Eğitim’de Yenilenme ve Kitap / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

25.07.2019 20:25:43
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

Eğitim’de Yenilenme ve Kitap

Eğitim ile ilgili son yıllarda yapılan değişiklikler, beklentileri karşılamaktan uzak sistemin sürdürülebilirliğinin zorluğunu gösteren somut örnekler arasında sayılabilir. Kendi başına değerlendirildiğinde veya önceki durumlarla kıyaslandığında önemli bir değişim olarak gösterilebilecek bazı yenilikler, maalesef mevcut çarkın içinde çok da ciddi bir fonksiyon görmemekte, katkı sunmamaktadır.

Bunu neye bağlamak gerekir? Ya da ortaya çıkan manzara, kısa veya orta vadede nasıl bir görüntü oluşturuyor?

Gerek sınav sisteminde gerekse müfredatta nispi değişikliklere gidilmesine rağmen gidişatla ilgili(en azından orta vadede) negatif bir kanaatin oluşması, konuyla ilgili detaylı bir teşhis sürecinin gerekliliğini dayatmaktadır. 

Okullarda ve STK’ların bünyesinde yapılan çalışmalarda verimin düşük olmasını, yine bu çerçevede, öncelikle sorunun teşhisi ile ilgili probleme bağlamak mümkündür.

Bazı illerimizde uygulanan ve daha çok sınav başarısına yönelik çalışmaları-projeleri bu minvalde görmek mümkündür. Daha çok yarış atı mantığı ile hazırlanan bu projelerden kısa sürede görece bir başarı elde edilmesi, bu tür çalışmaları cazip kılan etkenlerin başında gösterilebiliriz. 

Karakter gelişimini önceleyen projelerde ise, başarı faktörü ön planda görünmemekle birlikte eğitim atmosferinin bütünlüğünün dikkate alınmaması, parçacı bir anlayışla hazırlanması ve uygulanması, uygulanabilirlik özelliğinin ıskalanması, belirlenen hedeflere ne kadar ulaşılabileceği ile ilgili önemli veriler sağlıyor. Her açılan gedik için, sadece malum gediğe özel bazı çalışmaların yapılması, olsa olsa bol yamalı bir eğitim sistemi görüntüsü oluşturur.

Günübirlik hedefleri gerçekleştirme ve ‘istatistikî tatmin’ dışında kalıcı kazanımlar vermekten uzak olan, uzun vadede değerlerin davranış haline gelmesine, toplumun kâmilleşmesine katkısı tartışılır olan, bu ve benzeri düşüncelerle hazırlanan çalışmaların olası risklerinin(ya da yan etkilerinin) de üzerinde konuşulmasını elzem buluyorum. 

Daha çok Batı’nın ‘başarı’ ve ‘kazanma’ paradigmasını referans aldığı izlenimi belirgin olan, kendine has özelliklerden, özgünlükten, yerellikten uzak görünen bu ve benzeri çalışmaların, vitrinsel ve kısa vadede sonuç alma boyutunun, kalıcı ve uzun vadeli hedefleri gerçekleştirme zeminini zayıflatacağı-çürüteceği-bozacağı, fıtri olanı ortaya çıkarma ve güçlendirme atmosferini olumsuz etkileyeceği kanaatindeyim.   

Kanaatimce toplumsal atmosferi, özelde eğitim atmosferini dinamik-fıtri olana uygun kılacak faktörlerin başında ‘yenilenme bilinci’ gelmektedir. Yenilenme bilinci dediğimiz, eğitimin her aşaması ile ilgili sürekli bir gelişimi, özgünlük arayışını dayatmaktadır. Burada da hemen karşımıza çıkan alternatif çözüm bilgilenmedir. Yani eğitimin hangi kademesinde olursa olsun, eğitimciyi geliştirecek, bilgi ufkunu genişletecek sürekli bir okuma sürecini elzem kılmaktadır. 

Evet, bilgilenme, okuma bu sürecin önemli bir ayağıdır. Tamam. Fakat bunun da yeterli olmadığı, okunan şeyin özgünlüğünün da önemli olduğunu ifade etmek gerekir. Alpaslan Açıkgenç’in vurgusu ile ancak özgün bilgi ile dinamizm oluşturulabilir, bilgi yenilenebilir, yeni bir eğitimin-medeniyetin atmosferi yaratılabilir.

Fıtraten bilgiye, yeni bilgiye meyilli olan insanın konuyla ilgili nisbi bir çabası, dinamikliği-özgünlüğü sabit bir eğitim atmosferinin sigortası özelliği gösterecektir.

Eğitim atmosferi ile ilgili yenilenme bilinci oluşturulmadan-güçlendirilmeden, pratiğe aktarılmadan uygulanacak projelerin yan etkilerinden kurtulmak mümkün olmayacaktır.

Eğitimin önemli bir ayağı olarak gördüğümüz model olmanın başka bir şekilde tezahürü mümkün müdür? Eğitimcilerimizin (özellikle eğitim yöneticilerimizin), okuma aşkını, okuma şevkini kazanmadan, öğrencilerine okuma bilincini kazandıracağını savunan varsa beri gelsin. Yenilenme dediğimiz şey de aynı sonuca götürür.

Üniversite yıllarından kalma bilgilerinin üstüne yeni bir şey koyma gereği duymayan bir eğitimcinin, eğitim atmosferine (hele hele salt projelerle) yeni bir ruh vermesini beklemek deveyi iğne deliğinden geçirmekten daha kolay değildir. 

Her dinamizmin bir arka planı, bir alt yapısı vardır. Günlük meşgalenin dışına çıkamayan, eski anlayışlarla yeni şeyler yapmak mümkün değildir. 

Kitap medeniyeti olarak görülen İslam medeniyetinin, kitapla münasebetinin iyi olması, O’nu her alanda ilerletirken, kitaptan-okumadan uzaklaştığı dönemlerde ise, bu gün olduğu gibi, zamanının ileri medeniyetlerinin gölgesinde kalmaya mahkûm olmuştur.

Bilimde, teknolojide, eğitimde zamanı yakalama ancak yeni bir paradigma(değerler dizisi) ile mümkündür. Bu paradigmanın da başlangıç kavramı yenilenme, aracı ise kitaptır.

Bu yazı toplam 1108 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.