Türkler ve Suriyeliler Arasındaki Sosyal Uyum: Adıyaman Örneği

20.05.2020
Türkler ve Suriyeliler Arasındaki Sosyal Uyum: Adıyaman Örneği

 

Türkler ve Suriyeliler Arasındaki Sosyal Uyum: Adıyaman Örneği

Muhammet Nour En-Namr*

Giriş

Suriye savaşı, siyasi, ekonomik, fikrî alanlarda olumsuz etkilere sebep olduğu gibi sosyal yapı üzerinde de derin izler bırakmıştır. Bu sarsıntı, çağdaş tarihte eşine az rastlanan hızlı toplumsal çöküşlere neden olmuştur. Belki de en önemli göstergesi Suriye savaşı gelişmelerine eşlik eden ve son zamanların -2015-2016 yıllarının olayı olan- zorunlu göçlerdir. Bu süreçte göç edenlerin sayısı beş milyonu aşmıştır.

Savaştan kaçanların çoğu birçok sebepten dolayı Türkiye'ye yönelmiştir. Bu sebepler: Suriye’nin kuzeyindeki savaşların büyük bir kısmının Türkiye'nin güney sınırlarına yakın bölgelerde gerçekleşmiş olması, bunun yanı sıra Türk hükümetinin kanunen kolaylık sağlaması ve mültecileri güzel bir şekilde karşılamış olmasıdır.

İlk mültecilerin 2011 Nisan’da Türkiye ulaşması ile birlikte onları karşılamak için özel çadır kentler hazırlanmıştır. Suriye rejiminin uyguladığı şiddetin ve Suriye sorunu getirilerinin artışıyla mültecilerin sayısı da artmıştır. Mültecilerin çoğu çadır kentler dışında yaşamayı, özellikle de Türkiye sınırı güneyindeki şehirlerde yaşamayı tercih etmiştir. Mültecilerin Türkiye’nin iç bölgelerine ya da kuzeyine gitmelerine engel olan husus söz konusu bölgeler hakkında bilgisiz ve deneyimsiz olmalarıdır.

Fakat mültecilerin ilk gelişinin üzerinden 5 yıl geçmesinin ardından Türkiye’nin bütün şehirlerine yerleşmişlerdir. Her bir şehirdeki yerleşim oranı aynı olmamakla birlikte sınır şehirlerinde mülteci yoğunluğu oluşmuştur. Türkiye, 2 milyon

733 binden fazla mülteciyi barındırması bakımından en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Bu mültecilerin çoğu Suriye sınırındaki şehirlerde yaşamaktadır. Çadırların çoğu sınır bölgesinde olup buradaki 25 çadır bölgesinde oturanların sayısı -Türk Göç Merkezi istatistiklerine göre- 256 bine yakındır. Türkiye'de Suriye halkı isimlendirebileceğimiz çoğunluğu oluşturan geri kalanlar ise çadırların dışında yaşayanlardır.

Geçen 5 yıl boyunca oluşan Suriye topluluğu inşasında bir çok etken etkili olmuştur. Bunlardan bazıları: Türk hükümetinin onlara geçici koruma vermesi, buna ek olarak eğitim ve sağlık hizmetlerini bedava sunması ve Türkiye iş gücü piyasasına resmî bir şekilde girmesi için çalışma izni vermesidir.

Türkiye’de yeni Suriye topluluklarının bulunması onların Türk toplumu ile toplumsal ilişki kurmalarını gerekli kılmaktadır. Bunlardan en önemlileri; iş ilişkileri, günlük hayat, akrabalık, evlilik ilişkileri vd. Özellikle Kilis ve İskenderun’a bağlı bazı köylerde olduğu gibi mülteci oranı Türk vatandaşlarının oranını geçebilmektedir.

