KUR’ANDA TEVHİD EĞİTİMİ / Köşe Yazısı - Ömer DEMİR

29.02.2016 19:08:56
Ömer DEMİR

Ömer DEMİR

KUR’ANDA TEVHİD EĞİTİMİ
 
Tevhid Nedir?
 
Sözlükte birlemek, bir şeyin tek olduğuna hükmetmek anlamına gelen tevhid, terim olarak Yüce Allah’ı zatında, sıfatlarında, fiillerinde ve mabud olduğunda bir ve tek kabul edip, bu hususlarda, eşi, benzeri ve dengi bir varlığın bulunmadığına inanmak demektir.[1] Bunun zıddı, yani Yüce Allah’ı zatında, sıfatlarında veya ilahlığında bir ve tek olarak kabul etmeyip, bu hususlarda eşi, benzeri, dengi veya ortağı olduğuna veya olabileceğine inanmak ise “şirk”tir.
Tevhid, İslam’ın özüdür. Yüce Allah’ın yeryüzünde hâkim kılmak istediği asıl gayedir.  Bu nedenledir ki, bütün peygamberlerin ilk hedefi yeryüzünü şirkten arındırıp, tevhidi yerleştirmek olmuştur.  Tevhid, aynı zamanda dinin temelidir. Tevhid inancı, sağlam ve doğru bir şekilde oluşmadığı takdirde diğer inanç esaslarının sağlam ve doğru yerleşmesi mümkün değildir.  Kişi tevhid inancıyla Rabbi karşısındaki konumunu kavrar, kulluğunun bilincine varır ve asıl yaratılış gayesinin farkında olur. İbadetleri anlam kazanır, hayatının hedefini ve önceliklerini tayin eder, sınırlarını bilir. Kul tevhid inancıyla Rabbini tanır, onun şanına ve büyüklüğüne yakışmayacak sıfat ve fiillerden O’nu tenzih eder, diğer insanların uydurma yakıştırmalarından kendini arındırır. Rabbinden kaçamayacağının bilincinde olur, O’nun indirdikleriyle amel etmenin en güzel tercih olacağını kavrar, takvalı bir yaşam sürer. Aklı tatmin olur, kalbi huzur bulur ve tüm endişelerinden kurtulur. Rabbine güvenir, O’ndan gelene razı olur. Dünya yolculuğuna O’nun kararıyla çıktığını, O’nun her an kendisini görüp gözettiğini ve sonunda yine O’na döneceğini bilir.  Hangi makamda ve nerede olursa olsun hesabını veremeyeceği davranışlardan kaçınır, haddini bilir. Rabbinin izni olmadan hiç kimsenin ne kendisine bir fayda sağlayabileceğini ne de kendisine gelen bir zararı engelleyebileceğinin bilincinde olarak samimi bir şekilde Rabbine yönelir. Yalnızca ona ibadet eder ve O’ndan yardım diler.  Rabbinin razı olacağı amellere odaklanır. Bu konuda kınayıcının kınamalarından çekinmez.
 
Kur’an ve Tevhid
 
Yüce Allah’ın yeryüzüne göndermiş olduğu son ilahi kitap olan Kur’anın temel hedefi şirkten arınmış bir tevhid inancını ortaya koymak ve insanları buna çağırmaktır. Kur’an ayetlerinin önemli bir kısmı doğrudan tevhid inancıyla ilgilidir. Geriye kalan ayetlerde ise tevhid, bir dip akıntısı gibi sürekli vardır veya tevhid inancına bir şekilde atıf yapılır.  Bu anlamda Kur’an’ın tüm ayetleri tevhid inancıyla bir şekilde ilintilidir. Kur’an, insanları bile bile yanlışta inat etmemeye,  önyargılarını gözden geçirmeye, kendilerine miras kalan, hazır buldukları yanlış inançları tekrar düşünmeye ve doğru hüküm vermeye çağırır. Geçmiş toplumlardan ve peygamberlerin mücadelelerinden kesitler sunarak yanlışta diretmenin sonucuna dikkat çeker. 
 
