KİMSE REHBERLİK ZAYİATI OLMASIN / Köşe Yazısı - Ömer MAÇİN

10.05.2015 12:06:52
Ömer MAÇİN

Ömer MAÇİN

KİMSE REHBERLİK ZAYİATI OLMASIN

İnsanlar için en ideal hayat tarzı dengeli olan hayattır. Yerken, içerken, spor yaparken, ders çalışırken, insanlarla iletişim kurarken, merhametli olurken, iyilik yaparken bu dengeli tavrın göz önünde bulundurulması, kişinin sonraki pişmanlıklarını minimize edebilecektir. İnsanların iflas edip bunalıma girmelerinin nedeni, hayatlarındaki “harcamaları” dengesiz yapmalarıdır. Fazlasıyla eğlenen insanlar da asıl işlerini yapmadıklarından veya zamanlarını dengesiz harcamalarından dolayı pişmanlık yaşarlar. Dengeden anlaşılması gereken; kişinin makul olan, tüm tarafları ve faktörleri düşünerek hareket etmesidir.

Günümüz eğitim anlayışında gittikçe popüler hale gelen rehberlik çalışmaları; öğrencilerin yönlendirilmesi, sağlıklı karar vermeleri, problemlerini çözebilmeleri adına olumlu etkiler bırakabilmektedir. “Rehberlik çok önemlidir, eğitimin tamamlayıcı, önemli bir parçasıdır” söylemi bazı eğitimci ve öğrencilerde iç motivasyonu  sarsabilecek şekilde anlaşılabilmektedir. Öyle ki her zaman yönlendirilmeye ihtiyaç duyan, kendi ayakları üzerinde durmak için iç kontrolü ve enerjisi olmayan,  kaba bir tabirle sürekli gazla hareket eden bir insan profili karşımıza çıkmaktadır.

Bu bakış açısı kendisiyle beraber, çaba ve azim gösterilmeden, sadece rehberlik çalışması ve görüşmeleriyle başarılı olabileceğini düşünen öğrenciler ortaya çıkarıyor. Bu öğrenciler; dış destek alarak yol yürüyebilmekte, derslerini ancak birilerinin telkini ve devamlı önerilerde bulunması ile takip ettirmektedirler. Malumdur ki dış destek ancak bir yere kadar etkisini göstermektedir. İç disiplin geliştirilmeden başarı ve hedefe ulaşma hayal olmaktadır. Bir Çin atasözünde belirtilen “balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek” olgusu rehberlik anlayışında çoğu zaman ihmal edilebilmektedir. Öğrencilerimize yaklaşımımız, onlara güvenmek üzerine kurulmalıdır. Öğrencinin çalışırsa başarılı olabileceğine kanaat getirmeli, çabasının tüm adımlarını tek tek saymak zorunda hissetmemeliyiz. Yöntemleri ne kadar yanlış olursa olsun, sürekli çalışma öğrencinin hem kendi öğrenme stilini hem de çalışma yöntemini tespit etme konusunda doğru bilgi verecektir. Pedagojik olarak da kanıtlanmıştır ki; en kalıcı ve etkili öğrenme, yaşayarak gerçekleşen öğrenmedir. Hayati bir tehlike veya geri dönüşü mümkün olmayan bir durum söz konusu değilse, öğrencilerin yaşayarak öğrenmelerine fırsat verilmelidir. Kafası fena halde karışmalı bazen, başarısızlığı tatmalı, kendi kendine başardığı için sevinebilmeli, “işte buldum” diyebilmeli, “başarabileceğimizi tahmin etmiyordum” diyebilmeli. Ancak çalıştığı halde başarılı olamayan öğrenciye yardımcı olunmalı, yanlış çalışma yöntemleri hakkında farkındalık kazandırılmalıdır.

Unutulmaması gereken ve yeniden hatırlanması gereken bir nokta var: Başarı ancak ve ancak düzenli ve daimi çaba sonucunda elde edilir. Yoksa zeki olmak, imkânların bol olması, en iyi dershaneye gitmek, en iyi okulda okumak başarıyı elde etmek için yeterli değildir. Ya da çok iyi bir rehberlik hizmeti almak tek başına başarıyı getirmez. Klasik deyimle; rehberliğin sihirli bir değnek olmadığını bilmemiz daha faydalı olacaktır. Bir rehberlik hocası olarak görüşmelerimde bugüne kadar karşılaştığım manzara şudur: Öğrenciler genel olarak nasıl çalışacağını bilemediklerinden, çalıştıkları zaman da başarılı olamadıklarından şikayet ederler. Bu şikayetlerini göz önüne alarak  bir çalışma programı düzenlerim. Ne var ki gözlemlediğim kadarıyla öğrencide eksik olan gayretin sürekli olmamasıdır. Ders çalışma programı yapıldıktan sonra çok ideal bir şekilde ancak birkaç gün uygulanır. Yalnız bu çalışmaların devamı gelmez. Düzenli olarak gösterilen çaba, başarının en önemli anahtarıdır. Hedeflerimize ulaşamamanın nedeni düzenli çaba göstermemek ve sabredememekten kaynaklanır.

Doğru çalışma alışkanlıklarının başarıdaki rolü inkâr edilemez. Bununla birlikte, öncelikle çalışma azminin olması ve bu azmin eyleme dönüşmesi gerekmektedir. Okulda ve sınavda başarılı olmak isteyip, gayret ve azim göstermeyen, her gün düzenli çalışmayan öğrenci, yola çıkması gerektiğini bildiği halde adım atmayan yolcuya benzer.

Üzerine düşen görevi yerine getirmeyen, derslerine çalışmayan bir öğrenciyle sık sık yapılan ve ders etrafında dönen görüşmeler bir süre sonra öğrenciyi rehberlik komasına sokabilmektedir.

Kimileri bu komadan sağ çıkabilmekteyken, kimileri de rehberlik zayiatı olabilmektedir. Bu komadaki öğrenci bütün gereklilikleri, yöntemleri, teknikleri vs. bir rehber öğretmen kadar bildiği halde, bu bilgi onun hiçbir işine yaramaz. O bilgi, ancak düzenli çalışan ve yoldaki engellerden bıkmayan, düştüğünde kalkmasını bilenlere fayda verir.  

Öğrenci- öğretmen iletişiminde tüm öğretmenler nasıl daha başarılı olunabileceği konusunda fikir sahibi olduklarını yansıtmaktadırlar. Ancak aktif katılımlı- iç motivasyonu oluşturacak rehberlik anlayışı ile hareket edilmesi gerektiğini atlamaktadırlar. Bu tarz bir yaklaşımda ise; mutlaka öğrencinin çalışmayı içinden gelerek sürdürebileceği faaliyetler verilmeli ve takibi sağlanmalıdır. Özellikle öğrencilerle yapılabilecek grup çalışmaları, düzenli kitap okumanın sağlanması önemli çalışmaların başında gelmektedir.

 

Bu açıdan öğrencinin ve eğitimcinin odak noktası öncelikle çaba ve azim faktörü olmalıdır. Unutmayın, eğer siz çalışıp azminizi daim kılmazsanız,  başarının hiçbir kuralı da sizin için çalışmaz. 


Ömer Maçin

Bu yazı toplam 3372 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.