DÜŞÜNCENİN OKULLAŞMASI / KÜRŞAD ATALAR

3.06.2015 12:09:56
DÜŞÜNCENİN OKULLAŞMASI / KÜRŞAD ATALAR


 

 
 
 
 Aşağıdaki okuyacağınız yazı Kürşad Atalar’ın “Düşüncenin Okullaşması” kitabının önsöz kısmıdır. Böyle bir çalışmada amacımız, Müslümanların gelişmesine katkı sağlayabilecek kitapların tanıtımını yazarların kendi kalemlerinden metinlerle yapabilmektir. Bu çalışmamız  "www.egitimledirilis.com" sitesi tarafından yapılmaktadır.

 

DÜŞÜNCENİN OKULLAŞMASI
 

 

Müslüman dünyası, yeni bir dönemin eşiğinde bulunuyor. Pek çoğumuz belki gelişmelerin seyrini algılamakta bile zorlanıyoruz ama geleceğin dünyasını inşa etme noktasında tek alternatif olarak İslam’ın kaldığını bu gün artık rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu, Müslümanlar olarak bizlerin yeni dünyayı inşa etmek için gerekli olan imkanlara el’an sahip olduğumuz anlamına mı geliyor? Elbetteki hayır. Halihazırda Müslümanlar, küresel bir güç olabilecek imkanlardan yoksundurlar; ancak bütün yerküre üzerinde bu potansiyele haiz başka bir alternatif düşünce, inanç sistemi veya ideoloji de bulunmamaktadır. Modernitenin iflas ettiği, post-modernitenin de derde derman olamadığı  bir vasatta, insanlığa umut vadeden tek din yahut “ideoloji” olarak İslam kalmıştır.
Ancak bu ümidi canlı tutmak için halihazırda yapılması gerekenler vardır. Evet, Müslümanların dünyayı değiştirecek “potansiyelleri” vardır; ancak İslam’ı bütün insanlığın umudu haline getirecek, küresel karakterli sistematik düşünceyi Müslümanlar henüz üretememişlerdir. Geçen bir asırlık süre zarfında bu yolda önemli mesafeler katedilmesine rağmen, düşünce hala “okullaşamamıştır”. Elinizdeki bu kitap, dikkatleri bu soruna çekmek ve düşüncenin okullaşması sürecinde yapılması gerekenleri tartışabilmek amacıyla kaleme alınmıştır.
 
“Düşüncenin Okullaşması” üzerine yaklaşık olarak on yıldır çeşitli yayın organlarında yazılar yazıyorum, konferanslar ve seminerler veriyorum. Bu kitabı da, bu kavramı, daha geniş kitlelerin gündemine sokabilmek, konuyu kamuoyunun dikkatine sunabilmek amacıyla kaleme almış bulunuyorum. Umuyorum ki, konu, bu kitap vesilesiyle etraflıca tartışılır ve bu tartışmaların sonucunda da hayırlı bir netice hasıl olur.
 
Elinizdeki eser on bölümden oluşmaktadır; fakat ilk bölüm kitabın “özünü” oluşturmaktadır. Diğer yazıların tamamı, ilk bölümde geçen konuların, terimlerin ve kavramların daha iyi anlaşılması amacına ma’tuf olarak kitaba dahil edilmişlerdir. İkinci makale, Düşüncenin Okullaşması sürecinde çözümlenmesi elzem olan modernite sorununa dikkat çekmek için kaleme alınmış telif bir yazıdır; ancak diğer sekizi, daha önce farklı yerlerde yayımlanmış makalelerden oluşmaktadır. İlk yazının “manifesto” üslubuyla kaleme alınmış olması ise, bilinçli bir tercihin sonucudur. Zira burada bir “iddiada” bulunuyorum ve bu iddiayı savunurken en uygun üslubun bu olduğunu düşünüyorum. Okur, bu ilkyazı boyunca, bazı konuların hızlı geçildiğini yahut yeterince tartışılmadığını düşünebilir; ancak, malumunuz, manifestoların genel karakteri budur. Manifestolar, tıpkı deklarasyonlar gibi, izahtan ziyade, “ilan” ile ilgili metinlerdir. Bu tür metinlerde vurgula nettir; ifadeler de kısa ve öz olur. Ben de bu ilk yazıda naçizane bunu yapmaya çalıştım. İlk kez bir metinde bu üslubu deniyorum ve umuyorum ki, bu üslup, savunduğum tezin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
 