Kur’an’da Tevhid Eğitimi
 
Kur’an muhatabında olması gereken “Allah İnancını” (Tevhid)   yerleştirmeye çalışırken acaba nasıl bir yol izlemekte, bu konuda hangi bilgileri vermekte, bu konuyu işlerken hangi prensiplere dikkat etmektedir? Bu konudaki ayetler incelendiğinde belli bir metod çıkarılabilir mi?  Bu sorular bizi; “Kur’an’da nasıl bir eğitim metoduyla tevhid eğitimi verilmektedir?” sorusuyla baş başa bırakır. Fakat bu öyle kolay altından kalkılacak bir mesele değildir ve bu yazının muhtevasını aşan kapsamlı bir çalışmayı gerektirir. Biz bu yazımızda konuyla ilgili bazı ayetleri inceleyerek genel bir kanaate ulaşmaya çalışacağız;
 
1-  İnsan Rabbine Muhtaçtır
 
İlgili ayetlere bakıldığında Tevhid Eğitiminde (istenilen Allah inancının oluşması için) ilk adım, kişinin Allah’ı Hak ve Batıl’ın yegane ölçütü kabul edip, bu konuda Allah’a muhtaç olduğunu itiraf etmesi ve Rabbinden yardım istemesinin gerekliliğidir. Hidayeti veren Allah’tır ve insan Rabbinden hidayet isteyip, hidayete talip olmalıdır. Çünkü kendini ihtiyaçsız hisseden bir varlığa Kur’an’ın vereceği bir şey yoktur.
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık olandır.” (Fatır,35/15)
“Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma” (Bakara, 2/147)
“Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.” (En’am, 6/57)
“İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Hak’tan sonra sadece sapıklık vardır. O halde, nasıl oluyor da (Hak’tan) döndürülüyorsunuz?” (Yunus, 10/32)
“Herkesin kazandığını görüp gözeten Allah inkar edilir mi?”(Rad,13/34)
“Eğer inkar ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkar etmesine razı olmaz” (Zümer,39/7)
 “Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder” (Alak,96/6,7)
“Peki, Allah rızkınızı keserse, kimdir size rızık verecek olan?” (Mülk,67/21)
Deki: “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir?” (Mülk,67/30)
“Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez O’na boyun eğmişken ve O’na döndürülüp götürülecekken onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?” (Al-i İmran,3/83)
“Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Maide,5/51)
 
2- Kur’an İnsana Allah’ı Tanıtır
 
Tevhid eğitiminin ikinci aşaması, insana Rabb’ini doğru bir şekilde tanıtmaktır. Kur’an bir yandan insana Rabbiyle ilgili doğru bilgiler verirken, bir yandan da O’nda bulunması mümkün olmayan şirk unsurlarını reddederek bu konuda zihinleri netleştirir. Esasen insana Rabbini tanıtıp, sadece O’na ibadet etmeye çağırmak Kur’an’ın ana gündemidir.
 
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur.[2] O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün kainata hükmetmektedir) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür. (Bakara, 2/255)
“O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen alemi de bilendir. O, Rahman’dır, Rahim’dir. O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O, yaratan, yoktan vareden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Haşr,59/24-24)
“Deki: “O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir) O’ndan çocuk olmamıştır. (Kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğmamıştır. (Kimsenin çocuğu değildir) Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” (İhlas,112/1-4)
“Şüphesiz O, tevbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.” (Bakara, 2/37)
“Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da”  (Bakara, 2/77)
“O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara, 2/117)
“Kullarım, beni senden sorarlarsa , (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm” (Bakara, 2/186)
“Allah hesabı pek çabuk görendir” (Bakara, 2/202)
“O, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir. O’ndan başka ilah yoktur. (Al-i İmran,3/6)
 “Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur” (Nisa,4/110)
“Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.” (Nisa, 4/139)
“Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.”(Maide, 5/6)
“Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder” En’am, 6/203)
“Deki: Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım?” En’am, 6/164)
 “Eğer yeryüzünde ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez”(Lokman,31/27)
 
3- Gönüllülük Esastır
           
Kur’an doğruyla, yanlışı net bir şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna katlanmak şartıyla tercihi insana bırakır, bu konuda onu serbest bırakır. Çünkü kalpte gerçekleşmeyen, zorla kabul ettirilen bir inanç müminleri değil, münafıkları ortaya çıkarır; fakat insan yanlış tercihinin hesabını vereceğini de unutmamalıdır.
 
“Şüphesiz sen,  ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin. Sen (gerçeği görmeyen) körleri sapıklıklardan çıkarıp doğru yola iletemezsin. Sen çağrını ancak ayetlerimize inanıp Müslüman olan kimselere işittirebilirsin. (Rum,30/52,53)
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?” (Yunus, 10/99)
“Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır….”(Bakara, 2/256)
“Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.” (Ğâşiye,88/ 21)
“İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine ulaştıran bir yol tutar” (İnsan,76/29)
“Ancak, kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır. Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.” (Ğâşiye,88/ 23-26)
“Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de yan çizerseniz, bilin ki Allah, gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara, 2/209)
 
4- Fıtri Olan Tevhid’dir, Şirk Arızi Bir Durumdur
           
Kur’an’a göre asıl olan Tevhid’dir. Şirk ise hastalık gibi insana sonradan bulaşan arızi bir durumdur. İnsan kendisini ve diğer insan davranışlarını gözlemlediği zaman bu durumu açıkça görür. Özellikle korku, ümitsizlik, acizlik... gibi durumlarda insan gayrı ihtiyari halisane bir şekilde sadece Rabbine sığınır, aklına başka bir varlık gelmez. Bu aynı zamanda her insanın yaşadığı bir deneyimdir. Kur’an Tevhid eğitimi verirken insanın  kendi deneyimlerini ve gözlemlerini hatırlamasını ister.
 
