Mustafa Ruhi Şirin Uyarıyor: Çocuklar Hızla Yetişkinlerin Dünyasına Kayıyor

20.05.2020
Mustafa Ruhi Şirin Uyarıyor: Çocuklar Hızla Yetişkinlerin Dünyasına Kayıyor

 

Mustafa Ruhi Şirin ''Televizyon Çocuk ve Aile'', ''Gösteri Çağı Çocukları'' ve ''Kuşatılmış Çocukluğun Öyküsü'' kitaplarında modern çocuk kültürü ve medya sarmalını; medya, kitle iletişimi ve çocuk eksenindeki ilişkileri; medyanın çocuklara tesirini okuyuculara aktarıyor. Çocukluğunda hiç televizyon izlemeyen yazar, büyük bir dikkatle ‘televizyon çocukları’nı izliyor. Ömer Yüceller yazdı.

Türkiye’de entelektüel düzeyde “çocuk” bahsi geçtiğinde akla gelen isimlerden ilki Mustafa Ruhi Şirin’dir. 1970’lerin ortasından bu yana, kendi deyimiyle “çocuk ödevi”ni sürdürmektedir. 1990’da Çocuk Vakfı’nı kuran Şirin, ülkemizde üzerine pek kafa yorulmayan bu alanda hiç yorulmadan emek veren, eser veren, yazan ve konuşan bir isimdir.

Şirin’in pek çok kitabı İz Yayıncılık’tan çıkıyor. Kitapların yeni baskılar yapması çok sevindirici. Mustafa Ruhi Şirin’in sırasıyla “Televizyon Çocuk ve Aile (Yeni Çocukluğun Medya Sarmalı)”, “Gösteri Çağı Çocukları (Çocuk Modernleşmesi Sarmalı ve Medya 1)” ve “Kuşatılmış Çocukluğun Öyküsü (Çocuk Modernleşmesi Sarmalı ve Medya 2)” üçlemesi de bu yeni baskılar arasında yer alıyor. Şirin bu üç kitapta modern çocuk kültürü ve medya sarmalını; medya, kitle iletişimi ve çocuk eksenindeki ilişkileri; medyanın çocuklara tesirini okuyuculara aktarıyor. Çocukluğunda hiç televizyon izlemeyen yazar, büyük bir dikkatle ‘televizyon çocukları’nı izliyor. TRT’deki başarılı meslek hayatının da Şirin’e bu konuda yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Televizyon, ehlileştirilmiş bir araç olarak kullanılabilir

Serinin ilk kitabı “Televizyon Çocuk ve Aile” kısa incelemelerden oluşuyor. Şirin, henüz kitabın başında çocuğun televizyonla ilişkisine dair ailelere temel bir uyarı yapıyor: Televizyonu kapatmak, televizyon izlemeyi yasaklamak çocuklar için fayda sağlamayacaktır. Böyle kolaya kaçan bir çözüm önerilmemektedir. Zaten televizyonu yasaklamak, onu çocuk için daha da merak uyandırıcı hale getirecektir. Mustafa Ruhi Şirin’e göre gerekli tedbirleri aldıktan sonra televizyon, çocuk eğitimi ve eğlencesi için ehlileştirilmiş bir araç olarak kullanılabilir.

Bu düşünceyle bağlantılı olarak Şirin, iletişim araçlarına iyi veya kötü diyemeyeceğimizi düşünmektedir. İletişim araçları sadece yararlı veya yararsız diye sınıflandırılabilir. Mühim olan iletişim aracının ne amaçla kullanıldığıdır. Bu noktada Şirin’e göre çocukların televizyon izleme amacı da az çok bellidir. “Sokağı çalınmış, oyun alanı kalmamış kent çocuğu” televizyona sığınmaktadır. Televizyon modern çocukların sığınağı olmuştur. Ne yazık ki televizyonu kötüleyenler çocuğa bir başka sığınak oluşturamamışlardır.

