Çocuk Eğitiminde Lokman(A.S.)’ın Öğütleri

4.05.2019 21:23:45
Çocuk Eğitiminde Lokman(A.S.)’ın Öğütleri

 ÇOCUK EĞİTİMİNDE LOKMAN(A.S.)’IN ÖĞÜTLERİ

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selam, O’nun sevgili Resulüne, pak Ehlibeytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.

İnsanlık için bir hidayet kaynağı olan Kuran-ı Hâkim’de Rabbimiz, Lokman (a.s.)’ ın çocuğuna verdiği öğütlerden yola çıkarak evlatlarımızı nasıl eğitmemiz ve onlara neleri öğretmemiz gerektiğini anlatarak bizlere yön vermekte, rehberlik etmektedir. El-Hakîm olan Rabbimiz bu süreçte Lokman (a.s.)’a verilen hikmete dikkatimizi çekmektedir.

And olsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. (Lokman:12)

Allah Rasulü (s.a.v.) de: "Hikmet, mü ‘minin yitik malıdır; nerede bulursa onu alır." buyurmuştur. (İbnMâce, Zühd 15; Tirmizî, İlim 19)

İbn Abbâs(r.a.) ise "Hikmet, nübüvvet dışındaki isâbettir." demiştir. (Buhârî, Fezâilu's-Sahâbe 24)

Bu demektir ki “Hikmet, bir nebinin aldığı vahiylerle sınırlı değildir.” O, tüm keşfedici fark etme gücünün ortak adıdır. 

Anne-babalar ve eğitimciler olarak çocuklarımızı yetiştirirken bizde de olması gereken en önemli vasıflardan biri hikmettir. Allah’a ve Resulü’ne itaat eden, var olma nedeninin bilincinde olan; Allah’a, insana, topluma ve evrene karşı sorumluluklarını bilen bir neslin yetişmesi ancak hikmet ehli insanların elinde mümkündür. Hikmetli anne-babalar ve eğitimciler, Allah’ın izniyle,  Zekeriya(a.s.) gibi birer bahçıvan olarak Meryem(r.a.) gibi çiçekleri ve Yahya (a.s.) gibi yiğitleri yetiştirmeye vesile olacaktır. (Hepsine salât ve selam olsun)

Kur ’an’ın bu mesajlarını aktarırken hikmetin gereği olarak psikoloji ilminden ve psikologlardan da faydalanmamız elzemdir. Çocuğumuzun hangi gelişim düzeyinde olduğunu iyi bilmeli, verilmek istenen mesajı kavrayacak durumda olup olmadığına dikkat etmeliyiz.

Rabbimizin emaneti ve göz aydınlığımız olan çocuklarımızın bizim üzerimizdeki haklarından belki de en önemlisi, onları bu ayetlerle inşa etmektir.

Çocuklarımızı yetiştirirken onların ilk rol modelleri bizler olduğumuzdan,  işe kendimizi iyi yetiştirmekle başlamalı; bunun için de vahyin atmosferinde Rabbimizin ayetlerini tefekkür ederek çağrısına kulak vermeliyiz:

“Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: ‘Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman:13)

Lokman(a.s.), muteber olan görüşe göre bir peygamber değildi. Ancak peygamber olmasa da peygamberlerin yaptığı gibi tevhid ve şirkin ne olduğunu anlatmakla işe başladı.

Lokman(a.s.) oğluna bu hakikatleri anlatırken son derece şefkatli, sıcak ve nazik bir dil kullanmış; kaba, katı ve sert bir üsluptan kaçınmıştır. “Yavrucuğum, Allah’a ortak koşma…”  Ayrıca şirk koşmama gerekçesini de şöyle açıklamıştır: “Çünkü şirk büyük bir zulümdür... “ Şirk; insanın kendisine, dolayısıyla diğer insanlara ve evrene yaptığı en büyük zülümdür. Şirk, Allah’ın insan üzerindeki hakkını inkâr etmek ve bunu Allah dışında başka şeylere taksim etmektir. Rabbimiz insanların çoğunun Allah’a ortak koşarak inandığını belirtir. Allah’a her kim ortak koşarsa Allah’ın ona cenneti haram kıldığını mubin kitabımızda ifade eder ve tüm peygamberleri bu gerçeği anlatmak için gönderir. Dolayısıyla bir mümin için en çok dikkat edilmesi ve ilk bilinmesi gereken konu Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır.

