“HASAN ÂLİ YÜCEL’İN KONUŞMALARI” KİTABI ÜZERİNE / Köşe Yazısı - Haldun ÖRNEK

25.07.2020 09:55:59
Haldun ÖRNEK

Haldun ÖRNEK

 

“HASAN ÂLİ YÜCEL’İN KONUŞMALARI” KİTABI ÜZERİNE

Küçük bir çocukken ben, dışarda oyun oynayan kardeşimi korkutmak için “Koş! Babam eve geldi.” diye bir yalan söylemiştim. Aslında ben evden ayrılırken babam falan gelmemişti. Niyetim kardeşimi birazcık korkutup onunla kafa bulmaktı. Kardeşim ise, yemek saatlerinde tüm aile bireylerinin evde olması konusunda çok katı olan babamdan fırça yememek için koşarak eve gelmişti. Tabi ben de arkasından… Eve geldiğimde bir de ne göreyim? Babam hakikaten eve gelmiş. Çocuk aklımla o gün epey düşünmüştüm; söylediğim yalan gerçeğe dönüştüğüne göre acaba ben yalan söylemiş sayılır mıydım?

İşte bu kitabı bitirdiğimde de buna benzer bir paradoks yaşadım. Aslında kitabı sipariş verirken almak istediğim kitap Hasan Âli Yücel’in konuşma metinlerini içeren bir eserdi.(Sonrasında asıl kitabı da tespit ettim fakat…) Kitap elime geçip incelediğimde aradığım kitabın bu olmadığını farkettim. Ama kitabı bitirdiğimde yanlışlıkla doğru kitabı aldığımı anladım. Peki ben yanlışlık mı yapmış oldum yoksa yanlışlıkla doğru mu?..

Her neyse… Yanlışlıkla edindiğimiz kitabımızın tam adını vereyim de bari sizler yanlışlıkla doğru kitabı almak zorunda kalmayasınız. Efendim, kitabımızın tam adı “Hasan Âli Yücel’in Konuşmaları –Ulusal Kimlik İnşası ve Politik Retorik”. Yazarımız ise Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. Halise Karaaslan Şanlı. Hemen burada notunu düşeyim; kitap, yazarın doktora tezinin gözden geçirilmiş halidir.

Ankara Üniversitesi Yayınevi tarafından 2012 yılında basılan kitabın yekünü 341 sayfadır.

Peki efendim, nedir bu kitapla ilgili dikkatimi çekenler? Yukarıda da belirttiğim gibi kitap yazarın doktora tezinin elden geçirilmiş halidir; fakat bu durumun kitabın üslubuna ve içeriğine getirisi olmuş, götürüsü olmamış desem… Ağır bilimsel bir dili olmayan kitap, tez olması sebebiyle tatmin edici bir bilimsel üsluba ve derli toplu –şematik denilebilecek- bir anlatıma sahip. Yazar her iddiasını elinden geldiğince ve de bonkörce delillendirmiş; eleştiriden çok analiz ve çıkarımlar mevcut; konu karışık olmayan ve tutarlı bir plana göre anlatılmış… Daha ne olsun ey okuyucu!

İşte çevirmeye başlıyoruz kitabımızın sayfalarını.Yazar tarafından yazılmamış uzun olmayan bir önsözden sonra…

Işık… Kamera… Ve motor!

“Retorik” hakkındaki bilgim sözcüğün kaba taslak tanımından ibaretken ve kitabın afilli başlığının bende uyandırdığı tedirginlik beynimi meşgul ederken yazarımız öyle bir “Giriş” yaptı ki… Retoriği güzelce tanımladıktan sonra retorik türlerine kısaca değinen yazar, daha sonra da kısaca konuşma türlerini bizlere anlatıyor –ki zaten Yücel’in konuşmaları da bu çerçevede ele alınacaktır.

Giriş bölümü nihayete kavuşmadan okuyucunun ihtiyaç duyacağı, kitabın alt başlığında da yer alan “Ulusal Kimliğin İnşası” ve “…. Yeninden İnşası” gibi hususlar da inceden aktarılıyor.

Sonuç ve Giriş bölümlerini saymazsak kitap 3 ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Hasan Âli Yücel’in düşünce yapısının şekillendiği yaşantısı ve aynı zamanda ulusal kimliğin oluşumunda Hasan Âli’nin icraatları ele alınmıştır. İkinci bölümde, Tek Parti Dönemi’nde hitabetin yeriyle ilgili bir inceleme yapılmış ve Yücel’in konuşmaları biçimsel olarak analiz edilmiştir. Üçüncü bölümde ise Yücel’in konuşmalarının içeriği ele alınmış, aynı zamanda ulusal kimliğin inşası ve yeniden inşası konusu derinlemesine açılmıştır. Ayrıca bu bölümde ulusal kimliğin oluşturulmasında kullanılan yöntemler ve argümanlar mercek altına alınmıştır.

Sonuç bölümünde ise araştırmacının elde ettiği sonuçlar tüm çıplaklığıyla ortaya konulmuştur.

Kitapta Yücel’in tüm konuşmalarının değerlendirmeye alınmadığı; sadece 19 Mayıs törensel söylevlerinin, radyoda yaptığı ulusa sesleniş konuşmalarının ve parlementoda konuya dair konuşmalarının bu kitabın konusu olduğu biliniz efendim.

Yalan yok; biraz önyargılı başlamıştım kitaba. Yücel’i eğrisiyle doğrusuyla ele alan bir eser değil de bir Yücel methiyesi okuyacağımı zannetmiştim. Zira birkaç kitap önce okuduğum bir (sözüm ona) yüksek lisans tezi tam da dediğim gibi acemice yazılmış bir methiyeden başka bir şey değildi. Fakat bu kitap (haddim olmayarak söylüyorum) gerçekten bilimsel bir tarza sahip.

Söylemeden geçmeyeyim; dipnot okumayı sıkıcı bulan birisi olarak kitabı okurken zorlandığımı belirtmeliyim; çünkü kitapta çok fazla sayıda dipnot olduğu gibi aynı zamanda bu dipnotlardan bazılarının neredeyse bir tüm sayfayı kapladığı da oluyor. Ama hak vereceksinizdir bana da efendim. Çok aksiyonlu bir mevzudan bahsederken kitap, cümlenin ortasında bir dipnot numarası beliriyor. Alelacele cümleyi bitirip alttaki hacimli dipnotu okuyayım derken asıl mevzu tüm heyecanını yitiriyor. Fakat bu bir doktora tezi olduğu için aslında dipnot konusunda kabahatli olan yazar değil benim şahsımdır efendim. Ayrıca kitapta dipnotlar vesilesiyle konu hakkında bir bibliyografya da oluşmuş durumda.

Sonuç olarak; dönemi merak eden yahut politik retoriğe meraklı yahut Yücel’i araştırmak isteyen yahut yanlışlıkla doğru bir kitap okumak isteyen herkese tavsiye olunur. Kolay gelsin.

 

 

Bu yazı toplam 3970 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.