Japonya Eğitim Sistemi / Köşe Yazısı - İsmet TANRIVERDİ

27.02.2017 18:19:34
İsmet TANRIVERDİ

İsmet TANRIVERDİ

Japonya Eğitim Sistemi

Eğitim; bir toplumu oluşturan, geliştiren ve yaşatan tüm bileşenlerin ana motor gücüdür. Eğitim, bugün üzerinde en çok konuşulan ve önem verilen konuların başında gelmektedir. Ülkelerin gelişmişliği, ekonomisi, demokrasisi, verimliliği, girişimciliği, küresel çapta etkinliğini eğitimi belirler. Yani toplumların varlığı eğitimle eşdeğerdir.

Eğitimin öneminin farkına varan ülkeler, başta en çok eğitime yatırım yapmışlardır. Bu yatırımların sonucunda bu ülkeler hızlı bir şekilde değişim ve dönüşümler yaşamışlardır. Bu ülkelere baktığımızda farklı eğitim sistemleri uygulanmıştır. Bu ülkelerden biri de hızlı bir şekilde kalkınmış ve endüstrisini bilgi ve teknoloji ile donatmış uzak doğu ülkesi Japonya’dır. Uyguladıkları eğitim sistemleriyle “Japon Mucizesi” yaratan ve diğer birçok ülkeyi etkileyen Japon eğitim sistemidir. Japon eğitim sistemini araştırırken lafla mucizelerin olamayacağını ve hamle yapamayacağını bir kez daha anlamış olduk.

Japonlar, eğitim sistemini iyi kurmuşlardır. Ancak eğitim sisteminden çok, insan kaynaklarını ve stratejilerini önemsemişlerdir. İnsan yatırımı stratejilerini kurarken ilk önce ahlak(etik değerlere bağlılık) sonra üretkenlik, çalışkanlık(çaba) ,inancı kutsamışlardır. “Doğunun etiği, Batının bilimi” sloganıyla hareket eden Japonlar “güçlü devlet ve zengin ülke” olmanın arayışına girmişlerdir. Yanlış batılılaşmayla mücadele eden Japonya, Batı biliminden yararlanmayı başarabilen ülkelerden biridir.

Kendi milli değerlerini, geleneklerini korumayı başarmış, milli kültür üzerinde eğitimini inşa etmiştir. İkinci Dünya Savaşında Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan ve yerle bir olan Japonya, bu travmanın intikamını düşmanlarından çalışarak ve yarışarak almıştır. Bu nedenle eğitim anlayışları pratik ve pragmatiktir. İnsan kaynakları dışında başka kaynağı olmadığının farkında olan Japonya tüm yatırımını eğitim ve dolayısıyla insana yapmıştır. Bu girişten sonra Japon eğitim sistemine bakalım.

Japon Eğitim Sisteminin Tarihi

Japon eğitim sisteminin tarihine baktığımızda Toku Gama Shogunate`in döneminde(1603-1867) eğitimsel gelişmenin temeli oluşturulmuştur. Samuray sınıfı yönetiminde, dışa kapalı siyaset izlenmiştir. Böylece Japon kültürüne ait bir sistem geliştirilmiştir. Meiji ihtilalindan sonra 1868-1945 modernleşme girişimi başlamıştır. Ancak bu modernleşme teknik olarak batı, kültür olarak milli değerler taşımıştır. 1947’ de bugünkü Japon eğitim sisteminin yapısı ve prensipleri temel eğitim kanunu ile belirlenmiştir. 1871 yılında da Eğitim Bakanlığı kurulmuştur.