“De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na “Eğer bizi bundan kurtarırsa, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden)kim kurtarır?” Deki: “Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de O’na ortak koşuyorsunuz” (Een’am,6/63-64)
“İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse de ayakta iken (her halinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider.” (Yunus, 10/12)
“O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerde denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgarla seyrettiği, yolcularında bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar.” (Yunus, 10/22)
“Size ulaşan her nimet Allah’tandır. Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O’na yalvarır yakarırsınız.”(Nahl, 16/53)
“Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun.(Rum, 30/30)
 
5- Kâinattaki Ölçü, Uyum ve Düzen Tevhid’e Delildir
           
Kur’an’ın Tevhid eğitiminde, Allah’ın eseri olarak kainattaki mükemmel uyum önemli bir yer tutar. Üstelik bütün insanlar bu mükemmelliğe şahittir. Kainattaki ölçü, ahenk ve düzeni; Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleri olarak sayar. İnsan bu mükemmel uyumu her gün gördüğü için ona sıradan gelebilmektedir. Fakat düşündüğü vakit bütün bunlara gücü yetenin sadece Allah olacağını bulur.
“O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahman’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) aciz ve bitkin halde sana dönecektir.” (Mülk, 67/3-4)
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökten yağdırıp kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.” (Bakara, 2/164)
“O, gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğundan da aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.” (En’am, 6/99)
  “De ki:Ne dersiniz? Allah, üzerinize gündüzü kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah’tan başka hangi ilah size içinde dinleneceğiniz bir gece getirebilir? Hala görmeyecek misiniz? (Kasas, 28/72)
“Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.” (Yasin, 36/37-40)
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.” (Enbiya, 21/22)
 
6- Şirkin Delili Yoktur; Şirk En Büyük İftiradır
           
Kur’an, Allah’ın varlığı ve birliğine kâinattaki mükemmel ölçüyü delil getirdikten sonra,   şirkin delilinin olmadığını ifade eder.  Şirki Allah’a yapılmış bir iftira olarak görür, bu konuda herhangi bir şüphenin oluşmasını engeller. Yine Kur’an’a göre şirk,  her iftira gibi kendi içinde de birçok tutarsızlığı barındırır.
“Onları tümüyle (mahşere) toplayıp da Allah’a ortak koşanlara, “Nerede ilah olduklarını iddia ettiğiniz ortaklarınız?” diyeceğimiz günü hatırla. Sonunda onları manevraları, “Rabbimiz Allah’a and olsun ki biz (O’na) ortak koşanlar değildik” demelerinden başka bir şey olmayacaktır. Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve iftira edip durdukları şeyler (uydurma ilahları) onları nasıl yüzüstü bırakıp kayboluverdi.” (En’am, 6/22-24)
“Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, nede fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. Deki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.”(Yunus,10 /18)
“Onlar, “Rahman bir çocuk edindi” dediler. And olsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız. Rahman’a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak dağlar yıkılıp çökecektir! Hâlbuki Rahman’a bir çocuk edinmek yakışmaz. Göklerdeki ve yerdeki herkes Rahman’a kul olarak gelecektir.” (Meryem, 19/88-93)
“Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz.! Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı! (Saffat,371/79-180)  
“Deki: Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hakimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor? “Allah” diyecekler. Deki: “O halde Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız? (Yunus, 10/31)
 
7- Tevhid ve Ahiret İnancı
 
Tevhid inancının doğru bir şekilde yerleşmesi için Allah’ın bu dünyada tek ilah olduğu gibi ahirette de yegane ilah ve hüküm sahibi olduğu bilinmelidir. Rabbimizin bazı suçların cezasını dünyada hemen vermemesinden bunların hoş görüldüğü, cezasız kalacağı sonucu çıkarılmamalıdır. Yüce Allah hemen ceza vermeyerek kullarına hatadan dönmeleri için fırsat vermektedir. İnsan, Allah’tan başka ilah olmadığını ahiret hayatında inkâr edemeyeceği bir şekilde görecek, fakat bu kendisine bir fayda sağlamayacaktır.
“Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince , (gerekeni yapar) Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir. ( Fatr, 35/45)
“Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, Salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (onlara şöyle denilir) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Fatr, 35/37)
“Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir. Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbin huzurudur.” (Kıyame, 75/7-12)
“Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş Rabbinedir.” (Kıyame, 75/26-30)
“Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını) iddia ettikleriniz, sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır.” (En’am, 6/94)
“Onların hepsini bir araya toplayacağımız, sonra da Allah’a ortak koşanlara, “Siz de, ortaklarınız da yerinizde bekleyin” diyeceğimiz günü düşün. Artık onların (ortak koştuklarıyla) aralarını tamamen ayırırız ve ortak koştukları derler ki: “Siz bize ibadet etmiyordunuz, şimdi ise sizin bize tapınmanızdan habersiz olduğumuza dair sizinle bizim aramızda şahit olarak Allah yeter.” (Yunus, 10/28-29)
“İş bitirilince şeytan diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim, ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de bana hemen geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim, 14/22)
 