Bu sebeple Suriyeli mülteciler ile Türkler arasındaki ilişkilerin araştırılması, bu ilişkilerin günümüzdeki ve gelecekteki etkileri, bu duruma bağlı olan sorunların üzerinde durulması ve sağlam ilişkilere yahut toplumsal uyuma ulaşılması önemlidir.

1. Sosyal Uyum Belirleyicileri:

Sosyal uyum veya sosyal uyumla bağlantılı diğer kavramları incelemek mültecilerin durumu ile ilgilenenlerin çalışma alanında en öncelikli konulardandır. Son zamanlarda en çok kullanılan kavramlardan biri olan sosyal uyum, çağdaş dünyamızı ilgilendiren değişimlerin mecbur kıldığı toplumsal gerekliliğe döner. Bu değişimlerin en önemlisi zorunlu göçler ve savaşların neden olduğu değişimlerdir. Mülteci sorunu evrensel bir tartışma konusuna dönüşmüştür. Bu durumun sebebi mültecileri barındıran devletlerde klasik sosyal yapının değişmesine verdikleri önemdir. Hatta mültecilere ev sahipliği yapan bazı devletler, barındırdıkları mültecilerin uyum sağlamalarını zorlaştıran psikolojik engelleri kırmak için düzenli, sistemli program ve politikalar uygulamaktadırlar. Yapılan bu çalışmalar mültecilerin yeni sosyal hayatlarında aktif ve müşterek olmaları içindir. Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerin sosyal uyumuyla ilgili araştırmaların önemi Türkler ve Suriyeliler arasında sağlam ve uzun ömürlü bir ilişki kurmaktan gelir. Bu konunun önemine rağmen Türk Hükümeti’nin politikaları, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları, sendika vb. diğer kurumlarda bu konuya gereken önem verilmemiştir.1 Çalışmamız mülteciler ve onları saran çevre arasında toplumsal 1 Bu hükümet seviyesinde az da olsa bir çabanın olmadığı anlamına gelmez, mesela ‘Bana Elini Ver Kardeşim’ Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın hazırladığı projedir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin çocuklar için hazırladığı Unicef Türkiye’deki 16 vilayette Türk ve Suriyeli gençler arasında uyumun varlığını keşfetmeye çalışırken sosyal uyuma etki ettiği ve oluşunu kolaylaştırdığını sandığımız belirleyicileri koymak ta önemlidir. Bunlar şöyledir:

Dil Etkeni: Dilin sosyal uyumda büyük rolü vardır ve sosyal uyumun önündeki engellerden biri sayılır.2 Kimse Türkler ve Suriyelilerin bir kısmının iki dili (Türkçe ve Arapça) olduğunu inkâr edemez. Bu durum Türkçe ve Kürtçe için de geçerlidir.

Amerika Birleşik Devletleri mülteci durumlarında dili gerekli etken olarak saymıştır. Mültecilere ev sahipliği eden ülkede mülteci öğrencilerin hocalarından o ölçütlere uymasını istemek mümkündür. Yerli toplumun ya da ev sahipliği eden ülkenin dilini öğrenebilmeleri için onlara fırsatlar sunmak da gerekir.

Din ve Mezhep Etkeni: Din Ortadoğu insanı için ahlaki, eğitim, toplumsal değer algılarının yapısının oluşumunda başrol oynar. Bu yüzdendir ki dini bir söylem olan Ensar ve Muhacirler Suriyeli mültecileri ifade etmek için kullanılır.

Gelenek ve Görenek Etkeni: Sosyal uyumda önemli rol oynar. Bunun sebebi

ise sosyal değerli bir yapı olup bir toplumun kültürünü eylemlerle ifade etmesindendir.

İş: İnsan hayatında önemli yere sahiptir. Çalışan sınıfın temsil ettiği şey, yani gençleri ve onları saran toplumla etkileşimleri göz önüne alındığında sosyal uyumda başrol oynadığını görürüz. Bu yüzden sosyal uyum işlemi kalitesinde veya yokluğunda iş esas ölçüt sayılır.