Japon Eğitim Sisteminde Müfredat ve Genel Özellikleri

Japon eğitim sisteminin en belirgin özelliği; eğitimle ilgili bütün unsurlar arasında işbirliğinin sağlanması, yerel yönetimlerin dâhil edilmesi ve özel sektör desteğinin alınmasıdır.(1)Eğitim müfredatı milli değerleri içerir. Ülkede okul, sanayi, aile ve toplum arasında sıkı bir ilişki vardır. Yarışmaya dayalı bir eğitim fırsatı öngörür. Japon eğitim sisteminde ulusal okulların finansmanı merkezi hükümetçe, kamu okullarınki il ve belediye yönetimlerince, özel okullarınki ise özel kuruluşlarca karşılanmaktadır.(2)Konfüçyüs etkisi altındaki Japon kültürü entelektüel gelişmeye değer vermiş, halk kendini eğitime adamıştır. Hızlı bir şekilde ekonomik ve endüstriyel modernizasyonu gerçekleştirmiştir. “Fen bilimlerini teknolojiye en iyi aktarıp uygulayan ve bunu en iyi öğreten Japonlar olmuştur.(3)Diğer ülkelerle kıyaslandığında daha çok mühendis ve teknik eleman yetiştirmiştir. Japon eğitim sisteminde soru soran, bağımsız hipotezler kurabilen araştırıcı mucit ruhlu orijinal, yeni fikirler, alternatif üretmeye sahip öğrenciler yetiştirilir. Ezberlemekten çok, deneyleri yaparak tabiattaki kanunları keşfederler. Okullar teknolojik ürünler ve eğitime yardımcı teknolojilerle donatılarak, fen dersleri teknoloji uygulamalı olarak verilmektedir. Öğrenciler okula, evlerinde kullandıkları değişik elektronik ve elektrikli cihazları getirip, onları açarlar, incelerler, bozarlar ve yeniden yaparlar. Ellerinde sürekli mikroskop veya konu ile ilgili malzeme, alet ve cihazları alıp öğrenirler.(4)

 Tokyo’daki bir okul müdürü müfredatı şöyle özetliyor: “Gaye çocuklara birtakım gerçekleri öğretip ve onlara bilgi yükledikten sonra, kendi geliştirdiğimiz testlerle yüklenilen bilginin ne kadarını aldıklarını değerlendirip ölçmek değildir. Biz yürüyen ansiklopedik insanlar yetiştirmeyi düşünmüyoruz. Biz öğrenciye kendisine güvenmesini sağlayacak eğitim ve onun hayalini, hassasiyetini, öğrenme, anlama aşkı ve şevkini artıracak bir eğitim vermek istiyoruz. Biz öğrencinin ezberlemesini değil, kavramasını, anlamasını ve o bilgiyi kullanabilmesini istiyoruz. Onlarda bağımsız araştırma ve rapor yazma kabiliyetlerini geliştirmeyi planlıyoruz”(5).

Japon eğitim sisteminde, müfredatın amaçlarından biri de “karakter eğitimi”dir. “Japon eğitim sisteminde anahtar kavramdır.  “Kokoro” eğitimi denilen karakter eğitiminde amaç ruhi eğitimdir. Ruhi eğitim kalp, gönül, insanlık, ruhi yönden yeterli hale getirip yetiştirmektir.”(6)Temel eğitimde daha çok kişilik oluşumuna önem verilir. “Sağlam kişiliklerden sağlam toplumlar meydana gelir” düşüncesi hâkim olmuştur.

Karakter gelişimini inşa etmenin temel yollarından biri de “grup eğitimi(faaliyetleri)” dir.

“Bir sınıftaki öğrenciler, genellikle 5-6 çocuktan oluşan gruplara ayrılır ve her grup belirli görevlerle sorumlu tutulur. Japonya’da tüm okullar bu uygulamayı benimsemiştir. Örneğin bir grup, sınıfın temizliğinden sorumlu tutulur. Diğer grup yemek servisinde görev alabilir. Bir başka grup sınıfın sahip olduğu eşyaların korunması, bir diğer grup sınıfın gazetesinin yayınından sorumlu olabilir. Dönüşümlü olarak devam eder. Çocuklar grup içerisinde birbiriyle işbirliği ve ortak çalışma yaparlar. Yetenekli olanlar daha az başarılı olanlara yardım eder.”(7)

