DEVLET DAVA ADAMI YETİŞTİRMEZ / Köşe Yazısı - Mehmet Suat DİLEK
Mehmet Suat DİLEK
mehmetsuatdilek@gmail.com
DEVLET DAVA ADAMI YETİŞTİRMEZ
Kör dünyanın göbeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Kuşların göz bebeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Hak yol İslâm yazacağız.
Kuşların göz bebeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Büyük şair ve yazar merhum Abdurrahim Karakoç’un 1960 yılında kaleme aldığı sonrasında marş olarak dillere gönüllere işlenen “Hak yol İslam yazacağız.” şiiri İslam’a karşı menfi bir tavrın olduğu dönemlerde İslamcı gençlik gruplarında coşkunun tavan yapmasına neden oluyor ve müthiş bir motivasyon sağlıyordu. Öyle bir motivasyon ki “Esen yele, yağan kara, yağmur yüklü bulutlara, yıldıza, aya, güneşe, balaların beşiğine…” hak yol İslam yazılıyordu. 40 yıl boyunca bu dizelerin verdiği coşku ve motivasyon ile iki binli yıllarda o günün mücahit gençleri bugünün büyükleri merkezin statükocu seçkinlerini püskürtmeyi başardılar.
Hızlı mücahitlerimizin var olduğu zamanlardan bugüne çok şeyler yaşandı: Zindanlara mahkûm oldular, fiziki ve psikolojik işkencelere tabi tutuldular, mal varlıklarını mücadele yolunda harcadılar, mücadele uğruna eşlerini çocuklarını ihmal ettiler, zor zamanlarda mücadele ettiler. Zamanla da yaşlandılar, yoruldular ve dolayısıyla motivasyonlarını kaybettiler.
Belki idealize ettikleri toplum düzenine ulaşamadılar. Belki yıldıza aya güneşe hak yol İslam yazamadılar; ancak İslamcılığın bu topraklara ait yegâne akım olduğunu merkezin statükocu seçkinlerine öğrettiler. Bu bile tek başına büyük bir başarıdır.
Toplumsal dönüşümü kentsel dönüşüm gibi algılayanlar bu süreçte yaşanan çok şeyi yetersiz görüp eleştirebilirler. Toplumu dönüştürmek motivasyonuyla yola çıkan bir kesimin zamanla dünyevileşerek kendilerinin dönüşmüş olmasından kaynaklı yapılan eleştirilerin haklı yönü elbette olabilir.
Ancak sosyolojik olarak toplumsal dönüşüm için birkaç kırk yıl gerektiğini hatırlatmak gerekir. Birinci kuşak mücahitlerin hatalarıyla sevaplarıyla birinci kırk yılda yaptıklarını takdir etmek gerekir.
Peki, ikinci kuşak mücahitlerimize ne oldu?
Necip Fazıl’ın: “ ‘Kim var!’ diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert ‘Ben varım!’ cevabını verici, her ferdi: ‘Benim olmadığım yerde kimse yoktur!’ duygusuna sahip bir dava ahlakını pırıldatıcı bir gençlik.” dizelerinin muhatapları olan birinci kuşak mücahitler surda bir gedik açtılar ve o gedikten Anadolu halkını kenardan merkeze çektiler. Peki, ikinci kuşak mücahitlerimize ne oldu? Onlar bu dizelerin muhatabı değiller mi? Sahip oldukları konforun birçok şeye katlanılarak elde edilmiş bir kazanım değil de hep varmış gibi, kendi varlıklarından kaynaklanan ve hiç yok olmayacak bir durum gibi zannediliyor.
Merkezde bulunmanın konforunu bir önceki kuşağa borçlu olduklarını, rüzgâr dinince küreklere asılacak motivasyonlarını yitirdiklerini ve kendilerinin henüz bir açılımlarının olmadığını bilmeleri gerekir.
Bir davanın uzun soluklu yaşayabilmesi için genç nesil tarafından bilinmesi ve benimsenmesi gerekir. Mesela ikinci kuşak mücahitler aksiyoner, mücadeleci, dava adamlığı kimlik ve şuuruna sahip nesil yetiştirme gayretine girerek bir açılım yapabilirler. Zaten olması gereken nesil yetiştirme gayretine açılım dememin sebebi, bu konuda bireysel çabaların gittikçe azalmasından kaynaklanıyor. Nesil yetiştirme gayretine girmeden öncekilerin mirası üzerinden yürümek kimseyi başarıya götürmez.