Evlilik: Yakınlık ve hısımlık ilişkileri sosyal uyumun en güçlü şekillerinden sayılır Bunun nedeni, evliliğin uzun ömürlü güvenli ilişkileri sosyal kaynaşma işlemi için gerçek somutlaştırmayı temsil ettiği içindir.

Eğitim: Genel olarak eğitim için temel hedefin hayatta ve bilimsel, eğitici, ahlaki, toplumsal yönlerde etkin ve olgun kişi yaratmak olarak ele alırsak, eğitimin; mültecilerin hayatı ve özellikle de sosyal uyumdaki rolünde önemi ikiye katlanıyor.

Kaynaşmayı hedefliyor. Sivil toplum seviyesinde ise Antep’te Bülbülzade gibi kurumlar vardır. Bir araştırma ekibi bu durumla ilgili kitap üzerine çalışmıştır: insacamul ictimmai min el-madhi el-moshtarak ila el-mostakbal el-moshtarak;bu kitabın hedefi: Suriyelilerin Türkiye’deki hayata alışmalarını kolaylaştırmak ve psikolojik sorunları yenmelerini sağlamaktır.

2 Bunu Suriyelilerin Türklerle uyumuyla ilgili yapılan istatiksel çalışma onaylamıştır. Bu çalışmanın konusu Antep’te Suriyelilerin Türklerle uyumudur. Türklerle ilişkilerini en çok engelleyen durumun dil meselesi olduğunu vurgulamıştır. Bunun oranı %40’ tır. İkinci engel ise kişisel davranışlardır bunun oranı ise %10’dır.

Suriyeli mültecilere özgü eğitimin önemli olmasının diğer bir nedeni öğrencilerin oranının bir milyona yakın yani mültecilerin üçte birini kapsayacak oranda olmasıdır.

2. Adıyaman’daki Suriye Toplumunun Özellikleri

Adıyaman'daki Suriye toplumuyla Adıyaman şehrine gelen, toplumun bir

kısmnı teşkil eden Suriyelileri kastediyoruz. Toplumsal hayat tarzlarını

içeriden (Türkiye’nin içinden) ya da diğer ülkelerden veya diğer Suriye topluluklarından ayıran kendine özgü özellik ve yaşam şekilleri oluşmuştur. Bu özelliklerden bazıları şunlardır:

a.Köy Toplumu: Adıyaman’daki mültecilerin çoğunun kökeni Suriye Kuzey şehrinin köylerindedir. Tam olarak diğer şehirlerden de az bir oranla Halep ve İdlib’tir. Bunlar toplumun şekillenmesinde esas rolü oynamıştır. Bu toplumun değerlerini hala toplumsal, ahlaki ve fikri toplumsal köy değerleri sistemi yönetmektedir. Bunun kanıtı mültecilerin bu şehri seçmesinde yakınlık ilişkilerinin büyük rol oynamasıdır. Diğer bir kanıt ise aynı yerde çalışmaları ile beraber oturdukları yeri genellikle akrabalarının oturduğu yere yakın seçmeleridir.

b. Aile Toplumu: Adıyaman'daki Suriyeli mültecilerin bariz özelliği de aile toplumu olmalarıdır. Aile ilişkileri, kardeş, çocuk veya bir veya ikinci dereceden akrabalık ilişkileri gibi farklı seviyelere rağmen bu şehri, mahalleyi veya evi seçmelerinde büyük rol oynar. Genel olarak içinde iletişim ilişkilerini ya da farklı sosyal münasebetlerin olduğu toplumsal hayatlarını kurmada aile en önemli rolü oynar.

