Bu Proje Tutmaz!
Nasrettin Hoca bir elinde tabak diğer elinde kaşık göl kenarında bir işle meşguldür. Oradan geçen ahali Hoca’yı görünce sorarlar: “Hoca, ne yapıyorsun orada?”
Nasrettin Hoca, son derece kendinden emin bir ifadeyle: “Göle yoğurt çalıyorum.” der.
Ahali hep bir ağızdan basar yaygarayı: “Hoca, göl yoğurt tutar mı?!”
Nasrettin Hoca, ahaliye dönüp: “Ya tutarsa?!” der.
Ya tutarsa; tüm köye, hatta tüm ülkeye yeter, gölün yoğurdu; ama tutmaz! Çünkü yoğurdun özüyle, suyun özü farklı.
Okullarımızda yaygın olarak uygulanmaya çalışılan “Değerler Eğitimi” projesi de göle yoğurt mayalamaya benziyor sanki. Hakkını vermek lazım; niyet olarak ihlaslı bir projedir, lakin uygulamadaki hatalar projenin ihlasını tehlikeye düşürmekte, fonksiyonunu(işlevini) ise tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Öncelikle bu ve benzeri projeler sebebiyle eğitim tüccarlarına(!) yeni bir kazanç kapısı açılmıştır. Farklı farklı yayınevleri, çeşit çeşit kitaplar piyasaya sürmüş, yeterli altyapıya sahip olduğu bile şüpheli olan yazarlar türemiştir. Tüm bunlardan daha kötüsü ise “tutumluluk, cömertlik, cesaret” gibi ters yönlere kayabilecek “değerlerin” belli plan-program olmaksızın alelade bir şekilde işlenmesi ve yeni yeni (sözde) değerlerin üretilmesidir. Yapay bir şekilde üretilen değerler vesilesiyle ürün çeşitliliği artmakta ve ticari bir canlılık oluşmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki; eğitim sektörü diğer sektörlere nazaran daha fazla titizlik ve profesyonellik gerektiren sektörlerdendir.
Projenin bir başka olmazı ise, içerik hatasıdır. Değerler Eğitimi kitaplarının ekseriyeti hikayeciklerden ve özlü sözlerden meydana gelmektedir. Lakin, ne hikayeciklerin ne de özlü sözlerin İslami antolojiyle pek bağı bulunmamakta, daha çok popüler özlü sözler ve hikayeler tercih edilmektedir. Konfüçyus’tan, Goethe’ye kadar birçok kişinin sözleri bahsi geçen kitaplarda mevcuttur. Diğer taraftan Hz. Ali, Hz. Ömer veya Farabi, İbn-i Sina gibi İslam kültüründen olan örnek şahsiyetlerin sözlerine ve kıssalarına daha az rastlanmaktadır. Oysa ki, İslam’ın benimsendiği bir diyarda Konfüçyus’tan daha çok İslam medeniyetine ait şahısların sözleri daha muteber ve etkili olacaktır. Goethe’nin bir sözü veya Ghandi’nin bir anekdotundan öte Kur’an’dan bir ayet, peygamber (s.) efendimizin bir hadisi veya sahabe efendilerimizin yaşadığı bir olay çocuklarımıza daha iyi nüfuz edecektir. Müslüman toplumu, İslami olmayan değerlerle ıslah etmeye çalışmak, göle yoğurt mayalamaktan farksızdır.
En nihayetinde, “Değerler Eğitimi” projesi niyet olarak muhlis bir projedir; ama basılan kitaplar denetim altına alınmadığı, verilecek değerler net olarak belirlenmediği ve kitapların içeriği İslam medeniyetine göre ayarlanmadığı sürece; bu proje tutmaz!
Projenin bu haliyle öğretmenlere ve ebeveynlere bazı sorumluluklar düşmektedir ki; böylelikle projenin zararları azaltılabilir. Evvela öğretmenler, “Değerler Eğitimi” konulu hikayeleri öğrencilerine vermeden önce bir değerlendirmeye tabi tutmalıdır. Sıkı bir araştırma yapılırsa, bu çeşitlilik içinde medeniyetimize uygun bir hikaye serisinin bulunması mümkün görünmektedir. Ebeveynler ise “Değerler Eğitimi” konusunda alacakları materyalleri öncelikle öğretmenlere danışmalıdır. Önlem almak gerekir! Aksi takdirde göl yoğurt tutmadığı gibi hem yoğurt boşa gitmiş olacak hem de gölün suyu kirlenecektir.
İsmail ULUÇAY