Japon eğitim sisteminde toplumu eğitmenin bir yöntemi de “ömür boyu öğrenme”dir. “Ömür boyu öğrenme entelektüel gelişmeyi sağlamak, boş vakitleri iyi değerlendirmek, işgücü ve becerileri artırmaktır. Toplum hayatının tüm safhalarını kapsamaktadır. Örgün eğitimi desteklemek ya da örgün eğitimden bağımsız olarak kişileri geliştirmeye yönelik yapılmaktadır”.(8)

Japon eğitim sisteminde, çocuklar arasında ilgi ve yetenek bakımından herkes eşit görülmektedir. Temel eğitim ve ortaokullarda bütün öğrencilere aynı müfredat uygulanmaktadır. Halk ve öğretmenler genellikle tüm çocukların aynı potansiyele, eşit yeteneğe sahip olduğuna inanmaktadır. Çok başarılı öğrencilerin sınıf atlama olayı yoktur. Öğrenmede diğerlerinden geri kalan çocuklar için öğretmen kendisini suçlu bulur ve bunu telafi etmek için yoğun çaba harcayarak mesafeyi kapatmaya çalışır. Okul çevre ilişkileri (yetiştiği yer, ekonomik faktörler, ana baba etkisi, sosyal statüler)dikkate alınmaz. Başarısız çocukların yeterince çalışmaması ya da yeteri eğitimi alamaması başarısızlık nedeni olarak kabul edilir.

Japon Eğitim Sisteminde Eğitim Kademeleri

Japonya’da okullaşma oranı % 99’ dur. Bütçenin % 12’ si eğitime ayrılmaktadır.  Japonya’da öğrenciler cumartesi yarım gün olmak üzere haftada 5,5 gün okula giderler. Yılda 240-250 iş günü vardır.(9)Öğrencilere öğle yemekleri verilmektedir. Kitaplar ücretsizdir. Ders saatleri ise ilkokulda 45 dakika, ortaokullar ve liselerde ise 50 dakikadır.

Japonya’da eğitim kademeleri 6 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokuldur ve bunlar zorunlu eğitimdir. Zorunlu eğitim 9 yıldır. Okul öncesi zorunlu değildir ve öğrenciler günde 5 saat eğitim görmektedirler. Liseler 3 yıl olup tam gün, yarım gün ve mektupla öğretim yapan liseler olmak üzere üç çeşittirler.  Üniversiteler, yüksekokullar ve teknik okullar olmak üzere üç çeşit yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Üniversiteler lisan ve lisan üstü eğitim vermektedir. Genellikle 4 yıllıktırlar. Ancak bazı bölümleri 6 yıllıktır. Bunun yanında 2 yıl mastır ve 5 yıl doktora programları mevcuttur.

Japonya’da ulusal, kamu okulları ve özel okullar olmak üzere üç okul türü bulunmaktadır. Ülkedeki okulların % 28’i özel okullar oluşturur. Ana okul öğrencilerinin %75’i, kreş öğrencilerinin % 43’ü, ilköğretim öğrencilerinin %1’i, ortaokul öğrencilerin % 3’ü, lise öğrencilerin % 28’i,üniversite öğrencilerinin % 72’si ve yüksekokul öğrencilerinin % 89’u, teknik öğrencilerin % 7’si özel okullara gitmektedir.(10)

