Vefa ve Dostluk Üzerine / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

30.12.2018 09:02:53
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

Vefa ve Dostluk Üzerine

Toplumların gelişmişliklerinin ve geri kalmalarının belirtileri, somut yansımaları olagelmiştir. Biz bu yansımalardan hareketle mevcut gidişatın kısa ve uzun vadedeki gelişimi ile ilgili de veriler sağlayabiliriz. Böyle bir değerlendirme ve tanımlamada önemli görülecek kavramların arasında vefa ve dostluğun önemli bir yeri olacağı kanaatindeyim. Bu kavramların yaşantı düzeyinde sahip oldukları işlevsellik, gerek fert bazında gerekse toplum bazında kemalliğin önemli yansımalarından biri olacaktır.

Sözlükler vefayı, bağlılıkta sebat, sevgide sebat, sevgi bağlılığı ya da dostluğu devam ettirme, ahde bağlılık ve hak olan olarak tarif etmektedir. Bir başka ifade ile sıdk’tan türetilmiş olan sadakat, vefanın karşılığı olarak görülebilir. Nitekim sadakatin, içten bağlılık, vefalılık olarak da tanımı yapılmaktadır.

Mevlana’nın vefa ile ilgili yaklaşımı dikkate değerdir. O’na göre vefa, arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamaktır. Vefa; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. 

Medeniyetimiz, kişinin sevdiği ile beraber olduğunun altını çizer. Sevgi, dostluğun terennümü ise vefa sigortasıdır demek abartı mı olur? Gerçek dostun, ilişkiler sorunlu olduğunda yada hayatın çekilmez tarafları kendini gösterdiğinde ortaya çıktığı malumdur. Malum olan diğer bir husus ise, ilişkilerin sorunlu olduğu dönemde vefaya gözlerini kapatanın dostluğunun gerçekçi olmadığının, sahte olduğunun ortaya çıkmasıdır. 

Bireysel dostluklarda vefalı olmanın öneminin yanında, düşünsel kazanımlara, kimliğimizi ve şahsiyetimizi inşa eden değerlere de vefa gösterilmesi önemlidir. Yoksa salt fiziksel-maddi emeklere gösterilen vefa eksik kalacaktır. 

Bunun yanında düşüncemizin berraklaşmasına, şahsiyetimizin olgunlaşmasına katkıda bulunanları, yeniliğe kapalı, özgünlükten yoksun olarak görmek vefasızlık, nankörlükten başka hangi kavramla tanımlanabilir ki? Bu ve benzeri yaklaşımlar, bireysel ve toplumsal ahlakın düzeyi ile ilgili veriler sağlıyor.

Düne kadar düşünsel model insan olarak baktığımız, değerlerimizin mümtaz savunucusu olarak gördüğümüz, yorum ve açıklamalarını nerede ise “mutlak” değerlendirdiğimiz kişilere bu gün dudak bükmemiz, saygı sınırlarını aşan ifadeler kullanmamız, vefa ve dostluk kavramlarının anlamlarının yozlaşmasını aşan menfi bir tutumun yansıması olarak görmek gerekir. 

Gerek aktüel değerlendirmelerde, gerekse bakış açısı ile ilgili meydana gelen kafa karışıklıklarının, basiret bağlanmalarında aramızdaki nezaketi, tahammülü, saygıyı, mütevaziliği ıskalamamızın, bunları ihmal etmemizin önemli bir etkisinin olduğu kanaatindeyim. Salt kusurlar üzerine bina edilen felaket beklentileri, hikmetin sınırlarını zorlayan bir anlayışa, bir duruşa (hatta istikamete) işaret ediyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in vefayı “Kur’an’dan okunan bir cüz” olarak ifade etmesi,      medeniyetimizin bu konudaki hassasiyetinin göstergelerinden biridir.

Vefa, dostlukların temel özelliğidir. Şunu rahatlıklara söyleyebiliriz ki arkasına bakmayanın, geldiği yolu unutanın önünü görmesini, sağlıklı yol yürümesini beklemek abestir. Geldiğimiz noktada yapılan teşvikleri, verilen emekleri, maddi ve manevi yönden gösterilen destekleri, kazandırılan özgüveni göz ardı ettiğimizde erdem yolunda yürüyüşümüzün olumsuz etkileneceği apaçıktır. 

Vefa, cefa gerektirir. Tıpkı dostluğun fedakârlıkları zorunlu kılması gibi. Cefayı göze almayan, cefaya tahammül edemeyenin kalıcı, ilkelere dayalı dostluklar kurması zordur. Sıkıntılı olacaktır çünkü hayatın tabiatı gereği ilişkiler iki taraflı bir aktiviteyi,  bir süreci zorunlu kılmaktadır. İkinci tarafın olmadığı bir iletişim mümkün olmadığına göre, ikincinin farklılığını, özgünlüğünü, yer yer aykırılığını görmeyen, farkına varmayan bir yaklaşım, iletişim kazalarına davetiye çıkaracaktır. 

Sadece dosta değil, hasıma karşı dahi vefalı olmak erdemliliğin, kadirşinaslığın göstergelerindendir. Burada olan geçici, günübirlik yaklaşımı aşan ilkeli bir duruşun davranışa şekil vermesidir. Bundan dolayı vefalı olmak karakterli insanın en belirgin vasıflarındandır.  

İslam tarihinden bir vefa örneği... Fetih için sefere çıkan ordunun komutanı Ebu Ubeyde, Halife Hz Ömer’e yazdığı mektupta:” Bir köle, Irak ahalisine eman verdi, ne yapalım” diyerek görüşünü sorar. Hz Ömer cevaben şunları söyler:” Allah vefakârlığa değer vermiştir. Vefa göstermedikçe, vefa göremezsiniz. Onlara verdiğiniz sözü tutunuz ve onlara ilişmeyiniz.” şeklinde olmuştur. 

Toplumun ıslahı, değişimi için gayret gösteren kurum ve çevrelerin hassas olmaları gereken, dönüşümün kalitesi ile ilgili tartıya vurmaları, yansımalarını ölçü olarak alabilecekleri kavramlardır vefa ve dostluk. Yine eğitim kurumlarımızın öncelikli olarak kazandırmaları gereken iki temel değerdir bu kavramlar. Selam ve dua ile.

 

 

Bu yazı toplam 1302 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.