Osmanlı/İslâm mûsikîsi ile Kur’an arasındaki ilişki ve âheng / Köşe Yazısı - Yalçın ÇETİNKAYA

14.02.2016 19:01:22
Yalçın ÇETİNKAYA

Yalçın ÇETİNKAYA

 Osmanlı/İslâm mûsikîsi ile Kur’an arasındaki ilişki ve âheng

Yalçın Çetinkaya

Mûsikî, bir medeniyetin meyvesidir. Bu meyvenin lezzeti, o medeniyet toprağında yetişen kültür ağacından meyveye ulaşır. Meyve, medeniyet toprağının genetik özelliklerine sahiptir ve ait olduğu toprakla birlikte medeniyet ikliminin de özelliklerini yansıtır. Sadece mûsikîde değil, o medeniyet toprağında yetişen kültür ağacının şiir, hat, tezhib, resim gibi bütün meyvelerinde, ait oldukları medeniyet toprağının izleri, yansımaları vardır.

Nasıl bir meyve kimyasal bir analize tâbî tutulduğunda, yetiştiği toprağın kimyasal özelliklerini taşıyorsa, bir medeniyetin bütün değerleri de aynı şekilde o medeniyetin özelliklerini taşır. Sadece medeniyetin kültürel meyvelerinde değil, ama daha da önemlisi insanında da ait olunan medeniyetin yansımaları görülür. Hatta, mühim ve öncelikli olan da medeniyetin insandaki yansımalarıdır. Mûsikî, şiir gibi ürünler, o medeniyetin şekillendirdiği insanın ortaya koyduğu ürünlerdir. Yani medeniyet bahçesinde büyüyen ağaç aslında insandır. Şiir, mûsikî gibi edebî ve sanatsal ürünler, “insan” denilen ve ait olduğu medeniyeti en iyi yansıtan ağacın ürünleridir.

O halde, medeniyet toprağındaki “ana karışım malzemesi” önemli demektir. Çünkü toprağı daha verimli hâle getiren veya o toprağı değerli kılan da budur. İslâm medeniyet toprağının ana karışım malzemesi Kur'ân-ı Kerîm… hatta bu toprak neredeyse tamamen Kur'an'dan meydana gelmektedir. Dolayısıyla, bu toprakta yetişen her şey, Kur'an-ı Kerîm'den izler taşımaktadır. Bu toprakta yetişen ağaç, yani insan, Kur'an'a uygun yetişir, iç dünyası Kur'an'a göre oluşur ve Kur'an'a uygun yetişen bu insanın ürettiği her şey, tabii olarak Kur'an'a bağlıdır ve Kur'an'dan izler taşır. Mûsikî ve şiir, iç dünyası Kur'an'a uygun oluşan bu insanın iç dünyasını ifade eden ürünlerdir ve Kur'an'ı yansıtır.

Bu sebebden ve ilişkiden dolayıdır ki, İslâm medeniyet mûsikîsinin eserleri, meselâ çok dünyevî ifadeler taşıyan şarkılar bile Kur'an'ı yansıtabilir veya Kur'an'la benzerlikler taşıyabilir. Ne kadar dünyevî ifadeler taşırsa taşısın bu şarkılar, belli bir seviyeyi, edeb ve ahlâkı yansıtır. Bir mûsikî nağmesi ile Kur'an tilâveti arasında benzerlikler, yakınlıklar bulunabilir ki vardır da…

İslâm medeniyetine aid mûsikî sanatının yüksek seviyelere ulaştığı Osmanlı mûsikîsinde tasavvufun derin etki ve izlerinin olduğu gerçeğini de ifade etmek gerekmektedir. Tasavvufu Kur'an'dan ayrı düşünmek mümkün olmayacağına göre, bu mûsikîde tasavvuf üzerinden gelen bir Kur'an etkisi bârizdir. Özellikle Mevlevilik kültürü üzerinden gelen bu etki, Osmanlı mûsikîsinin son dönemlerine kadar kendini açık bir şekilde hissettirmiştir. Osmanlı mûsikîsi, Galata, Yenikapı, Bahariye, Beşiktaş ve Üsküdar mevlevihâneleri başta olmak üzere, mevlevîhânelerde yetişmiş ve çile doldurarak nefsten arınmış bestekârların eserleriyle kimliğini bulmuş bir medeniyet mûsikîsidir.

 Osmanlı/İslâm medeniyet mûsikîsinin ürettiği en “din dışı” form olarak kabul edilen “şarkı” formunun en önemli ve dikkat çekici konusu “aşk”tır ve aşk, tasavvufun da özellikle mevlevîliğin zaten temel konusudur. Osmanlı mûsikîsinde mevlevî âyininden şarkıya kadar hemen bütün formlarda Kur'an'ın izini görmek veya hissetmek, Kur'an ile mûsikî arasında bir bağ kurabilmek mümkündür. Çünkü bu bağ, Hâfız Abdülkâdir Merâgî'den, Hâfız Post'tan Hâfız Sadeddin Kaynak'a kadar sayıları elliden fazla olan hâfız bestekârlar üzerinden kurulmuş bir bağdır.

Kur'an hâfızları, Kur'an ezberleme ve okuma üslûblarını, Kur'an-ı Kerîm'i anlık bestelerle kıraat etme becerilerini bestelerine de yansıtmışlar ya da Kur'an'ı bu şekilde kıraat etme becerileri onların bestekârlık yanlarını da güçlendirmiştir. O yüzden nâçizâne Osmanlı/İslâm medeniyet mûsikîsinin vokal icrâya dayalı bir eseri ile Kur'an arasında genetik bir benzerlik hatta ortaklıktan sözetmenin de mümkün olduğunu düşünüyorum. Osmanlı mûsikîsi ister kabul edelim ister etmeyelim, bu anlamda İslâmiyet'i Kur'an'a uygun olarak yaşayan bestekârların yüreğinden çıkmıştır.

Kaynak:Yeni Şafak

Bu yazı toplam 10709 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.