OBLOMOV / Köşe Yazısı - Dilber ULUÇAY

31.10.2022 21:41:08
Dilber ULUÇAY

Dilber ULUÇAY

 OBLOMOV

“Bu kitapta önemli olan Oblomov değil, oblomovluktur.”

 

Birçok okuma listesinde karşılaşağımız bir eserdir Oblomov. Akıcı ve sade dili, ilgi çekici karakter analizleri, felsefi-edebi aforizmalarıyla okuru sürükleyen ve kendine bağlayan bir eserdir. Öyle ki Dostoyevski’nin bile Oblomov’u beğendiği söylenir. Tıpkı Dostoyevski’nin 15 günde Kumarbaz’ı yazması gibi Gonçarov da Oblomov’u bir ay çok kısa sürede yazmıştır.
Oblomov aslında bir karakter değil bir kavram yahut dönemin Rus toplumunun taşıdığı bir illettir. Yazar Rus toplumunun genelinden ziyade bireyler üzerinden toplum hakkında çok önemli çıkarımlarda bulunmuştur. Gonçarov’un eserinde, özelde Ruslar genelde tüm insanlık üzerine yaptığı tespitler çok etkileyicidir.
Kitaptaki en etkileyici ve çok vurgulanan olgulardan bir tanesi ana karakter Oblomov’un tembelliğidir. Karakterimiz öyle tembeldir ki; kitabın ilk 200 sayfasında yataktan kalkma mücadelesine şahit oluyoruz. Zira “uzanmak İlya İlyiç için ne hastalarda ya da uykusu gelmiş insanlarda olduğu gibi bir zaruret, ne de uyuşuk bir insandaki gibi bir zevkti; bu onun tabî hali idi. Evde olduğu zamanlar hep uzanırdı; hem de hep aynı odada.”
Kitaptaki bir diğer karakter ise Stolts’tur. Oblomov’un tam tersi bir karakter olan Stolts, çok çalışkandır ve boş durmaktan hiç hoşlanmaz. Yolunda sebatla ve şevkle yürürdü. Parasına göre yaşar, dakikaların da rublelerin de değerini bilir. Harcadığı heyecanı ve ruh gücünü dikkatle ölçüp biçerdi.
Oblomov ve Stolts’u anlamak için psikologların yaptığı gibi çocukluğuna inmek gerekir. Zira aristokrat bir ailenin çocuğu olan Oblomov el bebek gül bebek büyütülmüştür. O kadar ki; çizmelerini bile kendi kendine giymemiştir. Hatta, oyun oynarken bile ebeveyn denetimi altındadır ve rahat rahat oyun oynamamıştır. Stolts ise Rus soyluluğu taraftarı bir anneye sahip olmakla birlikte babasının Alman disiplini altında yetişmiştir. Babasının “Burnu kanamayan, burun kanatmayan çocuklardan ne hayır gelir ki!” sözü çocuk eğitimi hakkında düşüncelerini okuyucuya yeterince göstermektedir. Karısı(Stolts’un annesi), Stolts’un kaybolduğunda ve onu araması gerektiğini Stolts’un babasının sözü şu olmuştur: “Oblomov’un oğlu(baş karakter) kaybolsaydı bütün köyü ve hükümeti ayağa kaldırırdım; ama Andrey(Stolts) kendisi çıkar gelir. Andrey iyi bir oğlandır.”. Oblomov ve Stolts parantezinde aşırı korumacı ebeveynlere güzel bir ders verilmektedir.
Hikaye bu iki zıt karakter(Oblomov ve Stolts) etrafında döner. Birbirlerine tamamen zıt karakter olmalarına rağmen Stolts, Oblomov’un saf çocuk ruhunu sevmiştir ve iyi dost olmuşlardı. Stolts, arkadaşı Oblomov’u tembellikten kurtarmak için elinden geleni yapmıştır fakat Oblomov hep yerinde saymıştır.
Kitabın topluma hitap eden tarafını Lenin’in şu sözleri çok güzel yansıtmaktadır: “ Rusya üç devrim geçirdi, ama gene de Oblomovlar kaldı; çünkü Oblomovlar yalnız derebeyler, köylüler, arasında değil, işçiler, komünistler arasında da vardır. Toplantılarda, komisyonlarda nasıl çalıştığımıza bakarsanız, eski Oblomov’un içimizde olduğunu görürsünüz. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekmektedir.”
İyi okumalar…

Bu yazı toplam 762 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.