EĞİTİM YAZILARI-MUSTAFA İSLAMOĞLU

12.02.2016 22:59:23
EĞİTİM YAZILARI-MUSTAFA  İSLAMOĞLU

 EĞİTİM YAZILARI-MUSTAFA  İSLAMOĞLU

“Bizler söz medeniyetinin çocuklarıyız. İslam söz medeniyetidir. Zira İslam’ı tarih sahnesine çıkaran şey, Allah’ın insanla konuşmasıdır. Söz değerli olmasaydı Allah konuşmazdı. İlahi vahiy, sözün gücünün şahididir” tespitinde bulunan zamanımızın en önemli fikir ve düşünce sahibi âlimlerinden Mustafa İslamoğlu, tıpkı Yunus’un,

Behey Yunus sana söyleme derler

Ya ben öleyim mi söylemeyince

dizelerinde dile getirdiği gibi “söylemesem ölürüm” diyenler gibi ölümü göze alıp, tüm peygamberler gibi hakkı-hakikati söylemiştir. Muhtelif konularda söz söyleyip, eserler yazan İslamoğlu, eğitim konusunda söylediklerini “Eğitim Yazıları” adlı kitapta derleyip bizlerin istifadesine sunmuştur.

Beş bölümden oluşan kitabın 1.bölümünde modern eğitimin yanlışları ve yeni modelin esaslarını sıralayan İslamoğlu’na göre modern eğitimin yanlışları karşımıza şu şekilde çıkmaktadır:

Modern Eğitim, değer değil fiyat esasına dayanıp, eşyanın kullanımına göz dikmiş, tek dünyalı olup, bilginin “hayrına” değil, “yararına ve hazzına” taliptir.

İlim ile âlimin arasını ayırmış, bu ayrım bilgiyi ahlaktan mahrum etmiştir.

Bilgi dünyevileşmiş, Allah’la bağı koparılmıştır.

Değerleştirici olup, insanı her şeyin ölçüsü olarak gören bir hümanizme dayanır.

Bilgi ahlakından yoksundur. Bilgiyi insanın Tanrıya karşı rekabet ve özgürleşme aracı olarak görür.

Rekabetçi ve yarışmacı olup, tekelci ve bölücüdür. Okula, ekole dayanır. Bizse camiye dayanırız. Okul, bir fikrin diğerlerine karşı savunulduğu mekân, toplum, tarz ve usuldür. Cami ise toplayandır.

Hayatı kompartımanlara ayırıp, siyasi istismara açıktır.

Tek tipleştirici, bireyselleştirici ve başarı odaklı, görsel ve görselleştiricidir. Manevi duyuları yok saymış, maddi duyuları da göze indirgemiştir. Kalpsizdir.

Yeni Eğitim Modelinin Esasları ise;

Fiyat odaklı değil, değer odaklı ve çift dünyalı olmalı.

Âlim-malum ve talibin arası açılmadan, İlmin El-Âlim tarafından bahşedilen bir emanet olduğu unutulmamalıdır.

İnsanın değişmez değerlerinden neş’et etmeli, insanı tanrıyla savaşan bir hırsız değil, şeref sahibi bir şaheser olarak tanımlamalıdır.

Paylaşımcı olup, parçalayıcı değil, bütünleştirici olmalıdır.

Bilgi bir ibadet olarak kabul edilmeli, tecrübeye bilginin en değerli katmanı olarak saygı gösterilmelidir.

Dinlemeye, öğrenen-öğreten ilişkisine, özgürlükçü ve hür düşünceye dayalı olmalıdır.

Süreklilik esas olup, zamanın meşru tüm yöntemlerini kullanmalıdır.

 Bu teşhisten ve tespit sonra yazar; rabbani terbiyenin müfredatının Kuran olduğunu, beşerin insan suretinde yaratılmasının onu insan kılmaya yetmeyeceğini, ancak talim-terbiye/eğitim öğretimle bunun mümkün olacağını ve İslami eğitim sisteminin ekseninin şefkat ve merhamet olduğunu ifade eder. İslam aklında bilgi, melekleri Âdem’e secde ettiren unsur iken, Yunan-batı aklında cennetten kovdurandır. İslam bilgiyi bir emanet ve ibadet olarak görürken, batı bilgiyi Tanrıdan çalınmış bir unsur olarak görür. Eğitimdeki mevcut tıkanmayı Rabbani terbiyenin müfredatı olan Kuran ışığında aşmanın mümkün olacağını, vahyin temsil ettiği Rabbani terbiyenin, muhatabını “birey” değil, “şahsiyet olarak inşa ettiğini, İslam cemaatinin kalbine camiyi yerleştirdiğini ve Cuma namazının insanlık tarihinde eşi görülmemiş bir “yaygın eğitim” uygulaması olduğunu ifade eder.

Çocuklarımızı “okul” adlı mezara kendi ellerimizle gömdüğümüzü ve modern bireyin, aşkınla ve kutsalla ilişiğinin koparılarak dünyevileşmiş, kişiliksiz, kimliksiz, silik ve düz bir zavallı olduğunu ifade eder.

Modern Birey zincirsiz köle konumunda, küresel makinenin uslu bir cıvatası olup, onun için varlık, nesneler dünyasıdır, formla yetinir, imajla idare eder. Dini kültüre indirger ve ne Allah’a ne insana kimseye güvenmez.

Müslüman şahsiyet ise; aşkınla olan ilişkisini sürdüren, kemiyetten ziyade keyfiyete bakan, özgürlüğü ve şahsiyeti kulluk ve imanda bulmuş, dini ve imanı bir yaşam biçimi olarak görendir.