Japonya’da Öğretmen Yetiştirme

Eğitim bakanlığı, öğretmenlerin kalitesine büyük önem vermektedir. Japonya’da öğretmen eğitimine iki aşamalı bir sınavla öğrenci alınmaktadır. Birinci aşama ülke genelinde yapılmakta, ikinci aşama ise üniversitelerin kendisi tarafından yapılmaktadır. Üniversitelerin eğitim fakültelerinde veya bölümlerinde ve eğitim üniversitelerinde yapılan diplomalı eğitim ile diğer fakültelerde uygulanan sertifikalı eğitim olmak üzere iki şekilde öğretmen eğitimi yapılmaktadır.(11)Öğretmen olarak atanabilmek için öğretmenlik sertifikası almak gerekir. Japonya’da öğretmen adayları öğretmen olabilmek için genel kültür, alan ve meslek bilgilerini içeren ve yılda üç defa yapılan yeterlilik sınavına alınmaktadır. Bu sınavı geçenler ayrıca görüşme ve uygulama sınavına da tabi tutulmakta, bu sınavlarda başarılı olan adaylar, stajyerlik dönemine alınmakta ve altı aylık bu süreyi tamamlayanlar kamu görevlisi olma hakkını kazanıp asil öğretmen olarak atanmaktadırlar. Öğretmenler, ulusal, yerel ve belediyeler düzeyinde örgütlenmiş birimlerce hizmet içi eğitim faaliyetlerinden geçirilmektedir. Eğitim; kurslar, seminerler, lisans tamamlama ve lisansüstü eğitim şeklinde yapılmaktadır.  Hizmet içi eğitimin amacı, öğretmenlerin mesleki bilgi ve yeteneklerini geliştirmektir.(12)

Öğretmen ve Öğrenci İlişkisi

Japonya’da öğretmenlik mesleği, çocukların karakter gelişiminde önemli rol oynadıkları için diğer ülkelere nazaran daha çok itibar görmekte ve önem kazanmaktadır. Maaşları yüksektir. Öğretmenlik mesleği bir statü olarak kabul edildiğinden diğer meslek gruplarından ayırt edilerek çeşitli imtiyazlar verilmiştir. Öğretmenler, okul dışında da öğrencilerin günlük yaşamlarındaki danışmanlarıdır. Öğretmenler, öğrencilerin okul dışındaki yaptıklarından kendilerini sorumlu tutarlar. Düzenli olarak aile ziyaretleri yapılarak veli ve öğretmen sürekli iletişim halindedir. Öğretmenler fazla otoriter değildir. Diğer ülkelerle kıyaslandığında disiplini sorunu sıfırlanmıştır. Japonya’da genellikle tüm çocukların aynı yetenekte olduğu kabulünden hareketle öğretmenler çok yoğun çaba harcarlar. Geride olan çocuklara özel ilgi gösterilerek diğer çocukların düzeyine çıkarılmaya çalışılır. Başarılmadığı takdirde, öğretmen kendi başarısızlığı olarak görür. Üniversite hocaları ise öğrenci mezun olduktan sonra iş bulması için referans olur ve aracılık yaparak iş bulmalarına yardımcı olurlar. Hocalar bu nedenle iş çevreleriyle sürekli diyalog halindeler.  Bu kendileri içinde saygınlık sebebi olarak kabul edilir.

Milli Ruh Şoklaması

Japon öğretmenler;  öğrencilere Japonya’nın bu düzeye ne tür zorluklardan geçerek geldiğini, elde edilen kazanımların, başarıların unutulmaması için çok çalışmak gerektiğini şöyle anlatırlar: Okula başlayacak çocuklara milli ruh şoklaması yapılır. Çocuklar toplu halde trenlere bindirilir. Dev fabrikalar, teknoloji merkezleri gezdirilir. Ülkelerinin gücü gösterilir. Sonrada çocuklar, Hiroşima ve Nagazaki’ye götürülür. Orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi yetişmeyen alanlar gösterilerek çocuklara denilir ki: “Eğer siz çalışmazsanız, bilinçlenmezseniz, az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çaba göstermezseniz sonunuz böyle olur.” şeklinde öğütler verilir. Böylece mili heyecanları ve çalışma azmi sürekli canlı tutulur.

Türk ve Japon Eğitim Sistemlerinin Karşılaştırılması

Japon eğitim sistemi ile Türk eğitim sisteminin amaçları, hedefleri birbirlerine benzerlik göstermesine rağmen neden Japonya eğitim düzeyi ve kalitesi yüksektir? Niçin bilimde Japonya dünyada ilk sıralardadır?  “Japon mucizesi” nereden gelmektedir? gibi soruları sormadan edemiyoruz.