Lokman(a.s.), tevhid üzerine sağlam bir imanı inşa ettikten sonra imanın gereği olan amelleri anlatmaya başlamıştır:

“İnsana da anne-babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” (Lokman:14)

Çocuklarımıza anne-babalarına iyi davranmaları gerektiği sebepleriyle anlatılmalıdır. Yetiştiremediğimiz bir çocuğun önce bizim büyük bir sorunumuz olacağının bilincinde olunmalıdır. Eğer çocuklarımızdan iyi bir muamele görmüyorsak bunun sebebini ilk önce kendimizde aramalıyız. Çocuk terbiyesi ve eğitiminde yaptığımız hataları gözden geçirmeli,kendimizi eleştirmeliyiz. Allah’a hamd ve şükür etmeyi bilmeyen, anne-babasına ve diğer insanlara teşekkür etmeyi bilmeyen bir çocuğun bencil bir karaktere sahip olması kaçınılmazdır. Empati yeteneği gelişmiş bir çocuk, anne-babasına ve diğer insanlara da iyi davranır. Ancak böyle bir çocuk onu dünyaya getiren annesinin çektiği sıkıntıları ve yaptığı fedakârlıkları anlayabilir. Bu sayede dönüşün Allah’a olduğunu bilmeli, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden kendimizi ve ehlimizi koruyabiliriz.

 “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” (Lokman:15)

Bu ayet çocuğun anne babasına karşı itaatin sınırlarını açıklar. Mevzu şirk olunca Rabbimiz hiçbir şekilde kendisine şirk koşulmasına müsaade etmemektedir.

Şirk koşan anne baba da olsa onlara itaat yoktur.  İnsani ilişkilerde ise son derece itaatkâr olmalı ve insanlarla iyi geçinmeliyiz. Çocuklarımızı Allah’a yönelenlerin meclislerine götürmeli, hep birlikte sıddıklarla beraber olmalıyız. Zira cahiliyenin bozulmuşluklarından kendimizi ve çocuklarımızı bu şekilde koruyabiliriz.

(Lokmân, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.” (Lokman:16)

Lokman(a.s.) şefkat dolu bir ifadeyle günümüz çocuklarına şöyle nasihatte bulunur: Yaptığın eylem atom kadar hatta atom altı parçacıklardan daha küçük bir şey bile olsa bu asla Allah’a gizli kalmaz. Herkese gizli kalsa bile Allah’a gizli kalmaz. Yaptığın bu eylem her nerede olursa olsun, ister uzay boşluğunda bir uzay aracının içinde, ister deniz altında,  ister maddenin en karanlık noktasında olsun fark etmez. Allah onu senin karşına getirir.

Çocuklarımızda latif ve habîr olan bir Allah tasavvuru inşa etmeliyiz. Kameralardan, insanlardan çekinmeden önce Rabbinden çekinen, “İnsanlar ne der?” değil, “Allah ne der?” kaygısını taşıyan, tek başına olduğunda da Rabbini hatırda tutan, yani murakabe ve ihsan sahibi bir nesil yetiştirmeliyiz.

“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” (Lokman:17)

Çocuklarımızı namaza(salat) alıştırmalıyız. Ancak bunu yaparken onları namazdan soğutmamaya dikkat etmeliyiz. Bu konuda yapacağımız bir yanlışın çocuğun dine karşı mesafeli kalmaya sebep olacağını bilmeli ve bunun başlı başına bir ciddi bir problem doğuracağının bilincinde olmalıyız. Çünkü salâtı(namazı) ikame eden, insanı münkerden ve fahşadan alıkoyan, müminde bulunması gereken en temel özelliklerdendir. Allah(c.c) Kur’an’da müminleri bu şekilde tanımlamıştır. (bk. Neml suresi 3.ayet)

