İbn Hazm ile Sevme ve Sevgiye Dair / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

20.11.2018 21:57:03
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

İbn Hazm ile Sevme ve Sevgiye Dair

"Her şekil kesinlikle kendine uygun olan şekli çağırır, onu arar bulur. Her şey misli mislinedir. Birbirine yakınlık duygusal bir iştir, apaçık etkileri vardır. Aramızda karşıtların birbirini ittiğini hemcinslerin birbiri ile uyum sağladığını (çektiğini) bilmeyen yoktur. Niçin aynı durumlar ruhlar için sözkonusu olmasın? Çünkü onların âlemi saf ve temiz bir âlemdir. Özü ahenkli bir şekilde yüceliğe dayanır. "

"Yüce Allah şöyle diyor: 'Sizi bir candan, Âdem’den yaratan, bundan da gönlü kendisine yatıp ısınsın diye eşini yapan O'dur. Allah'tır.' Demek oluyor ki, Allah, Âdem’in eşinde bulacağı ısınma ve huzurun nedenini Havva'nın kendisinden bir parça olmasında kılmıştır. “

Endülüslü bilgin İbn Hazm birçok alanda eserler vermiş bir ilim adamıdır. Eserlerinin sayısının dört yüz civarında olduğu söylenir. Hadis ve İslam hukuku alanında yüzlerce cilt eser yazan İbn Hazm’ın tüm bu eserler içinde klasikleşen ve çağını aşan en önemli eseri Güvercin Gerdanlığı ‘dır.

İnsan psikolojisinin tahlili açısından ayrıca özel olarak ele alınmayı hak eden bu eser, insanın fıtratının eğilimlerini sevgi ve sevmek açısından ele alması itibariyle ayrıca bir önem arz etmektedir. Yazar kitabı bir arkadaşının önerisi üzerine, tamamen gerçek olay ve hikâyelerden oluşan metinlerle oluşturduğunu ifade eder.

Bu tür kitaplarla ilgili karşılaşılan en önemli problem kitabın hikâye ve görünen boyutuna takılınıp, asıl mevzunun ıskalanması, insan fıtratı ile ilgili yapılan tahlillerin göz ardı edilmesidir… Yine cevizin kabuğuna takılınıp eserin iç güzelliğinin, dilinin çekiciliğinin göz ardı edilmesidir. Bu konuda sanırım en az anlaşılan eserlerden biri de önemli bir âlimimiz olan Genceli Nizami tarafından yazılan Hüsrev ile Şirin’in hikâyesidir.

İbn Hazm bu eserinde ruhi anlamdaki sevgi ile şehevi sevgiyi birbirinden ayırmaya çalışıyor. Ruhi anlamdaki sevginin daha çok ruh ve karakter uyumuna bağlı olduğunu belirtirken, şehevi sevgiyi ise bedensel-dış güzelliğe ve yaratılış güzelliğine dayandırmaktadır.

Burada ilgi çekici olan ve İbn Hazm’ın da üzerinde çokça durduğu nokta bu ikisi arasında keskin bir ayırımın olup olmayacağı ve bunun mahiyet farkının ne olduğudur? Ona göre ruhi anlamdaki sevgi ve aşk benzeri ruhların buluşması, tanışması, muhabbeti neticesinde meydana gelir. Zıt karakterler bu minvalde birbirini iterken, benzer karakterlerin ise birbirini çektiğini söyler.

Bir arayıştır bu aslında…“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım.” hadisine dayanan bir arayış… Dağınık halde bulunan, farklı varlıklar arasında parçalanmış olan ruhun kendisiyle benzer bir ruhu, bir varlığı bulma arayışı…

Şehevi sevginin yaratılış güzelliğine dayanması ile ilgili İbn Hazm, hemen hemen hiç değişmeksizin çoğu kez aşkın dış güzelliğe bağlanmasını sağlayan şeyin ruhun kendisinin bizzat güzel olması olduğunu söyler. Bu nedenle ‘ruh, güzel olan her şeye hemen tutulur; güzel ve hoş motiflere karşı bir eğilim gösterir. Güzel bir şey gördüğünde hemen ona bağlanır’ der. Şayet, görünenin ötesinde kendisiyle uyuşabilen en ufak bir nitelik göremezse, sevgisi bu dış biçimden ileriye gidemez. Sadece bedensel bir arzu olarak kalır. Ona göre, dış biçimler ruhların birbirlerinden ayrılmış parçaları üzerinde etkin bir çekim gücüne sahiptir.

Modern zamanlarda sevgi, dostluk, isar, kavramlarının içinin boşaltılması, dünyanın ruhunu yitirmesinin de nedenleri arasında gösterilebilir. Dünya hırsının adeta iliklerimize kadar işlediği günümüzde tatminsizliğin yarattığı zihinsel karmaşanın, kavramların asıl mecrasından saptırılmasının nedenleri üzerinde de iyi durmak gerekmektedir. İbn Hazm’a göre “Eğer doğruyu yanlışa karıştırarak söylersen, düşüncesizlere istediğin her şeyi kabul ettirebilirsin. Yine de birazcık düşüncesi olanın gözünden kaçmayacak bir fark vardır ikisi arasında. Bu altın gibidir; ona birazcık gümüş katsan sıradan bir adam bile ışın farkına varır. Ama saf altın ile sulandırılmış altını birbirinden ancak bir kuyumcu ayırt eder. " der. Bugün fıtri olan sevgi ve dostluk ile beşeri tatmine dayalı heva ve hevesin biribirlerine karıştırılması çağımızın içinde bulunduğu bunalımın müsebbipleri arasında saymak abart mı olur? Bu bunalımdan çıkışı İbn Hazm’ın kavramsallaştırması ile söylemek gerekirse "En ciddi şeylerin temelinde, en önemsiz şeyler vardır ve zaten küçük çekirdekten doğar kocaman bir ağaç." Hayatın ayrıntılarını ciddiye alan, ruhun güzelliğine götürecek olan ayrıntıların dikkate alınması vasat bir iletişimin de zaruretlerindendir.

Beşeri olanın içinde ruhi olanın olduğu açıktır. Bunun yanında beşeri olanın içindeki asıl özü (ruhu) yakalamanın çok da kolay olmadığı, İbn Kayyim ’ın bu ifadelerinin asıl gündemi, asıl sevgiyi yakalamada önemli bir etkisinin olacağı kanaatindeyim. Öyle ki ruhun meşguliyeti, gündeminin malayaniliği onu yozlaşmanın en dibine kadar götürebilirken, erdemi ve iyiliği kuşanan bir gündemin ise adeta ruhumuzu coşturacağı ve sevgi dediğimiz şeye asıl o zaman ulaşabileceğimiz görünmektedir.

Kaynak: İbn Hazm, Güvercin Gerdanlığı, İnsan Yay. Çev. Mahmut Kanık, İstanbul 2016

Bu yazı toplam 1125 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.