Aile, çocuğa bir medya bilinci aşılamalıdır

Kitapta bazen doğrudan bazen dolaylı bir şekilde karşımıza çıkan bir tespit var: Çocuğun medyayla ilişkisinde ilk ve en önemli faktör ailedir. Çünkü çocuğun televizyon ile en fazla muhatap olduğu yer, ev ve aile ortamıdır. Bu yüzden ailenin alışkanlıkları çocuğun alışkanlıklarını belirler. Hipnotize olmuş şekilde televizyon izleyen bir ailede çocuk da hipnotize olacaktır. Eğer çocuğa medyayı nasıl kullanacağını öğretmezseniz, medya onu kullanacaktır. Bu açıdan aile, çocuğa bir medya bilinci aşılamalıdır. Eğer medya ve araç ailenin hâkimiyetini ele geçirirse “Televizyon ve video, ailede bütün rolleri etkisiz hale getirir. Aileyi susturmayı başarır. Sözel iletişimi ortadan kaldırır. Bunun sonucu ailede duygusal ortamı yok eder.” diyor Şirin. Aile sustuğunda, çocuk da susar; suskun bir çocuk içe kapanır; içine kapanan çocuğun hayalleri yok olur. Hayalleri yok olan çocuk duygularını tanıyamaz, paylaşamaz; böylece duygusal olarak çarpık çocuklarla karşılaşırız.

Çocuklar hızla yetişkinlerin dünyasına kayıyor

Serinin ikinci kitabı olan “Gösteri Çağı Çocukları” kitabında Mustafa Ruhi Şirin, iletişim çağına ve çocuklara dair iki uç görüşten bahsediyor. Bir görüş, iletişim çağının çocuğu ve çocukluğu mükemmelleştireceği yönündedir. Diğer görüş ise iletişim çağının çocuğu ve çocukluğu mahvedeceği yönündedir. Mustafa Ruhi Şirin iki görüşe de itibar etmez. Bu tartışmaların gölgesinde kalan bir noktaya dikkat çeker: İletişim ortamı çocuğu istediği gibi şekillendirir ve manipüle eder. Enerjimizi ve emeğimizi görüş seçmek yerine bu soruna yöneltmeliyiz, buna bir çare bulmalıyız.

Şirin, medyanın çocuğu şekillendirmesindeki bir tehlikeye de işaret ediyor: “Çocuklar hızla yetişkinlerin dünyasına kayıyor. (...) Yeni dünyada çocukluk yaşanamadan tüketiliyor.” Dünyaya modernliğin hediyesi sayabileceğimiz ‘çocukluk’ yine modernizm eliyle sömürülüyor. Çocuklar iletişim araçlarıyla muhatap oldukça yetişkin gibi yaşamaya özendiriliyor, yetişkinliğinde öğrenmesi gereken şeyleri çok erken yaşta öğreniyor. Bu konuda ülkece en son ve somut tecrübemiz, meşhur bir giyim markasının üç sene önce yayınladığı reklam serisi olmuştu. Yetişkin gibi giyinen ve giydirilen çocuklar adeta bir tüketim nesnesi olarak kullanılmıştı. Şaşırtıcı biçimde RTÜK reklamın kaldırılmasına ve markaya ceza verilmesine dair ilk toplantıda karar sağlayamamıştı. Sonra da tartışmalı bir karara imza atarak marka lehine açıklamada bulunmuştu. (Merak edenler internette kısa bir arama ile RTÜK’ün gerekçeli kararına da ulaşabilirler.) Kitle iletişim araçlarının en büyük tüketici grubu olan yetişkinler için tasarlandığı kapitalist sistemde, en savunmasız tüketici olan çocukların böyle reklamlara karşı kurumsal olarak savunulamaması bizleri bir hayli üzmüştü.

Bugün kullandığımız ‘çocuk dili’ Batılı

Serinin son kitabı olan “Kuşatılmış Çocukluğun Öyküsü” ilk iki kitaba nazaran daha teorik yazılardan oluşuyor. Mustafa Ruhi Şirin’in çocuklara dair pek çok düşünürün es geçtiği temel bir noktaya işaret etme özelliği bu kitapta da kendini gösteriyor: “Bugün kullandığımız ‘çocuk dili’, Batı medeniyeti merkezli ve kaynaklı ‘çocuk bilgisi’ne dayalı bir dildir. Modern ‘çocuk dili’nin bütün kodları da Batı medeniyetine aittir.” Bu durumun iki sakıncasının olduğunu söylüyor Şirin. Biri, bu dilin evrensel değil ‘Batılı’ olmasıdır. Bu dil temeli sağlam, kuralları belli, tüm dünyada geçerli sayılabilecek bir dil değildir. Kültürel kodları Batı modernleşmesinin ürünüdür.

Bir diğer sakınca ise kadim medeniyetimizin ‘çocuk bilgisi’ ile mezkur Batılı dilin örtüşmemesidir. Bu örtüşmeme, yani çarpıklık, kültürel şizofreni sahibi çocuklar, dolayısıyla yetişkinler yaratacaktır. Mustafa Ruhi Şirin bu noktada cevabı kolayca verilse bile, eylemi pek zor bir soru sormaktadır: “Kendi modernliğimizi üretemeden bizi kendine benzeten çocuk anlayışlarına karşı ne kadar direnebiliriz?