Namaz, Tevhid inancının en somut halidir. Namaz, bir güç kaynağı, günlük hayat programımızın başlıklarıdır.   Salâtı ikame etmenin gereği olarak iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, bizlerin ve çocuklarımızın pasif değil, aktif iyi olmamız gerektiğini gösterir. Onlara aktif iyi olmaları, toplumsal sorunlar karşısında duyarsız kalmamaları, bozulmuş şeyleri ıslah etmeleri, sorumluluk almaları gerektiği noktasında örnek olmalıyız. Her konuda olduğu gibi bu konuda özellikle örnek olmalı, konuyla ilgili etkinlikler yapmalıyız. Ahlaki, sosyal, siyasi, ekonomik bozulmuşlukları hep beraber dert edinmeliyiz. Etliye sütlüye karışmayan bir tip değil aksine olaylara müdahil olan çocuklar yetiştirmeliyiz. İç dünyamızda şeytanın fesadına karşı direnirken (sabır direnmektir.) dış dünyada da zalimlerin fesadına karşı durmalı ve onların eziyetlerine sabretmeliyiz. Bu, satırlarda yazılması kolay ama pratikte gerçekten azmedilmesi gereken bir husustur.  

“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” (Lokman:18)

Lokman oğluna doğrudan “Kibirlenme!” demek yerine avurdunu şişirme/yüzünü çevirme gibi bir ifade kullanır. Çünkü kibrin alametleri vardır. El, kol hareketleri ve yüz mimikleriyle insanları küçümseme ,  yeryüzünde böbürlenerek yürümek ,film artistlerinin dizilerde efekt eşliğinde yürümesi ,  “Ben şöyle iyiyim, böyle iyiyim.” diyerek kendisini övmesi gibi….

İnsan kendini en çok mütevazı hissettiği bir zamanda bile kibirli olabilir. Kur’an’da inkârcıların ve zalimlerin kibirlerinden dolayı hakkı göremedikleri vurgulanır. (bk. Neml suresi 14.ayet) Çocuklarımızın büyüdüğünde inkârcı ve zalim olmaması için onlardaki bu kibir hastalığının şimdiden tedavi edilmesi elzemdir.

Soyut düşünemediklerinden bu mesajları kavrama düzeyinde olmayan çocuklarla ilgili psikologlar, şunları tavsiye etmektedir:

1.Çocukta gururun oluşmasına engel olmak için, çocuğun faaliyetlerini ve çalışmasını mümkün olduğu kadar tarafsız ve ölçülü bir tarzda takdir ediniz. Böylece çocuk kendi gerçek değerini id­rak etmiş olur.

2.Kibirli olduğunu anladığınız bir çocuk karşısında takdirleriniz ihtiyatlı, eleştirileriniz daha çok olmalıdır. Ancak kendi me­ziyetine inanan kibirli bir çocuğun, onu azaltacak şiddetli bir eleştiriyi kolayca kabul etmeyeceğini dikkate alarak bu eleştirilerinizi ölçülü bir şekilde yapınız.

3.Gururdan kaynaklanan kaba davranışları ve küstahça tavır­ları kesinlikle karşılıksız bırakmayınız.

4.Kibirli çocuklara önce yalnızken, sonraları arkadaşlarının önünde hatalarını itiraf ettirmeye çalışın

“Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!” (Lokman:19)

“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” (İsra:37)

Lokman(a.s.) burada çocuğuna mütevazı olmayı ve konuşma adabını öğretir. “Sesini alçalt…” Bağırarak konuşmak bir insanın haklı olduğunu göstermez. Aksine onun suçluluk psikolojisine sahip olduğunun göstergesidir. Batılın sesi ise merkeplerin sesinden bile çirkindir. Eğer davanda haklı olduğunu düşünüyorsan tezini güzel sunmalısın. Unutulmaması gereken bir nokta var ki  sen sadece bir uyarıcısın zorba değilsin, öyleyse zorbaların yaptığı gibi bağırma!

Rabbimiz, yaptığımız her şeyi haber vereceği o günde kötülüklerimizi örtsün ve yetiştirdiğimiz çocuklarımızı bizden sadakayı cariye olarak kabul etsin. Bizleri rahmetiyle salih kullarının arasına katsın. Âmin!

“Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun…”(Tahrîm:6)

“Ve hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (Saffat:182)

Bu haber toplam 1178 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.