DOĞUMUNUN 119 YIL ARDINDAN NECİP FAZIL

26.05.2025 14:12:33
DOĞUMUNUN 119 YIL ARDINDAN NECİP FAZIL

 Necip Fazıl Kısakürek: “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!”

 
Bugün, 26 Mayıs... Bir fikir çınarının dünyaya geldiği gün. Dün, 25 Mayıs ise o çınarın bu dünyadan göç ettiği tarih. Necip Fazıl Kısakürek, fikirleriyle, kalemiyle, duruşuyla ve imanı önceleyen yaşamıyla, Türk ve İslam düşüncesinin en müstesna isimlerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır.
 
Gençliğinde Batı’ya yönelmiş, felsefeye, sanata, modernizme ilgi duymuştur. Ancak arayışı, onu İstanbul’un karanlık sokaklarından, Anadolu’nun ruhuna, oradan da manevi bir uyanışa taşımıştır. Tam da bu noktada, hayatının dönüm noktası olan Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile tanışması, onu iç dünyasına yönlendirmiştir. O artık yalnızca bir şair değil, İslam davasının sancaktarıdır.
 
"O ve Ben" diyen bir kalem
 
Necip Fazıl’ın meşhur eseri "O ve Ben", kendi iç muhasebesini ve dönüşümünü anlattığı eşsiz bir otobiyografidir. Şu sözleri, onun Rabbini bulduğu anın tezahürüdür:
“Benim ruhum, Allah’a isyan eden nefsimin pençesinde kıvranan bir esir gibiydi. Onu zincirlerinden kurtaran, Arvasi Hazretleri oldu.”
 
Modern dünyanın karmaşasında yönünü kaybetmiş nice gence, Necip Fazıl’ın hayatı bir pusula olabilir. Çünkü o, imanı sadece bireysel bir teselli değil, toplumu ayağa kaldıracak bir diriliş reçetesi olarak görmüştür. “Genç adam! İdeolocya’m budur!” diyerek gençliğe seslenmiş, onu ilimle, imanla, ahlakla donatmak istemiştir.
 
“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...”
 
Şu dizeler, sadece bir şiir değil, bir çağrıdır:
 
"Bir gençlik, zaman bendedir ve mekân bana emanettir! Şuurunda bir gençlik..."
 
Necip Fazıl, bu mısralarla sadece hayalindeki gençliği tanımlamamış, aynı zamanda bugünün gençlerine de bir hedef çizmiştir. Onun gençlik anlayışı; sadece sokakta yürüyen bir birey değil, omuzlarında ümmetin yükünü taşıyan bir dava eridir.
 
Vefatı ve mirası
 
25 Mayıs 1983’te ebedi âleme göçtü. Ardında bıraktığı onlarca eser, nesiller boyu okunmaya devam ediyor. Sakarya Türküsü, Çile, İdeolocya Örgüsü, Büyük Doğu dergisi ve daha niceleri...
 
Bugün hâlâ onun şu sözleri zihinlerde çınlamaktadır:
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın!”
 
Çünkü o, her zaman hedefe varmayı değil, hedefe varacak tohumu ekmeyi önemsemiştir. Bu yüzden, gençliğe düşen görev, Necip Fazıl’ın açtığı bu yolda yılmadan yürümek, çileyi göze alarak hakikatle buluşmaktır.
 
Son söz:
 
Bugün onu rahmetle anarken, onun bize bıraktığı en büyük mirasın, inançla yoğrulmuş bir direniş ruhu olduğunu unutmamalıyız. Genç yaşta tanıştığı bu hakikat, onu hem dönüştürmüş hem de dönüştürmüştür.
 
Unutma:
“Allah’a dayandık, sâhip çık yarab!”
 
Ve bizler de aynı duayla yürüyoruz ardınca...
 
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.


Bu haber toplam 312 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.