Devlet belki dindar nesil yetiştirir ama dava adamı yetiştirmez. Bu iş adanmışların işidir. Birinci kuşak mücahitlerin fikir dünyalarına yön veren, İslam medeniyetinin öngördüğü insan modeli üzerinde kafa yoran Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’u ikinci kuşak okumuyor ya da çok azı okuyor. Oysa Necip Fazıl’da Müslümanca cesareti, Sezai Karakoç’ta İslami dirilişin derinliğini görürüz. İslami bilinç cesaret ve derinliği olan bir nesil yetiştirme her dönem her vakit dava adamlarının yegâne vazifesidir.
Yusuf Kaplan; “Farklı kültürlerin, dinlerin, felsefelerin ve etnisitelerin farklılıklarını koruyarak hepsine yaşama ve var olma hakkı sunabilmiş tek medeniyet tecrübesinin İslam medeniyeti tecrübesi olduğunu, İslam’ın dışında batı uygarlığına karşı gerçek anlamda bir medeniyet meydan okuması geliştirebilecek bir güç kaynağı olmadığını, İslam’ın batı uygarlığına karşı meydan okumasının tek adresi olduğunu” ifade ediyor. İnsanlığın canına okuyan seküler meydan okumaya karşı bütün renklere yaşama ve var olma hakkı sunan İslam medeniyeti meydan okuması müthiş bir motivasyon kaynağı aslında. Birinci kuşak mücahitlerin “Aya, güneşe, yağmura hak yol İslam.” yazma hayalinin verdiği motivasyonun aynısının ikinci kuşak için “Meydan okuma” motivasyonuyla doldurulabileceğini düşünüyorum.
Bu motivasyon aksiyoner, dava adamlığı kimliği ve şuuruna sahip cesaret ve derinliği olan bir nesil olmadan tek başına iş yapamaz.
Ancak, konforumuzu bozmadan da nesil yetişmez...
Bu yazı toplam 1969 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
- DEVLET DAVA ADAMI YETİŞTİRMEZ1 Haziran 2021 Salı 21:02
- Mutlu Sıradanlık20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- Bu Terslikte Bir İş Var20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- BİN YIL SÜRECEK UTANÇ “TABULA RASA’YA POSTAL ÇİZMEK!”18 Nisan 2019 Perşembe 22:14
- Mü’minin Yitik Malı; İrfan18 Ekim 2018 Perşembe 08:34
- Hayy’ın Serüveni ve Eğitim Felsefesi Bağlamında Üç Sorun26 Mart 2018 Pazartesi 07:41
- Siyasal Bir Kurgu Olarak Eğitim ve Türkiyede Din Eğitimi20 Nisan 2017 Perşembe 06:47
- Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya24 Ocak 2017 Salı 10:31
- İSLAMCI MÜTEFEKKİR DEVLET ADAMI:SAİD HALİM PAŞA4 Eylül 2016 Pazar 10:14
- BİR EĞİTİM PROJESİ OLARAK BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİ9 Mart 2016 Çarşamba 17:26
- Bilal KARAKURTSEZAİ KARAKOÇ VE DİRİLİŞ NESLİ
- Ziya TEPELİYAKAT VE GÖREV SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİ
- Hülya AKCEBEGAZZE:KIYAMETİN PROVASI
- Bilal AKGÜLELEKLERDEN ELENECEKSİN
- Cevdet BALLIGERİ DÖN (DEPREMLE BERABER OLUŞAN EĞİTİMCİ GÖÇÜ ÜZERİNE)
- Ahmet BELLİBAŞ KARANLIK BİR GÜNDÜZE UYANIRKEN
- Ebubekir AytekinCUMHURİYET ÖNCESİ SOSYAL YARDIM KURULUŞLARI VE SOSYAL YARDIMLAŞMA
- Yakup ÇETİNKAYASEYYİD CEMÂLEDDİN AFGANÎ
- Akif AKMAN JÖN TÜRKLERDEN BUGÜNE ALGI YÖNETİMİ DERSLERİ
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Sabri KELEPÇEKAHTA ÇAYINA
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |