Mehmet Görmez ile Kalbin Erbaini
“Kalp bedenin sultanıdır ve onun orduları vardır. Sultan, düzgün, iyi olursa askerleri de düzgün iyi olur. Sultan bozuk, kötü olursa orduları da kötü olur. Kulaklar bu Sultan’ın habercileridir. Gözler bekçileridir, dil Sultan’ın tercümanıdır. Eller tebaasını kuşatan kanatlarıdır, ayaklar postacılarıdır, ciğer şefkat ve merhamet kaynağıdır, dalak ve böbrekler kendisine yönelen tehlikeleri bertaraf eden tuzaklarıdır, akciğer hayatın kaynağı, nefestir. Sultan iyi olursa askerleri de iyi olur. Sultan kötü olursa askerleri de kötü olur.”
Kalp bedenin sultanıdır. Kalbimiz kötü olursa kötü görürüz. İyiyi de kötü görürüz. Ama kalbimiz iyi olursa iyi de iyi görürüz kötüdeki iyiyi de görürüz. Bunun için kalbimizi iyileştirmemiz lazım. Kalbimizin iyileşmesi için kalbi sahibine teslim etmemiz uygun bir yol olsa gerek.
“Kalbin ibadeti ihlâs ve samimiyettir. Buna göre ihlâs ve samimiyet dinin özü dindarlığın hülasasıdır. İhlâs ve samimiyet inancı kulluğun ve itaatin sadece ve sadece âlemlerin rabbi Allah’a özgü kılınmasıdır.”
Samimiyetle kılınan bir namaz insana huzur verir. Samimiyetle yapılan bir iş insana güven verir. Samimiyetle yapılan bir dua insana ferahlık verir. Eğer kılınan namaz insana huzur vermiyorsa bilmeliyiz ki bu namaz olması gerektiği gibi kılınmamıştır, yani samimiyetten uzak kılınmıştır. Bu da ibadetlerden almamız gerekeni vermiyor. Günümüzde bazı insanlar sadece “desinler” diye yaptıkları iyilik ve yardımları sırf yaptım diye yapabiliyorlar. Mevlana’nın tabiriyle “Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün." Ne yazık ki ne göründüğü gibi olabiliyorlar ne de oldukları gibi görünebiliyorlar.
Kalbin Kıblesi: İstikamet
“Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru olanlara Allah’ın melekleri şöyle seslenir: Korkmayın! Üzülmeyin, vaat olduğunuz cennetle sevinin. İstikamet, Müslüman’ın bu dünyadaki yolculuğunun adıdır. Hayatı her an dosdoğru yol, sıratı müstakim üzerinde bulunma hassasiyetini gösterebilmektir. Rabbinize iman ettikten sonra Kuranı Kerim’in mesajları doğrultusunda tıpkı sevgili Peygamberimiz gibi dosdoğru bir hayat sürebilmektir. “
İstikametimizi şaşırmazsak attığımız her adım bizi hakikate götürecektir, ama Allah muhafaza istikametimizi şaşırırsak da freni tutmayan araba gibi nereye savrulacağımız belli değildir.
Kalbin Terbiyesi: Merhamet Eğitimi
“Her Müslüman bütün söz ve davranışlarında rahmeti prensip edindiğini ilan etmek için Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatlarını zikrederek başlar. Gönüllere giren rahmet kâinatı kucaklayan bir merhamete dönüşür. İlahi rahmetin tecelli etmediği yüreklerde merhamet tahakkuk etmez. Merhametsiz yüreklerde sevgi şefkat ülfet rikkat bulunmaz “Merhamet ancak kalbi katılaşmış inançsız bedbahtların kalbinden kaldırılmıştır”
Allah merhametsiz insana merhamet etsin işi çok zor. Merhametsiz gönüller kurumuş toprağa benzer orada hiçbir şey yetişmez.
Kalbin salahı Salih amel
Yüce mevlamız insana imanı ön kabul olarak sunmuş ve yapacağı işlerde hareket ve davranışlarında amelin kabulü için salihlik vasfını şart koşmuştur. İslam için sadık iman ve sahih bilgi ne kadar önemli ise Salih amel de o derece önemlidir.
Bir insanın ameli salih olduktan sonra korkacağı hiçbir şey yoktur
Sadaka
Sadaka sadece elle verilen değildir. “Güzel söz sadakadır. Yumuşak söz sadakadır. Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır. Allah’ın kullarına selam vermen sadakadır. İnsanlara yol göstermen sadakadır. Yolunu kaybedene yol göstermeniz sadakadır. Yolda insanlara eziyet veren bir şeyi kaldırıp atmak sadakadır. Bir kimsenin bineğine binmesi için yardımcı olman sadakadır. Bir kimsenin yükünü yüklemesi için yardımcı olman sadakadır. Toprağa diktiğiniz her bitki her ağaç sizin için sadakadır. En üstün sadaka kişinin ilim öğrenmesi ve öğrendiği ilmi Müslüman kardeşine öğretmesidir” der Allah resulü. Kendi menfaati dışında başka insanlara yaptığı her türlü iyilik sadakadır diye düşünülebilir.
Kalbi iman eden mabet: cami
Camiler Müslümanların kalplerinin attığı mekânlardır. Kalbimizi ve gönüllerimizi yönettiğimiz Kâbe’nin birer şubeleridir. Allah’ın evleridir huzur ve sükûnunun kaynağıdır. Sevgi, bilgi, birlik ve ibadet mekânlarıdır.
Peygamberimiz; İslam'ı ve İslam'ın ibadetini içine hapsetmek için değil oradan bütün dünyayı aydınlatmak için mescitleri inşa ettiriyordu. İslam medeniyetinin çiçek açtığı her sahanın tohumu bu mescitlerde atılmıştır. Hem maddi değerler olarak, hem manevi değerler olarak, hem insanın kemale ermesi için hem de toplumsal hayatın tüm unsurları yönetimden eğitime, ilimden ahlaka kadar tüm hamleler burada yapılmıştır.
Önceden camiler adalet ve ilim yuvası iken maalesef günümüzde sadece cumadan cumaya kapısı açılan ve sadece yaz tatillerinde Kur’an kursuna dönüşen mekânlar olmuştur.
Söz ve hakikat
Sözün öncesinde niyet, irade ve düşünce; sonrasında iş ve davranış vardır. Kur’an’ın ifadesi ile sahih söz salih amel doğurur. Güzel sözün neticesi güzel bir ağaç gibidir. Bu ağacın kökü sağlam dalları göğe uzanmıştır. Meyvesi her zaman yenir. Mevsimi geçmez. Çirkin bir söz ise kötü bir ağaç gibidir. Köksüz ve kararsızdır. Meyvesi olmaz. Olsa da yenmez. Bunun neticesinde Resuli Ekrem’in de buyurduğu gibi ‘ya hayırlı söz söyleyin ya da susun’.
Buna mukabele dil kemiksizdir. Kemiksiz olduğu için her yöne kayabilir. Dilin sahibi de akıldır. O yüzden söylenen her söz akıl süzgecinden geçirilip dile dökülmelidir.
Kalbin Eylemi İman
Aslında iman tamamen Allah’a teslimiyettir. İslamiyet’le yeni tanışmış Çinli iş adamı bir gece içkinin haram olduğunu öğrenir. Bu adamın birkaç tane içki fabrikası vardır. Hiç tereddütsüz o gece fabrika ustasını arayıp: bütün içki üretimlerini durdurun satışlarını durdurun der. Hiç maliyetini düşünmeden bunu yapabiliyor. Ve bu; bir iman eylemidir.
Kalbin Miraç’ı namaz
Mirac, her şeyden önce yükselme yollarının yegâne sahibinin Yüce Allah olduğunun bilincine varabilmektir. Mirac, bir yükseliştir. Fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun Allah’a yükselişidir.
Namazla mümin kişiliğine ve kimliğine kavuşur. ‘Allahu Ekber’ der ve elinin tersiyle maddi olanı, gelip geçici olanı geriye iter. Rabbine yönelir, sadece onun önünde eğilir. Sadece ona secde eder. Namaz bir dünya görüşüdür. Namaz müminin kimlik kartıdır, pasaportudur. Namazla müminler kendi benlikleriyle barışır. Namazla müminler birbirlerinden emin olur; saf tutar, omuz omuza verir. Namazla bütün kötülüklerden arınır. Namazla kıyama durur. Zulme karşı, haksızlıklara karşı. Namazla ibadet dua olur. Bedenin dili ruhun dili ile birleşir.
Kalbin ibadeti Oruç
Oruç ibadetinin asıl gayesi; insana, eğitilmiş ve kendi beşeri arzularının egemenliğinden kurtulmuş hür bir irade kazandırmaktır. Peygamber efendimiz bir hadisinde ‘Allah’ın sizin yemenizi ve içmenizi bırakmanıza ihtiyacı yoktur’ buyurmuştur. Oruç sadece karnı aç bırakmaktan ibaret değildir. İmsaktan itibaren insan bütün organlarını tutabiliyorsa, her türlü kötülükten ve günahtan uzak durabiliyorsa gerçek imsak gerçek oruç budur.
Oruçla sadece nefsini değil bütün bedenini terbiye eder. Bize verilen nimetlerin ne kadar değerli olduğunu anlamaktır oruç.
Orucun taçlandığı ay ise Ramazan ayıdır. Ramazan, 11 aydaki yorgunluğumuzu bir kenara bırakmak manevi duyguları daha iyi yaşatıp tadabilmemiz için vardır.
Kalbi imar eden kitap: Kur’an
Bir kitap düşünün ki bize kendimizi anlatmaya geldi. Bir kitap düşünün ki bizim rabbimizi tanıtmaya geldi.
Aslında Kur’an insan kılavuzudur. Dünya haritası gibidir. Allah Kur’an’ı bize gönderirken, bilip öğrenip hayatınıza uygulayalım diye göndermiştir. Kur’an Allah’ın bize armağan ettiği bir kitaptır. Bu öyle bir kitap ki içinde insana, hayvana, doğaya, yıldıza, güneşe ve tüm evrene hitap eder.
Not: Bu yazı Prof Dr Mehmet Görmez’in Kalbin Erbaini kitabından yararlanılarak yazılmıştır.