c. Anlık Hareket Eden Toplum: Başlıktaki anlık hareket etmek cümlesi, onların bu şehirde kalmaya devam etmeyecekleri anlamına gelmemektedir. Tabii ki kalacakları da kesin değildir. Buradaki asıl kastedilen Türkiye’de kalmaya geçici bir şekilde alışmaya çalışan Suriyelilerin farklı hayat yanlarını aşan şekli açıklamaktır. Eşyalarında, yaşam şekillerinde, Türkler yahut Türkiye de bulunan Suriyeliler ile ilişki tarzlarında geçiciliği esas alıyorlar.3 Hatta fırsat olursa Suriye’ye dönmeyi yahut başka bir ülkeye gitmeyi düşünenler dahi vardır.

d. Ekonomik Katılımı Olmayan ve Toplumsal Olarak İçine Kapanık

Toplum: Bu özelliğin oluşumunda birçok sebep etkili olmuştur. Bunlardan, mülteciler ev sahipliği yapan şehrin küçük oluşu; oraya gelenlerin birçoğunun fakir kırsal çevreden gelişleri ile beraber oranın sanayi şehri olmamasıdır. Bu da onları geçici işlerde, inşaatta ya da işçi olarak küçük fabrikalarda çalışmaya ya da yalnızca Suriyelilerin bildiği Suriye bakkalları açmaya yetinir kılmıştır. Türkçe dili de bu şehirde Türkler ve Suriyelilerin kaynaşmasında bir engel teşkil eder. Suriyelilerle çok az oranla -ki böyle bir durum 40'a ulaşmıştır- evlenmelerine rağmen bu engel vardır. 4Suriyeli erkeklerin Türk kadınlarla evlenmeleri neredeyse yok denecek kadar azdır.

3. Sosyal Uyumun Önündeki Engeller:

Sosyal Uyum: Çatışmayı azaltmak ya da ondan sakınmayı hedef alan toplumsal bir işlem veya geçici ya da sürekli sağlam etkileşimi doğrulama aracılığı ile toplumlar arası çatışmayı durdurmayı sağlayan sosyal uyum işlemi olarak bilinir.

Ön yargı: Türkiye ve Arap dünyası dört asra yakın Osmanlı Devleti çatısı altında yaşamıştır. Bunun sonucunda Türkler ve Suriyeliler arasında toplumsal, siyasal ve kültürel özellikler meydana gelmiştir. Bu özellik genel olarak olumsuz karşılıklı ön yargı içeren görüntünün varlığını değiştirmez.

İki ön yargının varlığından bahsedebiliriz. İlki: Osmanlı sonrası I. Dünya Savaşı'ndan sonra siyasi ilişkilerini kesilmesinden 2000’li yıllara ulaşıncaya kadarki tarihi bir görüntüdür. Arap ve Türkler arasında karşılıklı olumsuz bir ön yargı teşkil etmiştir. Türk ön yargısında Araplar, Hollywood filmlerinin saptırdığı Batı medyasının da tasvir ettiği gibi bedevi, gaddar, güvensiz, kadın düşkünü, cahil ve hain olarak tasvir edilmiştir. Bu görüntü o filmlerle her gün tekerrür ediyor. Aynı zamanda Türk medyasının Türk haberlerini kendi haberleri5 ile süsleyen güçlü ve etkili Batı Haber Ajansı’nın etkisi altına girmesi, Arap milletini elle yemek, çok evlilik ve diğerleri gibi olumsuz sıfatların yanı sıra ihanetle bağdaştıran şimdiki ön yargı görüntüsünden farklı düşen bir suçlamadır. Bu siyasi şekli sosyal medya, filmler ve Arap ve Türk dizileri tahsis etmiştir. Araplar da Türkleri sinirli, işgalci veya vahşilikle nitelendiren ön yargılarıyla/tek tip görüntüleriyle karşılık vermiştir. Yeni ön yargı görüntüsü ise Suriyelilerin 2011’de Türkiye’ye iltica etmesi ile oluşmuştur. Bu yeni tek tip görüntüde Suriyeliler ülkesine ihanet etmiş ya da ülkesini korumak olan vatandaşlık görevini

