Gündem İstikamet İlişkisi / Köşe Yazısı - Hadi HAN

13.06.2019 23:31:36
Hadi HAN

Hadi HAN

Gündem İstikamet İlişkisi

Kişilerin-toplulukların gündemleri ile gittikleri yol arasında bir paralelliğin olması çok da anormal görülmez sanırım. Konuştuğu şey hem düşüncesini hem de zikrini etkileyeceğine göre şunu söyleme ihtiyacı duyuyorum: Bana gündemini söyle sana istikametini söyleyeyim.

Beşeri ideolojilerin bizi kendilerine tabi kıldıkları ikna yöntemlerinden birisi aklı, aklıselimi devre dışı bırakıp duygularla hareket etmek ise diğeri de gündemimizi işgal ettiği kavramlarla hayata bakışımıza yön verebilmesidir. En azından bu konuda ciddi bir çaba içinde olmasıdır.

İstikamet konusunda ısrarcıyım. Israrcıyım çünkü kendi gündemini oluşturamayan, kendi kavramları ile konuşamayanın başka gündemlerin peşinden sürüklenmesi, başkalarının kavramları ile konuşması içten bile değildir. Yoksa yozlaşma, değerlerinden uzaklaşma, istikametten sapma dediğimiz şey nasıl olur ki?  

Güçlünün modası ya da güçlünün ideolojisi moda ideolojidir ve en çok da kendi gündemini oluşturamayanları esiri eder bu tür ideolojiler.  

Dünün devrimcilerinin, radikallerinin kullandıkları kavramlara, konuştukları şeylere baksanıza.  

Kendi değerlerine savaş açanlarla, inancını alaya alanlarla aynı fotoğrafın karesine girmek neyin nesi… 

Yakın zamanda gündemimizi işgal eden hususları bir zihnimizden geçirelim. Ramazan ayında konuşulanları, sonra bölgemizdeki gündemleri… Kur’an’ın tekrar tekrar üzerinde durduğu kavramların bizim için neye tekabül ettiğini…

İlahi Kelam’ın bir kavramın üzerinde ısrarla durmasının, defalarca aynı kavramı-meseleyi tekrar etmesinin gündemimizi belirleme ile bir ilgisi yok mudur? Ya da istikametin hassaslığı ile…

Unutmadan, biz ısrarla kendi gündemimiz dediğimizde, istikamet dediğimizde, başta müzmin muhaliflerimiz olmak üzere hemen karşı atağa geçip, dışarıdaki, bizim zaaflarımızdan ayrı olarak ele alınması gereken sorunları gündeme getirip (başkasının gündemine esarete nazire yaparcasına) niye bu (başkasının) eksikleri(ni) konuşmadığımızın tartışmasına giriyorlar. 

Burada bir tutarsızlığın olduğu kesin. Kendimize, kendi toplumumuza sahip çıkmamız gerektiği konusunda ısrarcı olanların, kendi sorunlarımızdan, kendi zaaflarımızdan bahsettiğimizde cevap olarak başkalarının zaaflarını ortaya koymaları, başkalarının tutarsızlıklarını gündemleştirmeleri, hiçte kendi toplumunun sorunlarına sahip çıkan bir görüntü oluşturmamaktadır. 

Ben, her kendi mahallemizin sorunlarından, sorunlarının kaynağından veya çözüm alternatiflerinden bahsettiğimde ısrarla başka mahallelerdeki zaaflardan, eksiklerden bahsedilmesi, bunların gündemleştirilmesi, moda ideolojilerin gündemimizi esir almalarının dayanılmaz hafifliği dışında bir anlam taşımamaktadır.  

İstikamet mevzusuna gelince… Vahyin gündemi, bakış açısı, sorunları çözme yöntemi bizim hayat felsefemizin merkezine yerleşmedikçe istikameti tutturmamız, istikamette kalmamız pek mümkün görünmüyor. Şirkle ilgili hadisi hatırlayın.” Kapkaranlık bir gecede bir karıncanın ayak sesi”… 

Hadis aklıma geldikçe, mevzunun önemi, istikamette kalmanın elzemliliği bin kat daha kendini dayatıyor. Kaygan bir zeminde yol almaya çalışmak gibi… 

Nefislerini tatminin peşinde olanların yarattığı tahribatları, oluşturduğu ifsadı, istikameti bulanıklaştıran söylemleri, yoldan çıkaran iletişim usulleri işin çabası. Mevzu dağılmasın, girmeyelim. 

Batılın en mahir olduğu konulardan biridir gündem belirlemek ya da gündem saptırmak. Asıl problemlerin konuşulmaması, asıl yaralara parmak basılmaması için, duyguları körükleyen gündemler oluşturmak. Tabiri caizse bize istikamet tayin etmek.  

Hatırlatayım, kimin kavramları ile konuşup, söylemlerini gündemimize alıyorsak, yürüdüğümüz yolun çerçevesini de onlar çiziyor demektir. İnandıklarımız gündemimizi belirlemiyorsa gündemimizin inancımızı şekillendireceği açıktır. 

Safları belirlemenin önemi kadar önemli olan bir diğer husus da safları sıkı tutmanın, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılma” nın önemidir. Her anından mesul olan insanın uyanıklığı bundan dolayı hayatidir. 

Bugün basın yayınından tutun, diğer kitle iletişim araçlarına kadar iliklerimize kadar giren Batıl’ın, gündemimiz üzerindeki etkisini yeniden düşünmek, sürekli düşünmek durumundayız. 

Vahiyle kuracağımız günlük sağlıklı bir irtibat, istikamet üzere kalmamızın da olmazsa olması mesabesindedir. 

Kur’an’ı gündemimizin başköşesine oturtmadan Batıl’ın ayak oyunlarının farkına varmamız, bu oyunları bozmamız pek mümkün görünmüyor.

 

Bu yazı toplam 1763 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.