 8- Kul Rabbine Güvenmeli, İnancında Samimi Olmalıdır
 
Tevhid eğitiminin bu aşamasında kul her şeyin Allah’ın elinde olduğunun bilincine varmalı, Rabbinden gelene razı olmalıdır. İnancında samimi olmalı, herhangi bir dünyevi menfaat karıştırmamalı, riyadan kaçınarak samimi bir şekilde Allah’ın rızasına yönelmelidir. Sadece kendisine iyilik dokunduğunda değil, kötülük dokunduğunda da kulluğunu unutmamalıdır. (Sadece rahat zamanların değil, zor zamanların da Müslüman’ı olmayı bilmelidir.) Yanlıştan döndüğünde kapının kendisine açık olduğunu unutmamalıdır.
“Allah kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.” (Zümer, 39/36)
“Deki: Ey kendilerinin aleyhinde aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer,39/53)
“İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?” (Hadid, 57/16)
“Biz Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz”(deyin) (Bakara, 2/138)
“Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva’dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara, 2/197)
“Allah iman edenlerin dostudur. Onları, karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” (Bakara, 2/257)
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” (Al-i İmran, 3/102)
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” (Al-i İmran, 3/103)
““Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıtmışların yoluna değil.” (Fatiha, 1/5-7)
“Rabbimiz! bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Al-i İmran,3/8)
“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler. (Al-i İmran,3/160)
“Şu halde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir karşılığa değişmeyin.” (Maide, 5/44)
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Al-i İmran, 3/92)
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hac, 22/11)
 
9- İnsan Kendisini Rabbinin Yolundan Uzaklaştıracak Tehlikelere Karşı Dikkatli Olmalıdır
 
Kur’an’a göre imanı elde etmek kadar, onu korumaya özen göstermek de önemlidir. Dünya yolculuğunda onu üzerinde bulunduğu dosdoğru yoldan çevirecek birçok tuzak mevcuttur. Kur’an bu tuzaklar hakkında bilgi vererek, muhatabını uyanık olması konusunda uyarır.
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Fussilet, 41/36)
“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir.” (Hadid, 57/20)
“Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.”(Kıyame, 75/20-21)
“Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.” (Al-i İmran, 3/14)
 
10- Tevhid İnancına Hiçbir Şirk Unsuru Bulaşmamalıdır
 
Tevhid konusunda pazarlık olmaz. Müminin zihni bu konuda net olmalıdır. İnancına hiçbir şekilde herhangi bir şirk unsuru bulaştırmamaya dikkat etmelidir. Çünkü şirk, tevbe edilmediği taktirde, Allah’ın asla affetmeyeceği en büyük günahtır ve mazereti yoktur.
“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.” (Nisa, 4/48)
“O halde, kafirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin” (Mümin, 40/14)
“Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki, O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (En’am, 6/17)
“Deki : “Sizin, Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeylere ibadet etmem bana kesinlikle yasaklandı. Ben sizin arzularınıza uymam (uyarsam) o taktirde, sapmış olurum, hidayete erenlerden olmam.” (En’am, 6/56)
“Deki: “Allah’ı bırakıp, bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah, bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisingeri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları “bize gel!” diye doğru yola çağırdıkları halde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?” Deki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbi’ne boyun eğmek emrolundu.” (En’am,6/71)
“(Ey Muhammed) Deki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamım da, ölümüm de, âlemlerin Rabbi Allah içindir” (En’am, 6/162)
“Allah’ın ayetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan çevirmesinler. Rabbine çağır ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma!(Kasas, 28/87)
“Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur” (Ahzab, 33/36)
“De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim. Sizde benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” (Kafirun, 109/1-6)
 


[1] İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansk.,Marmara Ünv. İlahiyat Vakfı Yay., C.4,S.2040

[2] Kayyum, “Varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına hakim ve onları koruyup gözeten” demektir. 

Bu yazı toplam 3330 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.