yerine getirmemiş ve bunun gibi keyfi yollarla6 terör, aşırıcılık, cinayet gibi iddialara bağlı kaldılar. Bu olumsuz görüntü zaman zaman çıkan sorunlar sonucunda Maraş, Kayseri, Antep ve Urfa gibi yerlerde meydana geliyor. Yine bu ön yargının sosyal yönünün Suriyelilerin fakirlik, dilencilik, uygun olmayan bazı toplumsal adetlerle itham edildiğini görüyoruz. Suriyelilerin buradaki görevi ise bu olumsuz ön yargı görüntüsünün aksini ispat etmektir.

Dil Engeli: Dilin güçlü sosyal uyum kurulması için en önemli etkenin sayılması sosyal uyum literatürünün bedihiliklerindendir. Avrupa ülkelerinin dil öğrenimini; yardımlar, ikametler ve diğer meselelerle bağdaştırmak için mücadele etmesine rağmen Türkiye onlar gibi yapmamıştır. Çünkü Türkiye'deki Suriyelilerle ilgili temel söz Ensar ve muhacirler ya da misafirlerdir. Halk eğitim merkezleri ya da bu alanda aktif olan toplum kurumları gibi hükümetin mültecilere sunduğu kurumlara rağmen temel söz budur.

Türk toplumunun içinde yaşamalarının yanı sıra -ki bu dil öğrenmek için en iyi imkândır- Türkiye tarafından mücadele verilmesine rağmen Suriyeliler gereken önemi vermemiştir.

Kanunları Bilmemek: Türkiye de yaşayan mültecilerin yerel kanunları veya

yabancılara ait yasaları bilmemeleri bir takım sakıncalar oluşturmaktadır.

Gelenek ve görenekleri bilmemek: Tüm toplumların kendilerine özgü gelenek ve görenekleri vardır. Buradan Suriyeliler için gelenek ve görenek doğasının derin idraki sosyal uyumda temel etken sayılıyor. Herhangi başarılı uyum işleminde bu geleneğin hassasiyeti rol oynar. Çünkü ikincisi farklı sosyal değerleri kabul etme ve saygı duyma fikrini kabul etmiştir.

Son olarak biz Türkiye’nin şehirlerinde bulunan -bunlardan biri de Adıyaman- Suriyelilerin büyük görevler vardır. Bunlardan biri Türkiye’nin diğer şehirleri dahil Suriyeliler ve Türkler arasında muhtemel sorunların olmasını engellemek için uzun ömürlü ve doğru sosyal uyum yönünde çabalamayla Türklerle iyi bir ilişki kurmaktır. Başka bir görev de Suriye devrimini destekleyen şimdikinden daha büyük bir genel Türk görüşü oluşturmaya çabalamaktır.

Tavsiyeler:

- Türk hükümeti belediyeler aracılığıyla Suriyelilerin bulunduğu tüm

şehirlerde sosyal uyumla ilgili programlar düzenlenmelidir.

- Türk sivil toplum örgütleri Türkleri ve Suriyelileri hedef alan sosyal

uyum programını planlama görevini yerine getirmelidir.

- Suriye sivil toplum örgütleri Suriyelileri hedef alan sosyal uyum

programın plana koyma görevini yerine getirmelidir.

- Suriye ve Türkler arasındaki karşılıklı olumsuz ön yargıları yok etmeye

çalışmalıdır. Bu da bu önyargının geleceğimize ve bu günümüze verdiği tehlike ve önemini tespit eden bilimsel, kültürel ve sosyal işlere odaklanarak ve Türk medyasının Suriyelilerin gelenek ve kültürlerini en önemlisi de onların davalarındaki adaleti ve özgürlük haklarını genel Türk görüşü ile hitap etmeye yönelmekle mümkündür.