Kitabın 2.bölümünde “kirlenmiş, necaset karışmış ve hatta cenabet olmuş bir bilgiyle “Salih amel” üretmeye kalkmanın abdestsiz namaz kılmaktan farkı olmadığını ve bu sebepten, önce bilgi değil, bilgi ahlakının önemine vurgu yapılıp, bilgiye boy abdesti aldırmanın gerekliliğini ortaya koyar.

Gazali’nin İslami eğitimdeki sıkıntının metodla ilgili olmadığını, doğru anlayış yönteminden ve bizi Kur’an’ı anlamaya götürecek araçlardan yoksun olmamızdan kaynaklandığını ifade ettiği görüşünü insanın anlam arayışına çözüm olarak sunar.”Anlama problemi iradenin ezeli problemidir. Şeytanı İblis haline getiren Allah’ı yanlış anlamasıydı. İnsan yanlışa uyarak doğru anlayamaz, doğru anlamak, doğru okumaya bağlıdır” tezini savunur.

3.bölümde İslam medreselerine dair görüşlerini serdeden İslamoğlu; Eğitim-Öğretimin/Talim ve Terbiyenin bir milletin esas davalarından, belki de birincisi olduğunu söyler. Amerika’nın ve batının 11 Eylül ile beraber geçmişe nazaran ciddi anlamda eğitim kalitesinden yoksun olan Hindistan-Pakistan-Afganistan’daki Sünni din anlayışının hakim olduğu medrese sistemini düşman sayıp yok etmeye çalıştığını ve medreseleri bombaladığını ifade eden yazar, bu medreselerin kendini geliştirmek ve yenilemekten aciz olduğunu, bunun hüzün verici olduğunu, ancak Şii/Ehl-i Beyt eksenindeki Kum medreselerinin aktif dönemini geçirdiklerini ve bunun sevindirici olduğunu ifade eder. Medreselerdeki bozulmanın, müfredat alanında, kadroda ve talebede bozulma şeklinde üç alanda olduğunu söyler.

Cuma namazının insanlığın şahit olduğu en kapsamlı yaygın eğitim olduğunu, imamlar dirilmeden hutbelerin, hutbeler dirilmeden cemaatin, cemaat dirilmeden ümmetin, ümmet dirilmeden insanlığın dirilemeyeceğini söyler.

4. bölümde imamlar ve öğretmenler dirilirse bu ülke dirilir. Toplumun inşasında okul, mabet ve çarşının başat yer tuttuğunu ifade eden yazar cehaletin saadet olmadığını ve toplumu cahil bırakmanın ciddi sıkıntılarının olduğunu ve olacağını söyler.

Din eğitiminin resmi ideoloji tarafından düşman olarak görüldüğü, ahlaki eğitimin merkezi olan tekke-zaviye ve medreselerin bir gecede kapatılmasıyla toplumun hem cahil ve hem de ahlaki eğitim almasının önüne set çekilmesiyle, günümüz devlet otoritesi altında yetenekli öğrenciler başta olmak üzere eğitim sisteminin çarpıklığı ve yetersizliği sonucu Milli Eğitim’in Milli Öğütüm haline geldiğini ve beyin göçünün kaçınılmaz olduğunu ifade eder.

Din ve ahlak eğitimini veren İmam-Hatip Okullarının dönem-dönem katsayı vb. adaletsizlikler ile önlerinin kesilmesi, bu okullara giden veya gönderilen öğrencilerin en değersiz olanı Allaha kurban etmek anlamına gelen yazarın “Kabil Kompleksi” adını verdiği, yetersiz öğrencilerin halkımız tarafından zoraki bu okullara gönderilmesinin ciddi sorunlar meydana getirdiğini, milletin bu sorunu “Kabil kompleksiyle” değil “Habil duyarlılığıyla” çözmesini tavsiye eder.

İmam-Hatip fobisinin bu memlekette azınlık olup bu memleketin kaymağını hak etmediği halde yiyenlerin İslamın “Kamil İnsan” yetiştirme potansiyelinden korktuklarından kaynaklandığını ve bu suçumuzu! asla affetmeyeceklerini iddia eder. İmam-Hatiplerinin önünün kesilmesinin kimseye yarar getirmeyeceğini ve bu okulların yükselip yücelmesinin bu okullara karşı olanları da yükseltip-yücelteceğini söyler.

5. bölümde, Türkiye de Milli Eğitim ve YÖK kanalıyla yürütülen Eğitim Sisteminin aslında “Sistemin Eğitimi” olduğunu ve Milli Eğitim Bakanının müftüye dua öğretmeye kalktığı, rektörlerin brifinglerde esas-duruş talimi yaptığı, ilkokulların koyun ağılı, üniversitelerin kışlaya dönüştürüldüğü bir eğitim sisteminden yarar gelmeyeceğini, çözüm olarak; okulları, resmi ideolojiye kurşun asker yetiştirmek için beyin öğüten birer insan değirmeni olmaktan kurtarıp, eğitim sistemini demode bir ideolojinin elinden kurtarıp insanileştirmek, insanın şahsiyetini güçlendiren ve saygı duyan bir kurum haline getirmek olarak ifade eder. Resmi öğütümden geçen çocukların anne-babalar tarafından her daim virüs taramasından geçirilip evde eğitime önem verilmesini ister.

 

KAYNAKÇA

İslamoğlu Mustafa: Eğitim Yazıları-Düşün Yayıncılık-İstanbul,2010

 

Bu haber toplam 4890 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.