Kitabın formatının başka bir özelliği de, ilk üç yazının ayrı bir bütünlük oluşturmasıdır. İlk yazıda, “Düşüncenin Okullaşması” kavramı, bütün boyutları ve alt-kavramsallaştırmalarıyla ele alınmıştır. Bu yazıda savunulan tezlerden biri, düşüncenin okullaşması için, İslam ve modernite arasında karşılaştırmalı bir tahlilin yapılması ve modernitenin özellikle İslam’la çelişen yönlerinin açık ve net bir şekilde gösterilmesinin elzem olduğudur. İkinci makalede yapmaya çalıştığım şey özetle budur. Üçüncü makalede ise, düşüncenin okullaşması sürecinin “nihai” evresinde yapılması gereken şeyin bir örneği sunulmakta; yani bir “kavramsal tahlil” çabası gösterilmektedir. Bu bölümde, modernitenin kavramsal hiyerarşisinde insan eylemlerini tamamlama noktasında en merkezi terim olan “özgürlük” ile onun İslam’daki zıddı olan “ibadet” kavramı karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve “ibadet vs. özgürlük” tezi işlenmiştir. Bir başka ifadeyle, bu üç makalede, Düşüncenin Okullaşması sürecinde yapılması gerekenler “prototip” olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla bu üç makalenin, kitabın omurgasını oluşturduğunu söyleyebilirim.
Düşüncenin Okullaşması, aynı zamanda bir “değişim projesidir”. İnancım ve iddiam odur ki, düşünce “okullaştığı” zaman “dünya değişecektir”. Malum olduğu üzere yirminci yüzyılda ortaya çıkan bütün İslami Hareketler’in toplumsal / siyasal değişim amacı vardır ama İran’da gerçekleşen Devrim dışındaki hareketler bu amaçlarına ulaşamamışlardır. İran’da ise devrim yapılmasına rağmen sorunlar bitmemiştir. Devrim, bırakınız insanlığa umut vaad etmeyi, dar bir Şia çevresi dışında Müslüman dünyasına bile artık ilham verememektedir. Peki bu neyi gösterir? Kanımca “daha başka ve daha köklü bir sorunun” olduğunu gösterir ki, bu da esas itibarıyla “Hakikat İddası” ile ilgilidir. Bilinmelidir ki, İslam’ın Hakikat İddası, Hakimiyet İddası’ndan önce gelir. Tarih de bunun kanıtıdır. Müslümanlar tarihsel süreç boyunca genellikle hakim pozisyonda olamamışlardır ama bu, onların hakkın temsilcisi oldukları gerçeğini değiştirmemektedir! Peki Müslümanlar’ın Hakikat İddası’nda zaaf varsa ne olacaktır. Bu, doğrudan Hakimiyet İddasının zaafı olarak yansır. Dolayısıyla, aslında Hakimiyet İddiasının toplumsallaşmamasının asli nedeni, Hakikat İddası’nın zaaflı olmasıdır. İşte bu yüzden Müslümanların bugün “ilim” kavramına önem vermesi ve Hakikat İddialarını güçlendirmeleri gerekmektedir. İnancım odur ki, düşüncenin “sistematik” bir şekilde ve “okul” disiplini içerisinde ifade edilmesiyle bu sağlanacaktır. O zaman “itaat sorunu” çözülecek ve toplumsallaşmanın önündeki en büyük engel de kalkacaktır. Bu ise, zaten “değişim” sürecinin sağlam temeller üzerinde işlemeye başladığı anlamına gelir. İtaat ilişkilerinin düzene girdiği bir vasatta, “değişim” artık kaçınılmazdır. Bendeniz, İslam’ın her zaman olduğu gibi bu gün de bu değişimi gerçekleştirecek güce sahip olduğuna inanıyorum. Yeter ki Müslümanlar “ilim ve hak temeline dayalı olarak” üzerlerine düşeni yapsınlar. Ondokuzuncu yüzyılın sonunda başlayan İslami Uyanış süreci devam ediyor ve gelişmeler iyi yolda olduğumuzu gösteriyor. Yavaş yürüyoruz ama sonuçta ilerliyoruz. Bu sürecin “dönüm noktasını” Düşüncenin Okullaşması oluşturacaktır. Bu yolda yürümeye devam ettiğimiz sürece okullaşma da inşallah gerçekleşecektir. Bizler biliyoruz ki, Allah yolunda yürüyenleri, yollarına iletir. Ve yine biliyoruz ki O, vaadinden dönmez.
 

 
M. Kürşad Atalar

 

01.02.2012
 
 
 


 

Bu haber toplam 3255 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.