler olarak görmek gerekir. Aksi durumda toplumsal çürümeye neden olacak etkenler salt pozitif bir gündemle ortadan kaldırılamaz. Hırsızlık, güncel örneklerden biridir. Toplumun olumsuz olanla ilgili ikna olmasının yanında ıslahın önündeki engellerin kaldırılması da önemlidir. Hırsızlıkla ilgili caydırıcı bir müeyyidenin olmadığı bir durumda, salt bilgilendirme çalışmalarının eksik kalacağı aşikârdır.

Bu minvalde Prof. Necmettin Tozlu’nun ifadesi ile :“Eğer tevhid, davranışın aktif bir çalışma ilkesi haline getirilirse, karakterin önemli bir özelliği olan cesaret geliştirilebilir. İkbal’e göre bu Allah korkusu hariç bütün korkuları dışlama ifadesidir.” Yani ancak Allah korkusunu merkeze koymuş bir eğitim sistemi bireysel ve toplumsal rüştün gerçekleşmesinin önündeki engellerin kalkmasının çözümü olabilir.

İkbal, sorunun teşhisi ile yetinmiyor ve çözüm ile ilgili de somut bir öneri ortaya koyuyor. Allah korkusunu merkeze almış ve halifelik-sorumluluk yükümlülüğünün farkında olan birey ancak korkudan kurtulabilir:

“Allah korkusu imanın başlangıcı,

Başkalarından korkmak ise gizli şirktir!

Kurtul tüm bu korkulardan,

Sen uyuyakalmış bir devsin, titre ve kendine gel!”

Medeniyet sıçraması yapan toplumların, devletlerin görünen belirgin vasıflarından biri kendini ifadeden tutun, günlük hayatın akışına etki eden atmosfere kadar, bir bütün olarak, cesaretin merkezde olması iken, korku ve paniğe neden olacak etkenlerden uzak durulmasıdır. Öyle ki Endülüs’te savunulan en aykırı düşünceler bile cezalandırılmamış, korku psikolojisinin egemen olmasına izin verilmemiştir.

Sonsöz: Yeniden dirilişi hedefleyen ülkemizin eğitim müfredatında cesareti merkeze koyması, eğitim atmosferini de bir bütün olarak korkudan uzak kılınması gerekir.

Bu yazı toplam 1917 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.