- Suriyelilerin Türkçeyi öğrenmesini hedefleyen ve her yaşı kapsayan

programlar üzerine çalışılmalıdır. Bu programın bu işlerle ilgilenen kurumlardan destek alınarak gerçekleşmesi mümkündür.

- Türk ve Suriye sivil toplum örgütleri aracılığıyla ortak sosyal kültürel ve

bilimsel etkinlikler kurulmalıdır. Buradaki amaç etkileşimi, Suriyeli ve Türkler arasındaki gerekli uyumlu sağlamaktır. Aynı zamanda Suriyelilerin Türk toplumundan somutlaşmış bir toplum oluşturmalarını engellemektir

- Sosyal uyum yalnızca ders programlarından ibaret olmayıp, eğitim

programında da önem verilmelidir. Tartışmaya sebep olan konularda, milliyetçilik ve toplumsal dayanışma konularında açık sözlü olunmalı, vatandaşlar ve mülteciler arasında çıkabilecek sorunlar göz önüne alınmalıdır. Özellikle de Türk okullarında Suriyelileri birleştirme kararlarından sonra öğrenciler ev sahibi ülke ile mülteciler arasında köprü olmalıdır.

- İki tarafın da birbirlerinin en başta kültür, gelenek ve göreneklerini

görmelerini sağlamak için eğitici ve faydalı seminer ve konferanslar yapılmalıdır.

- Türk ve Suriyeli gençler beraber spor, sosyal ve bilimsel etkinlik ve

programlar yaparak Suriyeli gençler sosyal uyum işleminde etkin hale getirilmeli, onların enerji ve becerilerinden yararlanılmalıdır.

 

 

3 Sultan Çelebi, İtticahât al mostakbal eind es-Suriyyin el-laci’in fi Gaziantep et-Turkiyya , Hisam Sa’d’ın teşrifiyle, çağdaş çalışmalar için ‘Hormon Merkezi’.2017

4 Adıyaman belediyesi, evlenme dairesinden alınan istatistiklere göre.

5 Sorat el-arab leda el etrak fil asr er-rahin, Faruk Bozkuz, Dicle Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Diyarbakır.

6 Foras ve tahaddiyat takayyüf al-laci’in Es-Suriyyin fi Torkiya, Abdullah Et-Turkmani. http://www.m.ahewar.org/s.asp?aid=524444&r=0&cid=0=&u=&i=0&q

 

Araştırmada Kullanılan Kaynaklar

1- İttticahât al mostakbal eind Suriyyun el-laci’in fi Gaziantep et- Turkiyya, Sultan Çelebi. Hisam Sa’d teşviki ile Çağdaş çalışmalar için ‘Hormon Merkezi’

2- El-insicam el-ictima’i min el-madhi el-moshtarak ila-l mostakbal el moshtarak. Araştırma ekibi. Mahmut Ulutürk teşrifi ile bilimsel eğitici kültürel Araştırmalar Merkezi Bülbülzade Cemiyeti, Antep 2016.

3- Foras ve tahaddiyat takayyüf al-laci’in Es-Suriyyin fi Torkiya,

Abdullah Et-Turkmani. http://www.m.ahewar.org/s.asp?aid=

524444&r=0&cid=0=&u=&i=0&q.

4- Mawani’ ta’lim al-laci’in es-Suriyyin fi Torkiya. Human Rights

Watch, 2015

5- Sorat el-arab leda el-atrâk fil asr ar-rahin, Faruk Bozkuz, Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı. Diyarbakır, Türkiye.

6- Al-had el-edna limaâyeer et-ta’lim_ al-cahwaziyye, al-isticabe, et- ta’afa, mansag ‘aynı’ lil had el-edna limaâyeer et-ta’lim, Unicef, Eğitim Fakültesi, 2014.

7- Et-Taâluf es-Suriyyu at-Turkiyy: Gaziantep

 * Adıyaman Üniv. İslami İlimler Fak.

Çeviri: Şeyma Eroğlu

Bu haber toplam 1239 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.