Medya, çocuklara ve yetişkinlere Batı’nın ürettiği bir dünya vatandaşlığı sunmakta

Mustafa Ruhi Şirin’in bir yazısında da belirttiği gibi; kitaptaki yazıların üzerinden geçen zamanla birlikte artık Batı medeniyetine dayalı bir ‘çocuk modernleşmesi’ ülkelerin resmi politikası olmaktan çıkıp tescilli eğitim programı olmaya kadar ilerlemiştir. Şirin ise bu duruma itiraz etmektedir. Ona göre medya, çocuklara ve yetişkinlere Batı’nın ürettiği bir dünya vatandaşlığı sunmaktadır ve bu jakoben bir dayatmadır. Kapitalist kültür bu dayatmayı bir metot olarak kullanır, teknoloji vasıtasıyla çocukları ‘avlar’ ve ancak bu şekilde yaşamını sürdürür. Bizler bu durumun fotoğrafını çekip gördüklerimize dair konuşmaktansa, bu problemler için çözümler üretmeliyiz.

Mustafa Ruhi Şirin, çocukların normal şartlar altında mensubu olduğu medeniyetin yürütücüsü olduğunu söyler. Bu konuda Will Durant ile paralel şekilde düşünür Şirin. “Her medeniyeti, onu öğrenen çocuklar yaşatır.” der. Bu yüzden ülkenin bir köşesinde duyulan ninniler asırlar geçtikten sonra diğer köşesinde söylenmektedir. Eğer çocuk medyanın, dolayısıyla tüketim kültürünün oyununa gelir ve ‘dünya vatandaşı’ bir ‘yetişkin’ olursa ninniler de susmaya başlar. Medyanın ve tüketim kültürünün ‘oyununa gelmek’ ise çok kolaydır. Çünkü çocuk, hayatı bir oyun gibi algılar ve medyanın kendine hazırladığı rolü de bir oyun zanneder, rolüne kolayca bürünür. Böylece millet öz evlatlarını kaybeder. Bu kaybın maddi bir karşılığı yoktur. Bu, toplumun ödeyeceği sosyal ve kültürel bir bedeldir. Medeniyet, ağır bir bedelle, yaşaması için gerekli olan taze kanı yitirir.

Çocukların medyayla ilişkisini belirleyen kriterler yetişkinlerin de kriterleri olmalıdır

Şirin’e göre televizyon, internet, bilgisayar ve Youtube, Facebook, Twitter, Instagram gibi tüm dijital ağlar kullanıcıya bir sosyal kimlik verir ve kendi kültürünü ücretsiz şekilde dağıtır. Bu kültür pazarı bir kültürel sömürge alanı haline gelmiştir. Bu kültürel sömürge alanları üzerine eskisi kadar düşünmememizin nedenini soruyor Şirin. Şirin’e göre cevap medyanın ta kendisidir. Medya, popüler kültür pompalamasıyla bizi boğmakta ve kuşatmaktadır. Olan her şey meşru sayılmaktadır. Ekranların, aygıtların bize dayattığı her şeye ‘doğru’ demek zorundayızdır. Teknolojinin getirdiği ve dönüştürdüğü kültüre itiraz etmek neredeyse imkansızdır. Çocuklar ve gençler de bu ortamda kültürel kurban haline gelmiştir.

Mustafa Ruhi Şirin’in üç kitabında da çocuklara dair yazılanlar aslında yetişkinler için de geçerlidir. Çocukları korumak için alınması gereken önlemler yetişkinler için de alınmalıdır. Çocukların medyayla ilişkisini belirleyen kriterler yetişkinlerin de kriterleri olmalıdır. Zaten içinde bulunduğumuz hâlde yetişkinler yeterince sağlam ve bilinçli olsaydı, çocuklara dair bunca uyarıya gerek kalmayacaktı. Bu yüzden bu üç kitabı okurken yalnızca çocuk ve medyaya dair değil, ‘insan’ ve medyaya dair yazılar okuyoruz.

Çocuk ödevinin güzel insanına selam olsun!

Mustafa Ruhi Şirin, Televizyon Çocuk ve Aile, İz Yayıncılık

Mustafa Ruhi Şirin, Gösteri Çağı Çocukları, İz Yayıncılık

Mustafa Ruhi Şirin, Kuşatılmış Çocukluğun Öyküsü, İz Yayıncılık

Kaynak: dünyabizim.com

Bu haber toplam 958 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.