Sağlam ve Yekpare Bir Bina Gibi Kenetlenmek / Köşe Yazısı - Başyazı

20.05.2020
Başyazı

Başyazı

Sağlam ve Yekpare Bir Bina Gibi Kenetlenmek

Modern zamanların temel meselelerinden biri dünyevileşmedir. Hassaten, ülkemizde son yıllarda ekonomik refahın artması, yaşam koşullarının hızla iyileşmesi ile birlikte gündemimizin rengi değişmiş, gündemin değişmesi beraberinde zihinsel ve davranışsal bir değişimi, dönüşümü beraberinde getirmiştir.

Günümüzün canlı tutulmaya çalışılan konularından biri olan kavmiyetçilikteki arka planın dünyevileşme için de geçerli olduğu kanaatindeyiz. Fransız İhtilali ile birlikte yüksel(til)en kavmiyetçilik temelde dine, maneviyata olan yönelişi olumsuz etkilemiş, dini kimliği ile müsemma kavimlerin bile (Kürtler gibi) dinden uzaklaştırılmasına neden olabilmiştir.

Dünyevileşmede de benzer bir aykırı durum görmek mümkündür. Dün çok kıt imkânlarla İslami sorumluluklarını ifa etmeye çalışan organizasyonların, hareketlerin şart lehlerine döndüğünde, imkânlar arttığında daha fazla gayret ortaya koymaları gerekirken, da çok çalışmaları gerekirken gayretlerinin düşmesine, hatta ciddi savrulmalara şahitlik ediyoruz. Burada suçu bu imkânları yaratanlara; hayatı kolaylaştıranlara atmak ise ayrı bir paradoks olmaktadır.

Sorgulanması gereken bir şey varsa bu meselede “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir... Bununla beraber Allah çoğunu affeder...” (Şûrâ s. 42/30) ayeti celilesi mucibince kendimizi, kalbimizi sorgulamamız gerekmez mi?

Dünyevileşme dinden uzaklaşmanın, dinin, kişi ve toplumların hayatından uzaklaşmasının bir basamağı, bir adımı hükmündedir. Batı’nın yeniden medeniyet sahnesine çıkma sürecinde dinin araçsallaştırılarak yeniden yorumlanması ve cenneti yeryüzünde ikame etme çalışmalarının aracı haline getirilme süreci, üzerinde ciddi araştırmalar yapılmaya değer bir konudur. Oysaki “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56) ayeti celilesinde yaratılış gayesi net bir şekilde ortaya konulmaktadır. Tabi dünyevi olanı yerli yerinde oturtarak… Yoksa “çalışmak ibadetini” salt dünyevi olanı elde etmenin bir aracı olarak görmenin, dini, heva ve hevesinin aracı kılmanın kişileri ve toplumları ıslah etmekten uzak olduğunun altını çizmekte fayda görüyoruz.

Kur’an kıssaları tarihte şımarıp, dünyevi olanın şehvetine kendini kaptıranların akıbeti ile ibretlik birçok olayı aktarmaktadır:

“Âd kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve: "Bizden daha kuvvetli kim vardır?" dediler.

Onlar kendilerini yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.”(Fussilet 15)

“And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.”(Ahkaf 26)

“Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Onlara şöyle dedi: "Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü, tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi maddî bakımdan iyi bir durumda görüyorum; ama doğrusu hakkınızda kuşatıcı bir azap gününden de korkuyorum. Ey kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak başkalarına zarar vermeyin. Eğer müminseniz Allah’ın bıraktığı (meşrû) kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi değilim. Kavmi ise, "Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana ibadetin (dinin) mi emrediyor? Oysa sen uyumlu ve akıllı birisin!" dediler."(Hud, 84-87)

Ayetlerin de vurguladığı üzere dünya hırsı toplumların yozlaşmasının, helaka sürüklenmesinin en önemli nedenleri arasında görünmektedir. Dünyevileşme, sonsuzlukla, manevi olanla, görünenin ötesi ile bağı zayıflatır, sonlu olanın dar sınırlarının arasına sıkıştırır.

Kanaatimizce toplumun en küçük yapı taşı-kalesi olan aile, sonra kitle hareketleri, cemaat ve cemiyetler toplumları dünyevileşmeden, bireyselleşmeden uzak tutan en sağlam kalelerdir. Son zamanlarda gerek ülkemizde gerekse diğer İslam ülkelerinde aile ve cemaatler üzerinden çekilen operasyonlara bir de bu açıdan bakmakta fayda görüyoruz. Ev sahibinin süreçteki eksiklerini ifade etmeye çalışırken hırsızı örtbas eden yaklaşımlardan uzak durmak, bu konularda uyanık olmak, elzem bir durum arzetmektedir. Selam ve dua ile…

Bu yazı toplam 1438 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.