İlk önce şunu belirtmek isterim ki Japon eğitim sistemi kendi milli değerleri üzerine inşa edilmiştir. Amaçları, hedefleri kendi kültürünü öğrenme ve yaşatma üzerine şekillendirilmiştir. Bunun için ilkönce “Milli Şoklama” dediğimiz anlayışı öğretirler. Yabancı kültürleşmeye karşıdırlar. Bu nedenle ilkönce çocukların karakter gelişimini tamamlamasını isterler. Ahlak dersleri 1.sınıftan itibaren verilerek temel eğitimde karakter gelişimini diğer müfredattan daha çok önemserler. Hayat boyu öğrenme ile yaşlısı genci herkes eğitimin birer parçasıdır. Öğrenmeyi bir tutku olarak görürler. Eğitimde cinsiyet ayrımı yapılmayarak eşit fırsatlar sunulmuştur.

Japonya dağlık, yer altı ve yerüstü doğal kaynaklar bakımından fakir bir ülkedir. En büyük kaynağın insan olduğuna inandıkları için, insanlarının eğitimi dışında alternatifi bulunmadığının bilincindedirler. Öğretmenler ve çocuklar çok iyi motive edilmektedir. Geçmişin acılarını bir daha yaşamamak için çok çalışmanın öneminin bilincindeler. Bu nedenle tüm yatırımını nitelikli insan gücü ve yetişmiş eleman üzerine yoğunlaştırmışlar. Bu nedenle okuma oranı % 99’dur. Japonya eğitime bütçelerinin % 12’sini ayırmaktadır. Eğitim sistemi sadece devlet eliyle yürümez. Valilikler, belediyeler ve özel sektör, hem eğitimin finansmanı hem de okul açabilen taraflarıdır. Özel sektörün eğitimdeki payı ( lise öğrencilerinin % 28’i,üniversite öğrencilerinin % 72’si, yüksekokul öğrencilerinin % 89’u)  çok yüksektir.

Japon eğitim sistemi, ezbercilikten uzak eğitim sistemidir. Daha çok pratik ve uygulamaya dönüktür. Ansiklopedik bilgi yüklemek yerine icatçı bir anlayışla eğitim görürler. Eğitimin yanında sosyal faaliyetlere de önem verirler. Bu nedenle hemen hemen okulların çoğunda(% 90‘nında) jimnastik salonu ve yüzme havuzları(%75’inde ) bulunur. İşgünü olarak eğitim uzun süreli (yaklaşık 240 gün)yapılmaktadır. Eğitim, normal eğitimdir ve okullarda öğle yemeği verilmektedir.

Türk eğitim sistemine gelince, Osmanlının son dönemleri ve Cumhuriyetten itibaren yüzünü batıya çevirmiş, kendi eski kurumlarını ıslah etmek yerine kaldırmayı tercih etmiş, Batı taklitçiliği yaparak, Batının eğitim sisteminden çok, batı kültür ve değerlerini halkına zorla dayatmış; laik, seküler, ırkçı ve ulus devlet anlayışıyla tek tipleştirmeye çalışmıştır. Yeni nesilleri eğitmek yerine öğütmüş, kendine özgü medeniyet iddiasından uzak, sorun çözmek yerine sorun üretir olmuştur.

