Kâhta İlim Yayma ’da İrfan Dersleri

10.03.2019 21:25:30
Kâhta İlim Yayma ’da İrfan Dersleri

 Kâhta İlim Yayma ’da İrfan Dersleri

İlim Yayma Cemiyeti Kâhta Şubesi’nde konuşmacı olarak Eğitimci-Yazar Ziya Tepe’nin katıldığı İrfan Dersleri programında Mektubat-ı Rabbani’nin 163.  mektubu üzerinde duruldu.

Ziya Hoca konuşmasına şöyle başladı: ”Mektubat ’la ilgili iki önemli hatırayla konuşmama başlamak istiyorum. Birincisi Hindistanlı meşhur âlim Ebul Hasan en Nedvi ile ilgili, ikincisi de Bediüzzaman Said Nursi’yle ilgili… Hasan en Nedvi “İçimde hakikat ve marifete dair ufukların Mektubat ‘la açıldığını” ifade ederken, Bediüzzaman’ın “İçimdeki buhranı Mektubat ‘la çözdüm, iç huzuru bulmamda yardımcı oldu.” Diyor.

163. Mektubun konusunu ifade eden Ziya Hoca “İmanla küfrün birbirine zıt olduğu ve bunlardan birine değer vermenin diğerini küçük düşürmüş olacağıdır. Bu konuda özellikle laf ile ben küfre değer vermiyorum şeklinde değil. Küfür sahibi insanlara değer verme, küfrün zihin dünyasına değer verme, hayat tarzına ve anlayışına değer vermekten bahsediyor. Fakat maalesef bugün Müslümanların ekseriyeti küfür ehlinden gelen bazı anlayışları kabul etmekte hatta bu anlayışları davaları haline getirmektedirler. Bugün Müslümanların zayıf olmasının temelinde yatan sebebinin bu olduğunu inanıyorum.

İmam-ı Rabbani’ye göre dünya ve ahiret saadetini elde etmenin tek yolu iki cihanın Efendisi Resulullah (S.A.V)’e tabi olmak, İslam’ın hükümlerini yerine getirerek insanlar arasında uygulamak birincisi. İkincisi ise küfrün tesirini ortadan kaldırarak iptal etmektir. Burada önemli olan husus şudur; birincisinde İslam’ın hükümlerini uygulamak varken, ikincisinde küfrün tesirini toplum içinde ortadan kaldırmak vardır.

Saadet için bu ikisi gerekir; çünkü İslam ile küfür kıyamete kadar hatta kıyamette bile bir araya gelmeyecek olan iki zıttır. Bu iki zıttan birini kabul etmek diğerini reddetmek demektir. İslam’ın yüceliği küfrün ve küfür ehlinin zilletindedir. Kâfirlere değer veren kişi, Müslümanları zelil duruma düşürmüş olur.

Allah Resul’üne gelen emirde Müslümanlara karşı yumuşak olmak emredilirken kâfirlere karşı da sert davranması emredilmiştir. Kâfirlere sert davranmak en büyük ahlak örneği olarak değerlendirilir. Bu bir Müslüman’ın ahlakında vazgeçilmez bir unsurdur.

Bir insan İslam’ı yaşamakta ve temsil etmekte zayıf davranırsa İslam’ın yüceliği ile küfrün zilleti bu insanda net olarak fark edilemez.”

Sosyal ilişkilere de dikkat çeken Ziya Hoca onlara sosyal hayatta yumuşak ve adaletli davranmamız gerektiği emrin bize verildiğini ifade ederek onlara gönülden bağlanmamamız gerektiğini ifade etti. “Sosyal hayatta onlarla aynı ortamda bulunabiliriz, mesela aynı çay ocağında bulunabilir, komşu olabiliriz; fakat bu onlarla dost olacağımız anlamına gelmiyor. Çünkü kalbinde küfür ehline muhabbet besleyen herkes Allah’a ve onun elçisine düşmandır.” Bütün bunların sonucu ise kişiyi Allah ve Resul’ünün düşmanlığına kadar götürür.

Mektubat da yazılı olan bir şiire dikkat çeken Ziya Hoca,

”Düşmanımı seversin,

Sonrada zannedersin ki ben de seni seviyorum

Akıl senden ne kadar uzaktır.” mısralarını paylaştı. Yani bir taraftan Allahu Teâla ‘yı sevdiğini söyleyeceksin diğer taraftan onun düşmanlarını dost edineceksin. Bu mümkün değildir.” Diyerek konuşmasına son verdi.

Program soru-cevap faslı ile sona erdi.



Bu haber toplam 4374 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.