Yaptığı alfabe değişimiyle halkın eğitimi sıfırlanmış, köklerinden uzaklaştırılmış, idealden uzak nesiller yetiştirilmiştir. Ezberci bir anlayış, kuru bilgiler yüklenmiş, uygulamaya dönük olmayan,  nitelikten uzak bilgilerle nesiller oyalanmıştır. Son yıllara kadar yeterli bütçe ayrılmayan, devlet eliyle yapılan eğitim sistemi külfet olarak görülmüştür. Üniversite sınavlarımız, bencil, rekabetçi bir anlayışla çocukları adeta at koşuştururcasına yarıştırmaktadır. Üniversite giriş sınavlarında katsayı adaletsizlikleri uygulanmış, başörtüsü mağdurları üniversite kapılarında bekletilmiştir. Bölgelerarası adaletsizlikler yapılmış, kırsal kesimler fırsat eşitliğinden yeterince yararlanılamamıştır. Kimlik ve kişilik tamamlama (karakter gelişimi)  önemsenmemiştir. Adeta zihinsel soykırım yapılmıştır. Genç beyinler hipnotize edilerek dondurulmuştur. Okullarımız yetersizdi, fiziki olarak donanımlı olmayabilirdi ancak bunlardan en önemlisi içinde öğretilen bilgiler toplumumuzu zehirlemiştir. Eğitim, yap-boz tahtasına dönüştürülerek denek olarak kullanılmıştır. Bu konuda Albert Einstein’ın eleştirisi yerinde olmuştur: “ Öğrenmemi engelleyen tek şey aldığım eğitim olmuştur.” diyerek eğitim sisteminin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle eğitim sistemimizin üzerinde kurulduğu zemini yeniden inşa etmeliyiz. Eğitimin ilköğretim kademesinde, çocuklara milli ve manevi değerleri aşılayacak eğitimi vermeliyiz. Öğrenci merkezli bir anlayışla eğitimin niteliğini artırarak yeniden yapılandırmamız gerekir. Öğretmenlerimiz, maddi ve manevi yönden desteklenerek yaşam standardı yükseltilmeli, gereken ilgi ve alaka gösterilmelidir.

Sonuç

Sonuç olarak, eğitim sistemlerin başarısı ile gelişmişlik düzeyleri arasında paralellik vardır. Japonya kendine özgü eğitim sistemi kurarak nitelikli insan gücünü yetiştirmeye devam etmektedir. Eğitim seferberliği yapılarak eğitim adeta bir din gibi algılanmıştır. Azim ve çalışkanlık karakterlerine işlenerek ülkeleri bilgi ve teknoloji toplumu haline dönüşmüştür. Pratik ve pragmatik bir düşünceyle çabanın zeka kadar önemli olduğuna inanmışlardır.

Eğitim sistemleri önemlidir. Ancak daha çok önemli olan eğitime verilen değerdir, inançtır, yatırımdır. İnsanı üretkenliğe teşvik eden,  eğitime heyecan katan dürüstlüktür, samimiyettir ve fedakârlıktır.  Bu nedenle ne kadar azim ve çaba gösterirsek, kendimizden fedakârlık yaparsak en kötü sistemi bile ihya etmiş oluruz.

Kaynakça:

1-http://www.turkbilgi.com/ansiklopedi/japonya

2-İpek, C. (2001) Japonya’da Yerel Yönetimler ve Eğitim. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Dergisi: 2 (2), 175-187.

3-Newsweek 2 Aralık 1991.

4-Prof. Dr. Selim Aydın /pedagoji –Şubat 1992.

5-Ahmet Türk, Türk ve Japon Eğitim Sistemlerinde İlköğretim Kademesinin Karşılaştırılması.

6-Ahmet Cihan, Japonya’da Eğitim Kültür ve Modernleşme.

7-Ahmet Cihan, age.

8-Ahmet Cihan, age

9-Türk, A. (2004). Türk ve Japon Eğitim Sistemlerinde İlköğretim Kademesinin Karşılaştırılması.

10-Erdoğan, İ.(2003). Çağdaş Eğitim Sistemleri. İstanbul, Sistem Yayınlık.

11-Semerci, N.(2000 ) Japonya ve Almanya Eğitim Sistemleri ve Genel Bir Bakış: Öğretmen Eğitimi Açısından Türkiye ile Karşılaştırma. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 10  

12-Semerci, N., agm

 

Bu yazı toplam 5773 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.